Kaderi Değiştirmek Ve Murakami Şiiri - Y ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Eğer söylendiği gibi kadere inananlar ve inanmayalar diye iki tür insan varsa ben onların arasında uçurumun ucunda epey tehlikeli bir yerde duruyorum galiba. Bizden daha büyük, ilahi bir gücün hayat hikâyemizi yazdığını kabullenmek beni de pek çok insan gibi rahatlatır. Bunun için inançlı bir insan olmaya lüzum yok. Tanıdığım pek çok ‘inançsız’ arkadaşım zor zamanlarında başlarına gelenleri “öyle olması gerekiyordu demek” diyerek tevekkülle kabullenmek ister, olup bitenin muhtemel hayrına da samimiyetle inanırlar. Doğrusu bu çelişkili tavırlarına bazen hınzırca gülerim ama onları içtenlikle anlarım. İnsan kabullenemediği gerçekler karşısında kutsal bir varlığa boyun eğmek istiyor haliyle.

Bu kaçınılmaz teslimiyet büyük acıları hazmetmeyi ve yola devam edebilmeyi kolaylaştırıyor bazen. Ümitsizlik hastalığını da iyileştiriyor. Buraya kadar kadercilerin yanındayım ama sonra ekipten ayrılıyorum. Ve sıkışınca kabullendiğim kader tasavvurunun yanı sıra akıl ve iradeyle bizim için daha iyi olanı keşfetmemizi sağlayan mutlak bir gücün olduğuna da inanıyorum. Yani hikâyemizin bütün ayrıntılarıyla yazılmış olduğu fikrine pek bayılmıyorum. Biraz sahtekârım anlayacağınız. Ama sorun bu da değil. Ben o gücün var olma ihtimalinden ürkmüyorum. Beni huzursuz eden taammüden uydurduğumuz bir masalın ‘kaderimiz’ olduğuna kendimizi inandırabilme becerimiz. İşte bu tehlikeli aldanış bana hepsinden daha fena geliyor. Tanrıcılık oynarken kendi kaderini tayin etmek için olmayan bir ‘hayat hikâyesi icat etmek’ çabası insanın kendisine yapabileceği en büyük haksızlıklardan biri gibi geliyor. İnsanın isteyerek düştüğü o karanlık kuyudan çıkabilmesi çok kolay değil çünkü. Bu çelişki insanın birisini ‘uçarı’ bir ruh haliyle sevmeye karar verip bağlandıktan sonra vazgeçemediği için acılarla sonsuza dek kıvranmasına benziyor biraz.

Bu uzun girizgâhı yapmamın sebebi, bugünlerde okumaktan pek hazzettiğim Murakami’nin tuğla gibi romanının sayfaları arasında eğlenerek, düşünerek kaybolmak. Onun basit gibi görünen fevkalade derin edebiyat dünyasında anlattıklarının her defasında kaderin ve kaygan zaman bilincinin sihirli gücünde düğümlendiğini düşünüyorum. ‘Modern zaman büyücüsü’ diyorum ben ona. Hem bu kadar sade bir anlatımla hayatın görünmez şiirini yakalayabildiği için hem de o zengin imgelerle yüklü fantastik ve bir o kadar da gerçek olan büyülü dünyasında okuru hiç sıkmadan dolaştırabildiği için.


Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta