Kadın Şiiri - Yorumlar

Hüseyin Cavid
24 Ekim 1882 - 5 Aralık 1941
8

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Kadın, ey sevgili hemşire, uyan.
Ana! Ey nazlı kadın, kalk uyuyan

Daima mevtle hemdûş oluyor,
Zilü mihnetle hemağûş oluyor.

İşte sıyrılmada hep zulmetler,

Tamamını Oku
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 14:59

    Osman beyin eklediği şiir ə haflerini e yaptım, çünkü sisitem otomatok olarak bu harflerin olduğu kelimeleri heceye ayırıyor..

    Qadın! Ey sevgili hemşire , oyan! - hemşire kelimesi az terkçesinde yok olsa da kullanmıyoruz

    Ana! Ey nazlı qadın, qalx! Uyuyan
    Daima mövtle hemduş oluyor, - oluyor kelimesi yok. bizde 'olur' olacak

    Zillü möhnetle hemaquş oluyor,
    İşte sıyrılmada hep zülmetler! ..'İşte' 'hep' kelimeleri yok, bu dizedeki deyim şekli de yok

    Ağarır dan yeri, qalx,işte seher! ..
    Oyan, etrafını seyr et de düşün!
    Bütün övladi veten işte bu gün
    Yalınız senden umar sedre şefa,

    Yalınız sende bular ruha qida. - bilmak kelimesi yok

    Ana övladını besler, böyüdür,
    Anasız millet, evet, öksüzdür. - öksüz kelimesi yok

    Senin alemde vezifen, hissen
    Ne böyük, hem ne ağırdır, bilsen? !

    Qadın! Ey sevgili, şefqetli melek!
    Bu qeder sebrü tehemmül ne demek? - tehemmül kelimesini kullanmıyoruz

    O letafet, o necabetle sana,- sana değil sene denir bizde

    Bu esaret, bu heqaret ne reva? ! - hegaret kullanmıyoruz

    Sen nesen? .. Kendini bil, zefi burax!- kendin kelimesi yok zefi kelimesi yok

    Hep nesibin mi senin sille , dayaq? - dayaq başka anlamda kullanırız

    Çekme ah, eyle mükedder, mehzun, - mükedder yok

    Ağla göz yaşların axsın, coşsun!
    Ağla, feryadını duysun erler,
    Belke insafa gelib rehm edeler.
    “Ağla, hep ağla! ” dedim, çox yanılış...

    Çınlasın, mövcelenib yükselsin - çınlasın ve mevcelenip yok

    O sesin qüvveti, tesiri böyük...
    Ağla, ta lerzeye gelsin yer, gög - gok olmalı biz göy diyoruz

    Bax, bax insan ne qeder aldanıyor?
    Xayır, esla meni sen dinleme , dur! - xayır diye bir kelime de yok, xeyir , bir de xeyr

    “Ağla, hep ağla! ” dedim, çox yanılış.
    Ağlamaqdan ne çıxar sanki? Çalış!- burda 'sanki' yerine 'guya' kelimesi kullanılıyor, amma bu kelime de var bizde

    Oluyor işte hüququn pamal, - pamal yok

    Çalış, öyren, ara, bul, haqqını al!
    Perdeyi-zülmet içinden sıyrıl!
    Qehremanlar kimi qovğaya atıl! - qovğa kullanmıyoruz

    Fezlü ürfanla mücehhez olaraq - mücehhez yok

    Cehli yıx, qefleti yax, eczi burax! - aczi diye kelime yok

    Kimseden gözleme yardım esla;
    Yalınız kendine kendin ağla!

    Bu şiiri Azebaycan türkçesine uyarlasak da Türkiye türkçesinde yazılması anlaşılacak, çünki cümle kuruluşunda fark var

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 14:20

    Osman bey eklediğiniz şiir aslı değil
    Bu şiir okul dersliklerinde var

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 14:17

    QIZ MEKTEBİNDE

    (c. 1, s.49)

    -Qızım, yavrum, adın nedir?
    -Gülbahar.
    -Peki, senin anan, baban var mı?
    -Var.
    -Nasıl, zengin midir baban?
    -Evet, zengin, beyzade...
    -Öyle ise geydiyin geyim neçin böyle sâde?
    Yox mu senin incilerin, altun bilerziklerin?
    Söyle yavrum, heç sıxılma...
    -Var, efendim, var, lâkin...
    Müellimem her gün söyler onların yox qiymeti,
    Bir qızın ancaq bilgidir, temizlikdir ziyneti.
    -Çox doğru söz... Bu dünyada senin en çox sevdiyin
    Kimdir quzum, söyler misin?
    -En çox sevdiyim ilkin
    O Allah ki, yeri, göyü, insanları xelq eler.
    -Sonra kimler?
    -Sonra onun gönderdiyi elçiler.
    -Başqa sevdiklerin nasıl, yok mu?
    -Var...
    -Kimdir onlar?
    -Anam, babam, müellimim, bir de bütün insanlar...

