sol yanımda öldürdüğüm düşlerim
vuruyor şimdi beynimin pervazlarına
oysa bir zamanlar ellerimle takmıştım kanatlarını
ağzımda çok izmaritli düşsel ruh gıdalarının küf tadı
dilimde tek dersten sınıfta kalışımla doğru orantılı
ağzımda biriken küften mütevellit küfürler
ve
saçlarım da benim kadar dağınık
dalgalarıysa yosun kokmuyor artık
masamda geçmişten kalma
birbirinden ayrı iki kristal kadeh
ayrılar kavuşmalarına izin vermiyorum
onlar da kavuşamasın
benim gibi
senin gibi
bizim gibi
sizin gibi
sır küplerimden bir buz ekliyorum suya
plakta müzeyyen
‘seni ben unutmak için sevmedim ‘diyor
unutamamak kangren olmaya yüz tutan parmak gibi müzeyyen !
unutamamak son evrelerinde kapı kapı dolanırken medet aramak gibi o elim hastalığa
unutamamak delirmek gibi kendi aklının hastanesinin puslu koridorlarında Müzeyyen!
beni en çok ben üzdüm Müzeyyen !
en çok ben kanattım gözlerimi
kana kana
doğrusunu bildiğim yalanlara
kanayan avuçlarım hiç yetmedi bana
ilmek ilmek işledim ters tuttuğum tığla acıyı ruhuma
bir eksilt iki artır
bir eksil bir art
benliğimin çift şeritli yollarının bir yanını siyaha
bir yanını beyaza buladım
kalbim avaz avaz beni sarsana diyorken
kulaklarımı ona tıkadım
ruhumun rüzgârlarında savrula savrula dans etmeyi gerçek bir oyun sandım
en çok rüzgârları sevdim
hislerimi meze ettim ayrılık sofrasına
karışmak isterken düş suyuma
oysa
ben de farklı değilim artık ayırdığım iki kristal kadehten
şimdi senin gibi rakıya karışmak istedim Müzeyyen
artık yalnız rakıya
Gizem Gülşen
Kayıt Tarihi : 11.5.2021 03:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)