Ankara'ya..
Kaçmalı bu şehirden
Çok uzaklara
Kimsenin bilmediği uzak diyarlara
Gitmeliyim artık!
Yanımda bir kurşunkalem
Bir defter
Kavuşamadığım sevgiliye yazılmış uzun uzun şiirler
Bir küçük çakı
Bir karanfil
Bir kuru gül götürmeliyim
Bir de hasreti nakış nakış ördüğüm
Ama aşkı öldüremediğim
Uslanmaz bir yürek...
Ne zulamda sustalı
Ne cebimde sevdiğimin resmi
Ne arabesk şarkılar
Ne adres-telefon defterim
Dudaklarımın arasında bir Tekel 2000
Gitmeliyim
Aynı şarkıyı söylemeliyim
Ve yarım kalan cümlenin tamamlanmamış diğer yarısını
Geçmiş acıları
Ayrılıkları
Yalancı baharları
Sevdim zannedip boşuboşuna kendimi kandırdığım melankolileri
Mutlu şiirleri, sahte resimleri
Ders notlarımı bırakmalıyım geride...
Duvarımdaki
Kocaman kardelen resmini de almalıyım
Tesbihimi de
İlk vurgunumu, büyük aşkımı
İlk ve son olan büyük aşkımı
Bir de hüzünlü şarkıları götürmeliyim yanımda
Sevgili mahzun kaldı geride
Dönersem, kapıyı açacak biri olmalı
Kitaplarımın tozunu alacak
Çiçeklerime su verecek
Takvim yapraklarını yırtacak
Biri olmalı!
Posta kutusundan adıma gelen mektupları alacak
Borçlarımı ödeyecek
Odama eskicilerden yeni “eski” ler alacak
Dönersem
Kapıyı açacak biri olmalı! ..
...
Dilim vedaya varmıyor bir türlü
Arkandan mendil sallamaya kalkmıyor elim
Sadece ıslak gözlerle bakıyorum ardından
İçimden
Sürekli kopan bir şeyler var
Ve içime oturmuş bir şeyler
Bırakıp gidemiyorum
Saatim bile sana ayarlı
Vakitler hep akşamüstü, gittikten sonra
Dualarımda hep adın
İlki var
Sonu yok bu sevdanın...
Bunca yıl yaşadıklarımın
Bırakıp kaçılası
Terkedilesi bir yanı yok
...
Bir şarkı söyle ne olur
Ağlatan cinsten olsun
Bugün biraz acı yap kahveyi
Uyansın nankör uykusundan, hüzün sabahına
Yaralı kalbim!
Biraz erken gel son randevuna
Ağıtla gel, hüzünle gel
Umudu boşver artık
Boşver anlamsız gelecek hayallerini
Yüreğini ve
Uyku tutmamış gözlerini al da gel
Lügatlerden sıyrıl
Unut cümle kurmayı
Konuşmanın dışında bir eylemde bulun
İlk ve son defa
Şöyle içlice bir şarkı söyle ne olur
Delirten cinsten olsun!
...
Biletimi Ankara’ya kestiler
Ürktüm ilkönce kalabalık caddelerden
Bulvarlarda başıboş gezindim çoğu kez
Ulus’ta simit satan çocuklara ağladım
Mendil satan çocuklara, sokak altlarında
Ve koşuşturan insanlara...
Boğuldum bu politik şehrin “karbon monoksit” akşamlarında
Dilencilerle tanıştım
Dervişlerle
İşçilerle, memurlarla
Ve büyük adamlarla...
Parklarında gezdim
Salonlarında sloganlar attım
Yalnızlığa düştüm bu kalabalık içinde
Ve sevdim
Bir sis bulutu gibi
İçime nasıl dolduğunu bilmeden
Tanıyamadan içimdekinin ne olduğunu
Ayrılık getirdi rüzgarlar
Gri bulutlarla...
Gitmeli bu şehirden
Çok uzaklara
Vazgeçmeli ıslak kaldırımlarından
Sigara dumanı çeker gibi çekmeliyim
ciğerlerime kadar
“Yalan da olsa kalamadığım”
Bu şehirden
Gitmeli...
Kayıt Tarihi : 23.12.2004 00:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!