    1913

    Hüseyin Cavid

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 13:51

    Öksüz Enver

    (c. I, s.46-47)


    Doqquz yaşında zeki, uslu bir çocuq Enver...
    Sinifde tam iki ildir, birincilikde onun
    Şerefli bir adı var daima müellimler,
    Severdiler onu. Lakin o imdi çox yorgun
    O imdi çox mütefekkir... cahanda işte onun,
    Heyatı, neşesi ümmidi tek bir annesi var,
    Feqet o, belke üç ay var ki, hasta, giryenümûn,
    Nezerleri ile üzer bînevâyi leyli ü nahar.
    Zavallı annesi söndükçe yavrucuq yanıyor,
    Yanıb da qovruluyor, en büyük düşünceleri
    Yarınki matemi güldürmek üzre aldanıyor,
    Feqet qadın erimiş, onda yox heyat eseri.
    Çocuq devam eleyir derse her sabah, lakin,
    Ne söyleyirse müellim, o bir şey anlamıyor.
    Dalıb, dalıb gediyor ders üçün, vezife üçün,
    Tokat yeyirse de bîçâre susmuş, ağlamıyor.
    Sekkiz gün oldu ki, artıq xeber yox Enver'den
    O imdi derse davam etmiyor, qadıncığazın,
    Qoşar mezarına öksüzce ağlar, inlerken,
    Gelince hatire mazi düşüb qalır baygın.
    Sorar sinifde müellim o kimsesiz çocuğu,
    Qızar da söylenerek her gün arxasınca onun.
    'Aman, nasıl yaramaz! Bax bu hefte keçdi, daha,
    Ne bir xeber, ne bir iz var. Demek o bir çapgın...
    Yarınki gün o soluq çöhre pürmelâli tebil,
    Sinifde erzi vücûd etdi. Derse başlanaraq,
    Müellim ekşi, çatıq üzle pür'itâb ü qezeb,
    Görünce Enver'i qaldırdı:
    -Ey çocuq, mene bax.
    Sen indi hansı cehennemde, söyle nerden idin?
    Düşünme, söyle.
    -Efendim, şey...
    -Ah, seni, yaramaz.
    Nasıl da bax dalıyor, sanki tülküdür qurnaz!
    Çocuqcağızda cavab, işte bir sükûti hezin,
    Gözünde dalgalanır ince bir bahar buludu,
    O hep baxıb duruyor, yoxdur onda hiyle ve suç...
    Sükûta qarşı müellim qezeble bir, iki, üç
    Tokatlayınca çocuq birce kerre hiçkırdı,
    'Aman, vay anneciyim!'-sonra qeşş olub getdi,
    Bu ses sinifde olan cümle qelbi titretdi.
    1913

    Şiir yarı Azerbaycan yarı türkiye türkçesinde yazılmış olduğu gibi kopyaladım... Şairin bütün şiirleri böyle karışık lehçede

    Şiirde 'ümid' yerine vezin gereği 'ümmid' yazılmış yani m harfi artırılmış

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 13:32

    Qadın

    Qadm. Ey sevgili hemşire, oyan.
    Ana! Ey nazlı qadm, qalx! Uyuyan
    Daima mövtle hemdûş oluyor,
    Zili ü möhnetle hemağûş oluyor.
    İşte sıyrılmada hep zulmetler,
    Ağarır dan yeri, qalx, işte seher.
    Oyan, etrafını seyr et de, düşün,
    Bütün övlâdi veten işte bu gün,
    Yalınız senden umar derde sefa,
    Yalınız sende bular ruha qida.
    Ana övladım besler, böyüdür,
    Anasız millet evet, öksüzdür.
    Senin âlemde vezifen, hissin,
    Ne böyük... Hem ne ağırdır bilsen...
    Qadm. Ey sevgili, şefqetli melek,
    Bu qeder sebr ü tehemmül ne demek?
    O letafet^, o necâbetle? sana,
    Bu esaret, bu heqaret ne reva?
    Sen neşen? Kendini bil, ze'fi burax,
    Hep nesibin mi senin sille, dayaq?
    Çekme âh öyle mükedder, mezhûn,
    Ağla göz yaşların axsm, coşsun.
    Ağla, feryadını duysun erler,
    Belke insafa gelib rehm edeler.
    'Ağla, hep ağla!' dedim, çox yanılış,
    Çınlansın, mövclenib? yükselsin,
    O sesin qüvveti, te'siri böyük...
    Bax, bu insan ne qeder aldamyor?
    Hayır, esla meni sen dinleme, dur.
    'Ağla, hep ağla!' dedim, çox yanılış,
    Ağlamaqdan ne çıxar sanki? Çalış!
    Oluyor işte hüququn pâmalU, Çalış,
    öyren, ara, bul, hakkını al.
    Perdeyi zulmet içinden sıyrıl,
    Qehramanlar kimi qovgaya atıl.
    Fezl ü irfanla mücehhez olaraq,
    Cehli yıx, qefleti yıx, eczi burax.
    Kimseden gözleme yardım esla,
    Yalınız kendine kendin ağla.
    1911

    Şiirin aslı bu, ben yalnız bazı kelimeleri Türkiye türkçesine uyarladım

    Sayın Naci Kasapoğlu ve Osman Tuğlu, şiirde hata yok

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 13:18

    XX yy. Azerbaycan Edebiyatının en çok tanınan ve sevilen
    temsilcilerinden birinin susması, Bolşevik tenkitçilerden (eleştirmen) birinin yazdığı gibi, 'Bolşevik trenine oturmak istememesi', onların canını sıkıyordu. Bu sebeple de 1920 sonrası, Câvid'in yazdığı her bir yeni eser mikroskop altında incelenir, çoğu zaman bu eserlerdeki bedii düşünce ve sonuçlardan yazarı politik açıdan suçlama aracı olarak istifade edilirdi. Ama bütün takib ve sıkıntılara rağmen Câvid, 1920-1937 arası yazdığı eserlerde de ideal ve inançlarına sadakatini korumuştu. Onun bu dö-nemde yazdığı 'Topal Teymur', 'Peygember', 'Siyavuş', 'Knyaz', 'Heyyam' dramları, 'Âzer' manzum romanı ve birçok şiiri Edebiyatseverlerin büyük ilgisini çeken, Azerbaycan Edebiyatını Bolşevik propogandası haricinde tutan değerli sanat örnekleriydi.
    Bugün Cavid Azerbaycan Kültürü ve Edebiyatı tarihinde öz yerini yeni bulmaya başlamıştır. Câvid'in Türklük duygularının büyüklüğü ve kutsallığı, onun Türk dünyasının geleceği ile bağlı fi-kirlerin ilerigörüşlülüğü bugün bütün gerçekliği ve ciddiliği ile ortaya çıkmaktadır.
    Eserleri: Ana, Tiflis, 1913; Keçmiş Günler, Tiflis, 1913; Bahar Şebnemleri, Tiflis, 1914; Maral, Bakı, 1917; Şeyda, Bakı, 1917; Şeyx Se'nan, Bakı, 1917; Edebiyat Dereleri (Abdulla Şaiq'le birlikte), Bakı, 1919; Peygember, Bakı, 1922, 1926; Şeyx Se'nan, Bakı, 1926; Uçurum, Bakı, 1926; Topal Teymur, Bakı, 1926; İblis, Bakı, 1927; Siyavuş, Bakı, 1935; Seçilmiş Eserleri, Bakı, 1958; Piyesler, Bakı, 1963; Seçilmiş Eserleri, 3 cildde, c. I-III, Bakı, 1968-1971; Seçilmiş Eserleri, 4 cildde, c.I-IV, Bakı, 1982-1984.
    Kaynakça: Azerbaycan Edebiyatı Tarixi, c.II, Bakı, 1960, s.859-886; Cefer Ceferov. Azerbaycan Dramteatrı, Bakı, 1959; Memmed Cefer. Hüseyn Cavid, Bakı, 1960; Memmed Cefer. Azerbaycan Edebiyatında Romantizm, Bakı 1963; Ali Sultanlı, Azerbaycan Dramaturgiyasının İnkişaf Ta-rixinden, Bakı, 1964; Yaşar Qarayev. Facie ve Qeh-reman, Bakı, 1965; Ebülfez İbadoğlu, Hüseyn Cavid'in 'İblis' Faciesi, Bakı, 1969; Mes'ud Ali-oğlu. HüseynCavid'in Romantizmi, Bakı, 1975; Müşkünaz Cavid. Hüseyn Cavid'i Xatırlarken, Bakı, 1976; Zahid Ekbreov. Hüseyn Cavid'in 'Şeyx Se'nan' Faciesi, Bakı, 1918; Refik Zeka, Hü-seyn Cavit Seneti, Bakı, 1981; Cavid'i Xatırlarken Meqaleler ve Xatireler Mecmuesi. Tertib edeni Turan Çavid. Bakı, 1982; Ejder İsmayılov. Dünya Romantizminin En'aneleri ve Hüseyn Cavid, Bakı, 1983; Eziz Şerif. Keçmiş Günlerden, Bakı, 1977; T.Efendiyev. Hüseyn Cavid'in İdiyalar Alemi, Bakı, 1986; Kamran Eliyev. Azerbaycan Romantiklerinin Edebi-Estetik Görüşleri, Bakı, 1986; Veli Osmanlı. Azerbaycan Romantikleri, Bakı, 1986; Mes'ud Alioğlu. Hüseyn Cavid. Eser-lerine Müqeddime, Hüseyn Cavid, Seçilmiş Eser-leri, 3 cildde, c.I, Bakı, 1968, s.3-24; Memmed Cefer. Hüseynn Cavid (Rus, İngiliz, Alman, Fran-sız dillerinde), Bakı, 1982; Yaşar Çjarayev. Hüseyn Cavid, Bakı, 1982 (Rus dilinde).

