Kadim bir aşktır şiir,
dört bin yıllık bir yankı,
taşın belleğinde,
sözün ilksel nabzında atar hâlâ.
Bir yasağın gölgesinde doğdu Enheduanna,
kelimelerle değil,
yıldızlarla yazdı ilk harfleri.
Kalemi yoktu — gökyüzünü kullandı,
mürekkebi yoktu — dualarını.
İki nehrin kucağında uyandı aşk,
Tigris ve Fırat’ın sularında yıkandı,
her dalgasında bir mısra,
her kıyısında bir yemin saklıydı.
Sümer’in taş levhasında ilk kez
bir kalp sesini kazıdı insanoğlu.
> “Damat, kalbimin sevgilisi,
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı.
Aslan, kalbimin kıymetlisi…”
diyordu kadın sesi —
Tanrıça İnanna mıydı,
yoksa yalnız bir kadının iç çekişi mi,
kim bilebilir?
Aşk da olmaz, kavga da
şiir yoksa.
Söz saza ağlamazsa
saz öksüz kalır,
nota kaybolur boşlukta,
mızrap yönünü şaşırır.
Şiir varsa, ben de varım.
Çünkü insan,
kendine ancak kelimelerle dokunabilir.
Açar mı sandın gülleri?
Doğar mı sandın günleri?
Her biri şiirin hatırına —
şiir yoksa bahar da susar.
Hoş bir seda dile gelmezse,
yaşamak bir kalabalık sessizliktir yalnızca.
Anlayamazsın umudu,
kavrayamazsın arafı.
Gül de şiirdir,
gülüşün de.
Bir serçeyi sevişin,
bir çocuğun gözyaşı,
bir annenin duası —
hepsi şiirden yapılmadır.
Kâinat bir mısradır aslında,
biz onun içinde sadece noktayız.
Şiir ruhtur cansız bedene,
ışık gibidir karanlığa;
görünmez ama var eder.
Aşk şiirle yoğrulmuştur,
şiirse aşkla.
Biri yanmadan diğeri doğmaz.
Ve ben biliyorum:
şiir yoksa ben de yokum —
menzilini bilmez bir okum,
yönünü şaşırmış bir dua,
yeryüzünde yankı arayan bir sessizliğim.
Kayıt Tarihi : 9.11.2025 16:52:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!