haydi, eşeğe binip gezelim.
Evde musluklar akarsa aksın, bir de göz yaşın değdiğinde rimelin.
Yaratandan dolayı severim rakıyı,
"ZIIIRRR...DIIIRRR. hışııırrrttt... burası ESRadyo...
Yurttan Seslenenler korosundan oyun havaları dinleyeceksin:
" sen kimseyi sevemezsin, sevmeyeceksin, rüzgarların önünde
Kuru bir yaprak gibi
Sürükleneceksin sürükleneceksin
Şefkat denir
Aşk nedir
Ömrünce bunu bilmeyeceksin
Aah bilmeyeceksin"
Ben seni türkülerde severim...bir de oyun havalarında...
Sana aklını soran olmasın, bende kalsın... konuş!
Sana biçtiğim değer kadar,
bilsem ki seveceksin,
Kükremiş aslan gibi coşarım.
yığarım önüne dağları aşarım.
Bir sel gibi coşar, taşarım.
Deliye her gün bayram değildir, delirtme beni!
Kedi gibi ol da seveyim seni...
Hangi kadın bana yular takabilirmiş, şaşarım.
Sıkıyı gördüm mü kaçarım,
Kaçarken İngiliz beygirlerinden daha hızlı koşarım...Ona göre!
oysa beni hiç sevmedi...sevmezse sevmesin!
Ben sevdim de ne oldu?
Bak şu yıldızlara, nasıl da isteksizler parlamaya?
razı olmuş çoktan Tanrı kıyamet koparmaya
hapşırmakta domuzlar, griplerini saçmakta
domuz gribinden ölenler nüfusu azaltmakta...
Sezen’ciğim, ben senin yerine de yakalanırım,
sen sakın yakalanma!
Göreceli bir fayda yüreğimden gelen bu talep
Talep etme sen emret
Bahtı karayım, gözüm karadır benim. Kodum mu oturturum.
Oturtmakla kalmam, bir de kaldırırım...
Emret ki, sabah kahveni getireyim yatak odana, bakayım falına,
neyse halim, bir kör sineğin mecalinde telvende çırpınsın...
kalp krizine dair sesler duysun steteskop...
tek şırıngalık adrenaline dayanmaz bu yürek...
Kayıt Tarihi : 23.4.2016 08:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!