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 13:14

    Azerbaycan'daki Bolşevik işgalinin gerçekleştiği 1920'de Câvid, artık kendi konusunu, üslûbunu, Edebiyat yolunu bulmuş bir şair ve dram yazarıydı. Ayrıca o, kendi inancından, tapındığı hakikatlerden kolaylıkla yüz çeviren iradesizlerden değildi. Câvid'in 1920'ye kadar yaz-dığı 'Ana', 'Maral', 'Şeyh Senan', 'Şeyda', 'Uçurum' gibi dram eserleri, bu arada alevli, ih-tiraslı ve düşündürücü şiirleri onu Edebiyatseverlere ve genellikle, Azerî Türklüğüne, bir milliyyetçi ve Türkçü yazar olarak tanıtmıştı. Câvid için sanatkârın özgürlüğü, onun konu se-çimindeki hürriyeti her şeyden üstündü ve bu açıdan da Bolşeviklerin iktidara geldikleri günden itibaren Edebiyatı kontrol altında tutmaya çalışmaları, onu kendi ideolojilerinin hizmetinde görmek istemeleri Câvid'in ciddî bir tepkisi ile karşılaşmıştı. 1920'den evvel olduğu gibi, Sovyet re-jimi döneminde de o, yalnız kendi sevdiği ve seç-tiği konularda eserler yazmıştı. Yirminci yıllarda yazdığı 'Peygember', 'Topal Teymur' dramları, bu arada el yazmaları, KGB arşivlerinde mahvedilen, yahud da gizletilen 'Atilla', 'Cingiz Han' gibi dramlar, onun bir şair ve düşünür olarak hangi problemlerle ilgilendiğini, Türk dünyasının büyük ve şanlı tarihini, bu tarihden her zaman uzakta tutulmuş Âzerîlere anlatmak niyetinde olduğunu göstermektedir.
    1937'de Stalin'in 'büyük terroru' baş-ladığında Câvid en başta tutuklananlar arasındaydı. Hayatının birkaç yılını Türkiye'de geçirdiğinden, onu Türk casusluğuyla, pantürkizm ve panturanizmle suçladılar. Sovyet ceza makinesinin bütün dehşetlerini yaşasa da, Câvid ona karşı ileri sürülen iddiaların hiç birini kabul etmedi. İnsanları birbirinin eliyle mahveden ikiyüzlü Sovyet savcılarına hiç kimsenin adını vermedi. Suçsuz şaire sekiz yıl hapis cezası verdiler ve 1938'de cezasını çekmek için onu dünyanın altıda birini kapsayan Sovyetler Birliği'nin bir ucundan öbür ucuna -Magadan'a- gönderdiler. Burası eskiden Rusya'nın büyük cezaeviydi. Sıfırın altında elli derece soğuk, ulaşım zorluğu, ebedî buzluklar ve geçilmez tayga ormanları buraya gelenler için dönüşü imkansız kılardı. Câvid, 1940'da Ma-gadan'dan başka bir sovyet tutsak kampına-Irkutska-sevkedildi. Hassas, ince ruhlu şair bu-rada, neredeyse bütün hayatını cezaevlerinde geçiren tutsaklar arasında kendini cehennemdeki gibi hissediyordu. Bir mucize sayesinde uzak İrkutsk ve Magadan'dan Azerbaycan'a gelib çatan ve şairin hayatının son yıllarını anlatan mektupları onun cezaevlerinde karşılaştığı dehşetleri göstermeye yetmektedir. Câvid 5 Aralık 1941'de İrkutsk vilayeti Tayşet bölgesinin cezaevi hastanesinde vefat etmiş ve Tayşet köyü yakınlarındaki tutsak mezarlığında adsız bir mezarda defnolunmuştur.
