Kadı Gölü Şiiri - Hasan Okursoy

Hasan Okursoy
351

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Kadı Gölü

Her çocuğun bir düşü vardır
hatırlatmaz kurnalar
geceye düşer sesi
güneşinde buğusu
gölgesinde kanar

ıslak anılar
inan kurumaz
bir de eriyen bakışlar
telaşında buruşmaz
kaç ikindi geçti
o yıllar ardından
o bakıştan
akşamdan yağan o kardan
bize sorulmaz

benim bir çocukluğum vardı
gölden dolma parkında
nasıl? kar yağardı
yıllar sonra
hüznünde soluyup kaldı
uluyan gecelerinde
donmuş karında
gıcırdayan sabahında
güneşinde uyanırdı

taşların renginde
soğuklar vurdu ellerini
kadı dede kanal ağzında atamadı
geçmiş günlerin feryadını
o koca çınar
ne kadar bilir?
o parktan sarkan gölgeleri

artık kimse sormaz halimi
anam dokuyamaz çulumu kilimi
kimse bilmez
ceketin ters yüzünü

şimdi ne der
o karlar altındaki yer
içimde kuruttuğum yalnızlık
beni uzaklardan seyir eder

yaşımın giydikleri neydi?
yürürken çocukluğum öksürürdü
bazen kadı gölünde buzdu
ayak izi görünürdü?
zaten unutmadım
aradım o günlerimi

bekliyorum
ne zaman? düşecek toprağa cemre
ne görsem karanlık inmiş
korkutuyor gece

neden sesimi saklar durur
acım ıslanır
bekler sessizce

bir asım amca vardı
taşlara nakış atmış
daha kimler?
mermerin göğsünü açmış

neden bilmem?
bugün uzakları anlatmak var içimde
uyumuş kalmış çocukluğum
ağlar sessizce

işte bitti bir gıdım ömür
çocukluğum gannöründe
şimdi kimse bilmez
ne şırk amat amca
ne de körüğünde kömür
hepsi sönmüş
kaldı geride

artık son basamaktayım
ey yalnızlık
kopuver gitsin
bitsin bu acımasızlık

en sevdiğim umaların sokak
hep bana bakar
orada uma dedem
ismi kara süleyman
çarşıda bakkal
ayrıldığım akşamlar
tütün kokar

işte herhangi bir zaman
çocukluğumun geçtiği mekan
benim anlattığım kadar
anlatsın çentiği olan
biz gidince
kim anlatacak? geçmişi yapayalnız
uzaklarda kalan

ey mürekkebi bitmiş kalem
artık yazmasan
geç öğrendim
baharın yazın kışı varmış
başladı ayaz
duvar kovukları
artık yazı toplamaz
kalır bembeyaz

beklemeye alıştım
ne kalmış ömürden
yanmış bir yufka kokar
kalan cızdırmadan

bir not düşer
mırıldana mırıldana
halkalı şeker karamela
şekerci hacı dayı dükkanından

kışlarımız soğuk
hava kuru
ellerimiz çatlak
bir kımdımcı kerim dayı
çarşıda kalaycı
bir yere koyamadım çocukluğumda
şimdi bir bulut olur
büyür başucumda

sonunda öğrendim
nerede olursan ol da
sıcacık gülüşten ol
kırılan gülücüğe
karşı dur

sonra
çok ısınırsa haranı
taşar küle bulanır
çıra gibi yanar
bir babanın anlattıkları

gece ıslığı
bir başladı mı? böler uykuları
akasyalar açar
baharı anlatır kokuları

ben çocukluğumu anlattım
düştüm önüne
nehir rüzgar oldum
sonunda yoruldum
bir kuş yuvası
bir kırlangıç sesi
asma altından
alıp gitti beni

koca su bizim yerlerde sesli akar
umurluda sökede sessiz ve milli çamura batar

oraları kim bilir?
uzun pamuk karıkları
tren rayları gibi
içimizde uzar

ne zaman düşünsem o günleri
gözlerim kaçar
içim burkulur
yavaş yavaş ölür o çocuk utancım
gölgem kırılır
bende ise yine o kara vagon sisi kalır

şimdi o çocukluğunun geçtiği yerde
tüm klasikleri alıp okutmak geçer içinden
belki çocuk düşleri
yeşerir yeniden

hala sorarım kendi kendime
kalsa da bir yalnızlık
neden diyemedik? kimsesiz
ağlasa da çocukluk
mevsimlerden habersiz

bil çocuk
seni anlattıkça
kocaman olur dünyam

ben ikindiyi sevdim
sen kırık akşamları

ömür geçer ve biter
artık uzaklara gideceğim
bilmem ikindi ne der

bu kışta yalnızlık var
yağan yağmurda hüzün
ıslansam ne çıkar

azalınca güneşim
koptu kopacak ipi perdemin
benim yine de
değişmez çocukluğuma gidişim

işte ağaçlar yapraklarını döktü
zaman çabucak geçti
kilit unuttu anahtarını
ben sayamadım pişmanlıklarını

Hasan Okursoy
Kayıt Tarihi : 16.1.2015 19:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hasan Okursoy