Hıçkırıklar arasında bir yudum aldı kahvesinden
Gözü ona tiktakları ile refakat eden saate takıldı
Ne kadar zaman geçmişti masaya kenetlenişinin üzerinden
Elinde bir kalem kağıdı ile hiç barışmayan
Gel gitler arasında boğuluyordu ruhu
Bedeni ise çoktan ferini yitirmişti
Aynalara küslüğünün kaçıncı asrındaydı
Unutulmuşluğun hüznünde dalarken uykuya
Sevda düşerken yaralı yüreğinden
Kanamalı bir ızdırab sarıyordu sessizliğini
Kırbaç misali şaklarken acıları günbatımına
Tanıdık bir ezgi kulağına süzülüyordu
Renklerini yitirmişti bakışları
Yoklukta sürerken varlığı
Hayatı nefes almaktan ibaretti sadece
Yoktu dudak kıvrımlarında bir gülümseme
Ömrünce düşüşler arasında büyüdü
Hiç olmadı tutup kaldıranı
Ellerini her uzatışında
Bir kez daha kırılıyordu kanatları
Sevdayı hep kendince yaşamıştı
Gece rüyalarında sevilmiş
Hayallerinde içmişti
Aslı zehir olan mutluluk meyini
Güneş hiç saçlarında oynaşmamıştı
Tel tel dökülüyordu acılarıyla
Yazın ayazında donarken yüreği
O sevda bekçisi olmuştu son durakta
Şimdi hesaplaşanın sonunda
İçinde buruklukları ile
Geriye bir bakış atıyordu
Ölmüş umutlarını anımsarken
Ne çok ödün vermişti
Kadın olmak adına
Ayaklar altına alınan gururu
Hiçe sayılan onuru
Bu kadar mı zordu kadın olmak
Yok muydu karanlıkta bir aydınlığı
Sadece bir görev miydi
Adı konmamış hayatı
Bazen bir mal gibi satılmak
Bazen ayakları altındaki cennete rağmen
Cehennemin lavlarında yanmak
Bu muydu kadın olmak
Yoksa
Suç muydu kadın olmak ana olmak ….
N.C.U ESKİŞEHİR 16 OCAK 2014
Şiirin videosu
http://www.youtube.com/watch? v=ndlQViaFg8c
Nurcan Candar UygurKayıt Tarihi : 30.10.2014 09:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)