    Uzun yıllar boyu Azerbaycan'da Câvid'in hayatının son dönemi hakkında hiç bir bilgi yoktu. Edebiyat tarihlerinde, bu arada şairin hayatı ve edebî kişiliği ile ilgili kaynaklarda onun 1944 de öldüğü bildirildi. Ama 1981'de, Câvid'in doğumunun 100. yıl kutlamaları genişletildiği zaman, KGB arşivlerinden alman bilgiler onun ne zaman öl-düğünü ve nerede defnolunduğunu ortaya çıkarmaya imkan verdi. 1982'de Câvid'in cenazesi, uzak ve soğuk İrkutsk'dan vatanına getirildi ve Nahçıvan'da büyük törenlerle toprağa verildi.
    Hüseyn Câvid, Azerbaycan Edebiyatı tarihinde bir şair ve dram yazarı olarak meşhurdur. Dram eserlerinin ekseriyetini şiirle yazmış, şairlik istidadını ve başarısını bu alanda göstermiştir. Câvid lirik ve romantik bir şairdi. O, dünyaya ve insanlara güzellik ölçüsü ile bakar, güzel olanı kâmil, olgun olarak kabul ederdi. Câvid'in 'Menim tanrım güzellikdir, sevgidir' inancı, onu insan güzelliğinin, manevî güzelliğin, kalp ve fikir güzelliğinin dünyayı olumsuzluklardan, kötülüklerden kurtaracağı düşüncesine getirib çıkarmıştı. Câvid'in birinci dünya savaşma kadar yazdığı şiirlerde aşk önemli yer tutar. 'Mehebbetdir yegâne din' diyen şair, sonraki eserlerinde de, insan sevgisinin dünyayı değiştirmek, hayatı daha yaşanılır bir hale getirmek kuvvetine malik olduğuna inanmıştı. Lâkin dehşetli savaş, bunun ardınca kanlı Ermeni katliamları, evini, yur-dunu terketmek zorunda kalan binlerce insanm acı ve kederli talihi, Bolşevik devriminin getirdiği huzursuzluklar ve manevî değerlerin kaybolması, tedricen Câvid'de bir bedbinlik, umutsuzluk ve güvensizlik yaratmıştı. Bu yüzden de Câvid, kendisini düşündüren suallere, tarihin sehifelerinde cevab aramayı tercih etmiş, 1920 den sonra yazdığı eserlerde, tarihi konulara sıkı şekilde sarılmıştır. Tarihi konulara ilgi, ona bir taraftan kendini düşündüren suallara cevap aramak imkanı verirken, öbür taraftan da onu yeni, çağdaş hayatla ilgili konularda eserler yazmak azabından kurtarıyordu. Câvid'den ise böyle eserler istiyorlardı.

    Devam edecek

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 13:03

    Sayın Günün Şiiri Editörü şiirin aslını bozmayın lütfen... şiirde hata yok. yalnız Azerbaycan türkçesinde de yalnızdır, yanlış da aynı yazılıyor...Şiir aruz şiiri olduğu için şair bilerekten yalnız ve yanlış kelimelerine ı harfi artırmış... I hatfini silerseniz vezin bozuluyor...
    Vezin gereği Çünki kelimesi çün, Azerbaycan kelimesi azeribaycan, dünen kelimesi dün ve s ve s yazılabilir.... Lütfen şiirin aslını bozmayın... Hüseyin Cavid Türkiye türkçesinde yazmış bu şiiri...

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 01.12.2012 - 12:43

    Hüseyin Câvid
    (Nahcıvan, 24 Ekim 1882 - İrkutsk/Rusya, 5 Aralık 1941)

    XX yy. Azerbaycan Edebiyatı'nda büyük ro-mantik şair, dram yazarı ve inançlı bir Türkçü-milliyetçi olarak tanınır. Hüseyin Câvid Resizâde 24 Ekim 1882'de Nahçıvan'da doğdu. Câvid ev-velce mollahanede okumuş, sonra büyük kardeşi Abdulla'dan Arap ve Fars dillerini öğrenmişti. Bunun ardından Mirze Mehemmedtağı Sidkî'nin, 1895'te Nahçıvan'da açtığı 'Mekteb-i Terbiye'nin ilk öyrencilerinden olmuştu. Eğitimini ta-mamlamak isteyen Câvid, 1902'de Güney Azer-baycan'ın kültür merkezi olan Tebriz'e gitmiş, bu-rada tarih, Edebiyat ve Şark felsefesi hakkında bilgiler elde etmeye çaba göstermişti. Ama bir yan-dan Tebriz medreselerindeki tahsil sistemi hoşuna gitmediğinden, öbür taraftan ise dünyevî eğitim almak istediğinden, 1905'te Tebriz'i terkederek İs-tanbul'a gelmiş, burada şair ve yazarlarla, ga-zeteciler ve politika adamlarıyla tanışmış, serbest dinleyici olarak İstanbul Darülfünûn'un Edebiyat Fakültesinin çalışmalarına katılmıştır. O dö-nemdeki İstanbul edebî muhiti ile sıkı ilişkiler kur-muş, Tevfik Fikret'le tanışmış, Rıza Tevfik'ten fel-sefe ve Edebiyat dersleri almıştı. İlk şiirlerini henüz Tebriz'deyken, eski Divan Edebiyatının et-kisi altında Fars dilinde yazmıştı. Lakin kısa za-manda XX. yy.da Divan şiiriyle bir başarı elde ede-meyeceğini anlamış ve Azerî Türkçesi ile, hem biçim, hem de konu açısından çağdaş şiirler yaz-maya başlamıştı.
    1910'da tahsilini tamamladıktan sonra, İs-tanbul'dan Nahçıvan'a döndü. Bir süre burada ya-şadıktan sonra Tiflis'e giderek şehirdeki Azerî mektebinde öğretmen olarak çalıştı. 1910-1917 yıl-ları arası öğretmenlik faaliyetini Tiflis, Gence ve Baku şehirlerinde sürdürdü. 1910'da ilk dram eseri olan 'Ana' piyesini yazdı. 1912'de Bakü'de ilk şi-irler kitabı yayınlandı. Bu kitapla Câvid, XX. yy. Azerbaycan şiirine yenilikçi ve orijinal bir şair sı-fatıyla dahil oldu.
    1918'de Bakü'de olan Câvid, burada Ermeni katliamının bütün dehşetlerini yaşamış, onun kendi hayatı da ciddi bir tehlikeye girmişti. Bir mucize sonucu kurtulmuş ve kurtarıcı olarak şehre giren Âzerî-türk askerî birliklerini büyük şük-ranlarla karşılamıştı. Bu devirden başlayarak ha-yatı Bakü'de geçmişti. Câvid, evvelce orta okul-
    larda, daha sonra ise Baku Darülmüellimatı'nda Edebiyat öğretmenliği yapmıştı. Bu faaliyet, tu-tuklandığı 1937'ye kadar devam etmişti. 1926'da şair gözlerini tedavi ettirmek için altı aylık bir sü-reyle Paris'te ve Berlin'de kalmıştı. Avrupa gezisi onun pek çok yeni eserine konu yönünden kay-naklık etmiştir.

    Devam edecek

    Cevap Yaz
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü 01.12.2012 - 10:56

    Kaş yapayım derken g(ÖZ) çıkartmayın Sayın Edtör.

    Bu, G.Ş.E. harflerinin açılımını da merak etmeye başladım ayrıca.

    Saygılar,

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta