Bir kolu sağırdı
kaldırdı elini havaya
sustu yaşam denen uğultu.
Serçe ruhlarının toprak banyosu yaptığı
boşluklar bürüdü bulutları.
-Nereye gider ölen serçelerin ruhları?
(- Bir gün daha bitti.
- Nereden biliyorsun?
- Çünkü az önce masamıza aktı cansız bedeni kelebeğin.)
Yakut bir eylül'ü gizleyen kentin
akşamlarında,
tahta atlar çekerdi çiçek arabalarını,
yanlızlığın ateşini solurduk
sarmaşık göğün altında
Mermerde gül bittiği gün
firuze renkli çocuklar öper denizleri
yelkenleri dolduran rüzgar değil.
Sudaki yansı
sal beni tanıdık bir kokuya
gemilerin direklerinden
I
Gün içinin patikasında yol alırken
ibriklerden sızan düşgelimlerdir kuşatan toprağını
. Güneşin sustuğu yere gidelim,
gölge oyunlarını güvez rengi bir fular gibi
yele verdiği tek anına ömrümüzün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!