Bağrımda yanan ateş
Söner mi bir gün ey sevilen
Artık anmasamda adını
Biter mi kabuslarım
Susturabilirimiyim
Gururlu yüreğimin içinde
Boy boy filizlenen kan çiçeklerimi.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Neyse ferah tut gönlünü
Zaten bu son şiirim sana
Artık sev-m-i-yorum seni
.........
kendime söylediğim yalanları bitirdiğim gün sana gerçekten şiir yazmayacağım.......bunu bende çok denedim...kara gözlü bir güzeli unutmak için ...kendime o kadar süslü yalanlar söyledim ki....ama inanmadı gönlüm....hala onu seviyor....güzel dizelerdi....saygılarımla
mükemmel bir içerik vardı dizelerde üstadem,,
uzun bir serbest ama konu bütünlüğü bastan sona aynı dogrultuda ...kutlarım..
her sey gönlünüzce olsun ...
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
-- Sen giderken ---
Sen giderken… siyahtı
Dünyam siyahtı…….. gözlerin siyah
Servi kavaklar yerleri öpüyordu…. eğilmiş
Önüne geleni götürüyordu….hüznün yeli
Söğütlerin burçları kopuyordu…..yerlerinden
Meşeler köze döndü ……yanan yürekte
Bir daha gövermez mi acaba tabiat…..yüreğimde
Her şey talan oldu…birdenbire
Ağıtların kulakları sağır eden....nağmeleri
Bir kurşun gibi deliyordu..kayaları
Salkım söğüt iyice eğildi yere…..ağlıyordu
Altında oturduğumuzu hatırladığında…...el ele
Göz yaşları bir bir damlıyordu toprağa.…düştüğü yeri yakarcasına
Çare olmak istiyordu….kendince…kanayan yüreğime
Eğil salkım sögüt eğil....ağlaşalım…...giden sevgiliye
Alaca karanlık çöktü alacada..zirvedeki kara
Tüm beyazlıklar dönüştü……siyaha
Başları yukarda yeleli tayların..ayaklar dolaştı
Her şey sustu …sen giderken..
sanki doğa….. değişti..yitirdi tüm renklerini
her yer…….her şey…. Siyahtı…….
Tüm dengeler dengesizleşti…benim gibi..
Sen giderken….sen gittiğin anda….dünya çöktü..başıma
Sen giderken..sen gittiğin anda….
İçimde çalkalandı deniz…..kayalara kendini vuruyordu..çığlık
Boz bulanık taşkın nehirler…. Hüzün karıştırmıştı …maviye
San ki kopan çığlık dalga dalga…. Seriliyor..tekrar azgınlaşıyordu
Köpürüp….. hırçın tokatlar atıyordu….sensiz.....tebessümsüz yüzüme..
Delirdi deli mavi…. on yedilik delikanlı gönlümde
sanki doğa….. değişti..yitirdi tüm renklerini
her yer…….her şey…. siyahtı
sen giderken…..
Ceritli / Arap kurt
şiirine ancak şirimle yorum getirebildim..çok güzel bir iduygu aktarımı olmuş ne yazacağımı bilemedim ..sanırımbu şiirde yorum görevi görür
saygımla
—Ayrılık Rüzgârı
O gün
Kor oldu yüreğimde ayrılık acısı
Dönüp bakamadım kömür karası gözlerine
Başımı eğdim öne el sallayamadım ardından
Elveda diyen sesini
Duyamadı kulaklarım uğultudan
O gün
Gözlerimden akan yaş değildi sanki
Yağmur damlacıkları da olamazdı içime akan
Tek bir düşünce vardı aklımda
Kaybolup gitmek bulutların ardında
Görünmemek bir daha gözlerine
Çiğ tanesi olup damla, damla akmak yüreğine
Ve
Göçmen kuşu gibi kanatlanıp gitmek istedim
Sonsuz sevda denizinde
Duymasın istedim kulaklarım ayrılık şarkılarını diye
O gün
Elveda dediğinde bitirdin bir tanem bendeki seni
Aldı götürdü ayrılık rüzgârları gözlerimdeki hüznü
Göz pınarlarım doldu
Yüreğimde acı volkan oldu
Düğümlendi hıçkırıklar boğazıma
Nefessiz kaldım
Karardı tüm dünya ışığı göremedi gözlerim
Depremler oluştu bedenimde
Ve
İçi boşaltılmış çuval misali
Yığılıp kaldım olduğum yere
O gün
Yemin ettim bir tanem
Bir daha sevmeyeceğim diye
Bakmayacağım güzel gözlerine
Tıkayacağım kulaklarımı
Dinlemeyeceğim yüreğimin sesini
Elvedalarda bir daha dönüp bakmayacağım
Hüzünleri yüklenmiş yüreğine
Hazan mevsimlerini alacağım yanıma
Yaşamayacağım ne baharı, ne yazı
Hep kış olup karlar yağacak yüreğime
Güneşin yakıcı sıcaklığı vurduğunda bedenime
Eriyip su damlacıkları olacağım göz pınarlarında
Ve
Sevgisiz yaşamayı öğreneceğim sensiz dünyamda…
Türkan Dinçer
Yüreğim acıdı ve yazacak tek kelime bulamadım. Güzlerimden akan yaşlara olabilseydim mani belki karalayabilirdim bir iki cümle ama nafile. Ayrılık acısı kor ateş olup yanar içimde.
Şirini ve yüreğin ile söyleşsin diye bu şiirmi bırakıyorum sayfana. Onlar anlayacaklardır birbirlerini.
Acı yüreğinden eksik olsun. sevgi hep yanında olsun. Sevgiler yüreğimden yüreğine canım. Yüreğinden öpüyorum ve tam puanımı gönderiyorum.
şiirinde kendimi buldum sevgili Aycan kalemine sağlık.sevmiyorum desende yalan.yüreğinden sevgi eksilmesin.sevgilerimle.berrin
Aycan'ın şiirlerini okurken gözlerimin yaşardığı oluyor.
Bu, kaybettiğim bir sevgiliye duygulanmamdan değil. Ben, bu zamana kadar aşkla kimseyi sevemedim. oysa çok duygusalım. Gözyaşlarım, böyle bir aşkın beni duygulandırmasından, benim o duygulara ulaşamamdan kaynaklanıyor olsa gerek.
Ne var ki şirin yazılışına Aycan, ses de vermeye çalışmış ve burada hatalar yapmış. Bırakmalı herkes kendi bildiğince okusun. Soru takılarını ayırmaması kusur değil, şiire akıcılık kazandırır okurken. Ama aralardaki... noktaları kaldırmalı ki ben, nerede duraksayacağımı, iç çekeceğimi kendim bileyim.
Ah! Kendi sesinden dinlemeyi isterdim.
Şiirin bir sandal sen üstünde kayıp kayıp akıyorsun gideceğin/varacağın, sığınacağın yer senin en mesut olacağın liman olsun...Tekil kişiden sonra sana en çok doğanın çocukları yarenlik etsinler..Öyle ki yüreğin gönül havuzunda çamura bulanmasın...Şiirini kutlarım... Şarabın, kristal içinde bir avucun tek nefesi idi...
Aşk,sadakat,ihanet,ayrılık,veda ve hüzün.Yürek tırmalayan ama hüznüyle güzelleşen bir şiir.Rabbim gönlünüze şifalar versin
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta