Ben kader mahkûmuydum…
Hani sevdaları iki kere mahpus…
3 kalın parmaklık
Ve tel örgüden perdesiyle
Küçük bir pencerede öyle sus pus…
Ben kader mahkûmuydum…
Hani şiirleri iki kere tutsak
Hani uzak şehirler kadar kimsesiz
Sahipsiz mektuplar kadar adressiz
Hani esaretinden daha bir tutuklu büyüyen…
Ve kirli paslı parmaklıklardan tutunan hayata
Soğuk duvarlarda asılı takvimlerdedir benim baharlarım
Karanlığın içinde gölgelerde saklıdır hasretlerim
Koğuşumun yalnızlığına kan gibi damlayan ay ışığının hüznünde
Kuytu köşe döktüğüm gözyaşlarımdır sevgilim
Cüzdanımdaki solgun bir fotoğraf
Yanık bir türkü gibi
Tutuşur geceden geceye özlemlerim
Ben kader mahkûmuydum…
Gökyüzünün mavisinde gördüğüm uçurtmalardı benim yaşanmamış gençliğim
Ve en çok da bu nedenleydi maviyi sevmişliğim
Ve kuşlar…
Kuşlar özgürlüğümdü tutsaklığıma inat güneşlerde
Kanat seslerinde bir sevinç düşerdi önce yorgun bakışlarıma
Sonra gülümserdim…
Oysa kimse bilmezdi neden gülümsediğimi…
Sanki sokak sokak gezerdim memleketi attığım her voltada
Öyle yüreğim avuçlarımda kendimden geçerdim
Öyle pervasız, öyle sınırsız hayaller kurar
Koskoca bir dünya sığdırırdım
O yüksek duvarlı köhne damın daracık avlusuna
Dilimde yarım kalmış ne kadar sitem varsa
Dizip kurşun gibi bir askerin soğuk çelik namlusuna
Bir bir atardım kör talihimin alnına…
Ben kader mahkûmuydum…
Hani rüyaları iki kez tutuklu…
Kader mahkûmu anlıyor musun?
Hani bölünmüş uykulardan uzanan sabaha…
Düşleri iki kez çalınan hani…
Telafisiz dünlerin yangınında
Parça parça yitip kaybolan…
Ve kenarından asılan yaşama…
Ben kader mahkûmuydum…
Yüzümde çizgiler biriktirirdim gün be gün
Aklar toplardım geceden sabaha şakaklarımda
Masallarım çoktan tükenmişti benim
Kâbusları kucaklardım zemheri yalnızlığımda
Kan çiçekleri yetiştirirdim gözbebeklerimde
Pişmanlığımdan arta kalan zamanlarda
Gözlerim tutukluydu belki
Sözlerim tutsak…
Bilirim aynalar da yasaktı bana…
Ama yasak değildi düş kurmak ve düşlediğimce yaşamak…
Ellerim tutukluydu belki
Bedenim tutsak…
Bilirim sokaklarda yasaktı bana…
Ama yasak değildi geride bıraktıklarıma ağlamak…
Ben kader mahkûmuyum…
Yalnız iki mevsim yaşanır benim topraklarımda yıllarım…
Gece ve gündüz ötesi yok…
Yalnız karanlık ve aydınlığı bilirim ben…
Siyah ve beyaz kadar aşikâr…
Yazım, kışım hep birdir benim…
Bahar dediğinse bir takvim yaprağıdır soğuk duvarlarda…
Bir de tutsak penceremin kenarında bir Begonya…
Açarsa bilirim baharlar geldiğini…
Küserse anlarım güz mevsimi…
Oysa güz hep yüreğimdedir benim…
Sararmış yapraklar gibi dökülür içimde hatıralar…
Ve sancılar birikir avuçlarımda bir bir
Keşkeler, ihtimaller toplayıp parmak uçlarımda
Geç kalınmış bir pişmanlığın oltasında
Savrulup dururum ben hep oradan oraya…
Ben kader mahkûmuydum…
Hani şiirleri iki kere tutsak
Hani uzak şehirler kadar kimsesiz
Sahipsiz mektuplar kadar adressiz
Hani esaretinden daha bir tutuklu büyüyen…
Ve kirli paslı parmaklıklardan tutunan hayata
Cem BüyükkayaKayıt Tarihi : 24.5.2011 09:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!