Yıllarca kendim olarak yaşadım...hiç kimse olmadım...yıllarca kendimi yaşadım ben...sonra,sana dönüştüm...seni yaşamaya başladım...bilemedim bunca yıl boşa yaşadığımı..bunca yıl sonra seni yaşayacağımı...bir labirent yaptım kendime senden çıkıp kendime dönebilmek için...her çıkışta sana rastladığım bir labirent...benim için bu dünya üç kapısı olan bi evdi..ilk kapının ardında ailem ikinci kapının ardında arkadaşlarım üçüncü kapının ardında sevgililerim vardı..hayat hep bir kapı seçmeye zorunlu kıldı beni..oysa benim istediğim bunlar değildi sadece kendimi istiyordum..ardında ben olan bi kapı hiç olmadı benim dünyamda...her kapının arkasında biliyordumki bi ateş yanıyordu..biliyordum ki her kapının ardında mutlaka bir parçamı yakacaklardı..ben kaçtıkça onlar beni kendilerine çekeceklerdi...üç tane kapının önünde donmuş bakıyorum yıllardır...sen nerdesin sevgili! ardında olduğun kapı nerede...sen yokken ben nasıl bulacağım yolumu nasıl bulacağım kaybettiğim kendimi...uzun zamandır susarak özlüyorum seni..bu labirentte günlerce gecelerce bir gün yeniden sana gelebilmek için dönüp duruyorum..sana geldiğimde yine kendimi yaşayacağım yıllardır olduğu gibi...sana geldiğimde tüm kapılar kaybolacak..yeni bir ışık yayılacak dünyama herkesi o ışıktan yeniden göreceğim...kabul edeceğim herkesle aynı olduğumu...bu hayatı bi sürgün gibi yaşamayacağım...seni bulduğumda bitecek bu sürgünlük...bitecek bu gün aşırı intiharlar...içimden hiç tanımadığım bir ses bir gün geleceğini söylüyor bana devamlı..bazen yalan diyip kulaklarıımı tıkıyorum..bazen izin veriyorum bana seni söyleyen tüm seslere...uzun zamandır kendimi kandırmaya ihtiyacım var seni unutmuş gibi hayata kaldığı yerden sen hiç olmamışcasına devam etmeye...sen değildin sanki ağladığımda gözyaşımı silen...sen değildin sanki yanıma gelmek için herşeyi göze alan..beni yanına çağıran..beni deli gibi özleyen...yalanlara inanacak kadar saf etti beni aşkın...söyle lütfen anlat bana tüm nedenleri...neden herkes aynı neden sen herkes gibisin...neden herkes gibi olan birini herkes gibi sevemiyorum...neden bu hissettiklerim çok farklı...anlat bana bu hayatı seni nasıl sevmemi isterdin anlat ben seni nasıl sevseydim severdin beni? benim sevgim nasıl olsaydı böyle korkutmazdı seni...sen neden korktun bağlanmaktan...neden ben kendimi savunmasızca bırakmışken sana sende bana öyle bırakamadın kendini...bir delilik yapmamdan korktun...şu an en büyük deliliiği yapıyorum kendime...şu an bir sürü sesin içinde bir sürü yara berenin içinde peşinden koşuyorum...söylesene sence bu delilik değilde ne? yanlızlık sensizlik olduğundan beri canım yanıyor...yokluğun benim olduğundan beri kaçıyorum...bana kendimi hatırlatan herşey bana seni hatırlatıyor kaçıyorum onlardan...karanlıkta delicesine koşuyorum...bana kolumu hatırlatıyorlar sen geliyorsun aklıma bana gözlerimi hatırlatıyorlar sen geliyorsun aklıma...neden ağladığımı soruyolar yine sen geliyorsun aklıma...kimseye anlatamadığım sen...kimsenin hiç bilmediği sen...beni arkada bırakan geri dönüp bi kere bile bakmadan giden sen...beni bu masalda yanlız bırakıp başka bi masaldan yoluna devam eden sen...çok acı çekmekten ve bağlanmaktan korkan sen...ellerime yalancı bir hüzün verip beni o hüzüne senin sevgin diye inandıran sen...arkada bir parça ateşle terkedip giden sen...ateşi gömdüm toprağa...ellerini çıkardım hayatımdan...gözlerini unuttum sayılır...adını anmıyorum hiç...kendime bile söylemiyorum...sözlerini yalan saydım ömrüme sızan...bunların hepsi sana ait...peki ya kalbimi nasıl yok sayayım...kalbim senin peşinden giderken,senin için açtığı bi odadan asla çıkmazken nasıl unutayım...seni istiyor diye söküp atamamya...seni seviyor diye onuda ateşe verip toprağa basamamya...yine dönüp dolaşıp geldiğim yer senin kapın oldu...ömründe bir kere bile sevmedin beni...oysa ben sana günlerimi verdiğimden beri senelerimide verir oldum...daha vereceğimde...her yolu deniyorum...bilemezsin her çıkış kapısını aralıyorum...bir köpeğe sarılıp senin sıcağınmış gibi ısınıyorum...bir ulaşılmazı sevip seni onda unutuyorum...bir dağa bakıp gözlerini orda görüyorum...sonra kendime bakıyorum olduğu gibi sana dönüşen kendime...nasılda sana benzedi hareketlerim nasılda gaddar oldum...nasıl vicdansız nasıl hesapsız anlatamam...senden kurtulmam için önce kendimi asmam gerek...bir bedene iki kişi sığdık bir kalpte iki kişi yaşadık...bir yatakta iki kişi yattık ve aynı uykuda aynı rüyaları gördük aynı masalları okuyup aynı masalı sevdik...bana unut dedin ya ben bu kadar sen olmuşken nasıl unutayım seni...ellerini gözlerini sıcaklığını çekip gidişini söyle nasıl unutayım...bana unut dedin ya sözlerini gülümsemeni bu hayatta kaçak gibi yaşadığını söyle nasıl unutayım...sen kaçak ben sürgün bir bedende ömür boyu...birinin haberi bile yokken birinin devamlı acı çekerek yaşamak zorunda olduğunu söyle nasıl unutayım...bumuydu basit dediğin unutmak...bu unutma şeklimi bu kadar basit...sadece bunu söyle...yaşıyormusun onu bile bilmiyorum seni tanıyormuyum seni anlıyormuyum bilmiyorum...belkide bir ölüyü bekliyorum gecelerime gündüzlerime belkide bir ölüyü yaşatıyorum senelerimde ben belki bir ölüyü unutamıyorum saatlerce...belkide bir ölüyle bir ömür geçiriyorum hayallerimde...belkide ben tüm bunları boşuna çekiyorum boşuna düşünüyorum...belki seni boşuna seviyorum...belki ben SÜRGÜN GÖNDERİLDİĞİM BİR HAYATTA BOŞU BOŞUNA KAÇAK BİR HAYATI YAŞIYORUM...
Nazlı MuhipKayıt Tarihi : 6.12.2008 21:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yarım kalan bir aşkın anısına..
güzel ama kaçak yaşamaman dileklerimle:))))))
TÜM YORUMLAR (1)