Kadın Şiiri - Yorumlar

Necva Kıyak
123

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

k a d ı n ı m
her şeyden önce insanım
.ne önünüzde ne de arkanızdayım
.yanınızdayım.omuz omuza
savaştığım... seviştiğim...

acılara mutluluklara

Tamamını Oku
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe 18.06.2015 - 23:45

    İnsanı., cinsiyetine., rengine., ırkına., dinine., diline göre değil de 'insan' olarak görebilmek insan olanın görebileceği bir şeydir...
    Kaleminize sağlık sayın Necva Kıyak...

    Cevap Yaz
  • Canan Akpınar
    Canan Akpınar 18.04.2013 - 20:45

    Muhteşem bir şiir okudum. Kısa öz ve yalın. kaleminize sağlık. Sevgiler.

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun 09.03.2013 - 14:02

    sadece 8 martta değil hergün kadın,,her dem kadın,,tebrikler

    Cevap Yaz
  • Canan Özanaç Örenlioğlu
    Canan Özanaç Örenlioğlu 09.03.2013 - 11:32

    nasılda anlamalı, nasılda güzel bir eser, ne önünüzde ne arkanızda demekle sözün özünü tam onikiden vurmuş bir eser, yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • İsmail Tekin
    İsmail Tekin 08.03.2013 - 19:09

    Çok güzel ve de çok doğru. Kutlarım

    Cevap Yaz
  • Ayşe Ay
    Ayşe Ay 01.02.2013 - 23:02

    Kadin oyle cok seyki ..oyle cok sey barindiriyorki.. Aslinda esit degil ustun bile olmasi gerekirken.. Gormezden gelindiyi ne cok yer var.. Siirinizi severek okudum..

    Cevap Yaz
  • Doğan Gün
    Doğan Gün 08.01.2013 - 02:41

    'Kadınlar da tıpkı erkekler gibi darağacına çıkarılabiliyorsa, aynı ölçüde konuşmacı kürsüsüne çıkma hakkına da sahip olmalıdır. Giyotine giderken erkekle aynı muameleyi gören kadın öteki bütün şeylerde de erkekle aynı muameleyi görmelidir' diyen Fransız yazar Olympe de Gouges, savunduğu bu fikirlerinden dolayı giyotin ile idam edilmiştir. Oysa ki insanların kulaklarına ‘Eşitlik’, ‘Adalet’, ‘Özgürlük’, ‘Demokrasi’, ‘İnsan Hakları’, Milliyetçilik’ gibi kavramları fısıldayan Fransız İhtilali’ni kadınlar ve erkekler birlikte gerçekleştirmişlerdir. (Örneğin; kadınların Versay Sarayı’na yürüyüşü…) İhtilalden sonra her zamanki gibi erkek hegemonyası kendini göstermiş ve devrim sonrasında yayınlanan “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”nin de içerisinde yer alan ifadeler sadece erkekler için geçerli olmuştur, kadınlar yurttaş olarak sayılmamıştır.

    Bu olay Fransa tarihinde meydana gelen tek olay değildir. Fransız kadını 1791 yılından başlamak üzere (daha öncesindeki girişimleri pasif olarak düşünürsek) haklarını elde etmek için aktif olarak mücadele etmiş ve anasının ak sütü gibi helal olan haklarını bu uğurda kanını dökerek, canını vererek adeta dişleriyle, tırnaklarıyla ancak 1944 yılında kazanabilmişlerdir. İşte bu yüzden Fransız kadını sahip olduğu hakların bilincindedir ve o hakları muhafaza etmek için bütün fedakârlıkları yapıyorlar.

    Bize gelince... Kadınlarımız 1926'daki Türk Kanunu Medenisi ile başlayan ve 1934 yılında çıtayı en yüksek noktaya çıkaran haklarını kan dökmeden, can vermeden, Mustafa Kemal Atatürk ve etrafındaki aydın kesim sayesinde tepeden inme bir şekilde elde ettikleri için o hakların kıymetini bilmezler. (Kendini bilen insan her şeyi bilir, bilene sözüm yok)

    Hele ki bazıları, sahip oldukları hakların kıymetini bilmedikleri gibi bir de çıkıp televizyon programlarında kendilerine o hakları sağlayan en büyük önder hakkında atıp tutarlar. 'Atatürk'ü sevmiyorum' derler.

    Ben bir erkek olarak 'Atatürk'ü sevmiyorum' diyebilirim. Benim bu sözü söylemek için gerekçelerim var en azından. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk benim keyfimi kaçırmış resmen, saltanatıma son vermiş. Çünkü Atatürk o güne dek sadece benim elimde olan bütün hakları almış ve kadınlarla benim aramda pay etmiş, bizi her bakımdan eşitlemiş. Eskiye göre, benim tek kişilik şahitliğime karşı en az 3 kadının şahitliği gerekiyordu, bunu kaldırmış; herkesi bir ve eşit insan saymış… Eskiden benim karımı boşayabilmem iki dudağımın arasındayken, 3 kere üfleyip boş ol, boş ol, boş ol dediğim anda karımı boşayabilme hakkım varken, bu hakkımı elimden almış… İstediğim kadar kadın ile evlenebilme hakkım varken bu hakkımı elimden almış ve tek eş ile evliliği getirmiş, üstüne üstlük bir de resmi nikah zorunluluğu getirmiş… Daha önce aile mirasının neredeyse tamamını alma hakkım varken, bu hakkımı da elimden almış ve kadına mirastan eşit pay vermiş…

    Bunlarla yetinse iyi… Kadına istediği mesleği seçebilme, doktor, avukat, öğretmen, mühendis, eczacı olabilme hakkını vermiş onlara… Eğitimi herkes için zorunlu, parasız, laik ve karma hale getirmiş, kadın erkek ayrımı yapmadan… Bitmemiş… Atatürk Türk kadınına ne kadar çok güveniyorsa, onlara seçme hakkını da verip yönetimde söz sahibi yapmış. Bununla da bitmemiş, o gün dek seçilme hakkını elde eden nadir kadınlardan biri yapmış Türk kadınını ve seçilme hakkını da vermiş onlara… Kısacası daha önce benim tek başıma sahip olduğum bütün hakları kadınlarımıza da vermiş ve bizi aşağı yukarı denk bir hale getirmiş. Şimdi ben “Atatürk’ü sevmiyorum” dersem, haklı gerekçelerim olur.

    Burada benim aklımın bir türlü almadığı şey ise bazı kadınların(!) çıkıp da “Atatürk’ü sevmiyorum” demeleri. Hadi ben sevmiyorum diyelim (Ölümüne severim orası ayrı da) sen neden sevmiyorsun bre mendebur? Kötü mü etmiş seni de insan yerine koymakla?

    Diyeceğim şu ki; bu günkü durumun müsebbibi % 40 erkek ise % 60 kadındır. Kadınlar özgürlüğü sevmiyorlar gibime geliyor.

    3-5 kişiyi göz önüne alarak bu kanıya varmış olmam yadırganabilir belki ama sonuçta bu kişiler televizyon ekranlarından milyonlarca kadına ulaşıyorlar ve onların da kafalarını bulandırıp, kalplerine fitne sokuyorlar. Çağımız iletişim çağı ve kadınları kafese koymak isteyen bir takım zihniyetler “Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum”, “Atatürk bir diktatördü”, “Kocama arkadaşımı teklif ettim” şeklinde söylemlerde bulunan başı kapalı boya küpüne daldırılmış kadınları kanal kanal gezdirip Türk kadınına rol model olarak tanıtıyorlar. Garip olan ise Türk kadını bu numaraları yutuyor. Televizyonlarda sabahtan akşama kadar evlilik, çöpçatanlık programları dönüyor. 71 yaşındaki koca koca herifler 21 yaşındaki kızlara talip olup ev, araba, altın bilezik vaat ederek onlarla evlenmeye kalkışıyor bütün milletin gözü önünde. Bunu gören kadınlar da eve, arabaya, paraya, altına aldanıp aynısını yapmaya çalışıyor.

    Diyeceğim o ki; kadınlarımız da bazı konularda kabahatsiz sayılmazlar. Halis Toprak, Ali Ağaoğlu, Aydın Doğan ve buna benzer adamların evli olduğu kadınlara bir bakın, hepsi 18-25 yaş arası. Sizce bu gencecik kızlar 70-80 yaş aralığındaki bu heriflerin mah yüzüne, leyl gözüne mi aşık olmuşlar?

    Diyeceğim şu ki; her şeyin başı eğitim. İnsan olmak… Birini insan olduğu için sevmek… Eşeysel zihniyeti terk etmek… İnsana hak ettiği onuru sunmak…


    Efendim, başınızı ağrıttım biraz ama şiir gerçekten güzel. Vesselam, kadının yeri erkeğin yanıdır; ne önü, ne arkası, ne başının üstü, ne de ayağının altı. Kadın da erkek de aynı toprağa gömülüyor sonuçta. Manidar şiiriniz için sizi tebrik ederim. 10 puan.

    Saygılarımla…

    Hamza Çelik

    Cevap Yaz
  • Hikmet Atiş
    Hikmet Atiş 15.12.2012 - 11:04

    Necva hanım etkileyici güzel bir çalışma kutluyorum tebrikler
    Tam p.10 panonuzda.

    Cevap Yaz
  • Hasan Hüseyin Çetin
    Hasan Hüseyin Çetin 05.03.2012 - 13:43

    MÜKEMMEL

    Cevap Yaz
  • Hakan Yaşar
    Hakan Yaşar 24.11.2009 - 13:29

    harika.

    selamlarım

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta