Dilinin tam ucunda, eski aşina bir küfür;
Bir isyan gibi
Ha çıktı, ha çıkacak..
Evde, burnunun dibinde yaşayan birkaç ceset
Eğreti duruşları..
Sanki
Dokunsa yıkılacak.
İki büklüm olmuş bir sırt, hayat yüküyle.
Bu kambur
Mezarda mı doğrulacak?
Çaresizlik beyninde büyüyen bir ur
Hekim değil;
Onu bir mucize kurtaracak.
Yoksulluk yüreğinde keskin bir bıçak
- ki çıkaramaz-
Saplandıkça acıtacak.
Bir mayın tarlasında geçer bu gerçek oyun
Kaçak yaşıyor bir ömrü..
Hayattan kaçak!
Ellerini kabuk gibi sarmış sert kara nasır,
Bu ellerle mi
Gidip yarini okşayacak?
Ayaklarının altı kan ve cerahat,
yürüdükçe
daha ne zehirli dikenler batacak.
Bir kabusta koşar gibi / suçluymuş gibi
Kaçak yaşıyor bir ömrü..
Hayattan kaçak!
…
-Sözüm ona o bir ‘insan’mış!
Önce kader geniyle oynanmış
..ve binlerce kolonlanmış-
Bu bir, yurdum insanının
-Dönüşüme uğratılmış-
Modern (!) anatomisi..
Bu bir, orta direğin
Çağdaş (!) biyografisi.
…
-Kaçakların kaderi belli.. Ömrü,
Umutsuzluk zindanında son bulacak!
Ya ömre kelepçe vuran..
..ve umudu hapseden gerçek suçlular?
Onlara ne olacak? -
Özlem Geray
11.11.2009
00:36
Kayıt Tarihi : 11.11.2009 01:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dilinin tam ucunda, eski aşina bir küfür;
Bir isyan gibi
Ha çıktı, ha çıkacak..
Evde, burnunun dibinde yaşayan birkaç ceset
Eğreti duruşları..
Sanki
Dokunsa yıkılacak.
..........
içimizdeki elim sızılarla bir renk kuşağına yürürüz. Ufukta bir yer vardır ve biz oralarda kendi şarkımızın güftelerini buluruz...
Tebriklerimle...
TÜM YORUMLAR (7)