Kaderini Sev
Vazgeçişlerin sancılı ve saralı haykırışlarında
kendini toplamak bir yana, toplanarak artıyordu suskunluklar.
Sırası geldikçe kayboluyordu resimlerdeki kırmızılar
ve hakilerin hakimiyeti başlıyordu çalınmış suretlerde!
Kolay olmuyordu elbette ama alışmak gerekliydi
yarışırken yabancılaşmaya…
Ne azdı vakit ne fazla!
Açık arttırmayla arttırılamıyordu ki bu aşk dedikleri…
………………
Sonrası?
Sonrasında,
Sonların sorumsuzluğunda boğuluyordu ruhlar!
Büyütülen yalnızlıklara yazık olduğu kimsenin aklına gelmiyordu.
Peki ya daha sonrası?
Daha sonrası,
Boşluk!
İçi derin boşluklarla doldurulmuş boşluk…
Diğer adı: Beyaz ölüm
…………………..
Kuyuların derininde ki zakkum zehirlerini içtim,
anladım ab-ı hayatı.
Uçurum ağzı sohbetlerde dolaştım dilden dile.
Vardım yalnızlık-lar şehrine!
(‘-lar’ eki bile yalnızlığın yalnızlığına deva olamıyor.
ve yalnızlık,
çoğul eki aldıkça tekil kalan tek kelime olma unvanını koruyor.)
..................................
Bir sahip çıkan olmalı mutlaka her aşka.
Tabi sahip çıkılacak bir aşk varsa ortada!
Çizginin sonundaki noktaya söyleyecek bir söz kalmıyor.
Yeni bir cümle için yola çıkmak gerekiyor.
Eğer yorgunluk varsa serde, herşeyi boşver;
sadece kaderini sev!
1 eylül 2004
Naz EfeKayıt Tarihi : 2.9.2004 17:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!