Kaç kişiydik dünden bugüne kalan?
Kaç cesur yürektik de, solup gittik?
Bitip gittik kendi kılıcımızdaki kendi kanımızdan.
Sokak aralarında kaybettik hayallerimizi,
Masalarda devirdik yıktık umutlarımızı şişelerle.
Cayır cayır yanıp tutuştuk elimizdeki sigara gibi.
Her bir yerimizde açılan yaralara çare aradık,
Oysa her yaraya tütün basılmazmış,
Bunu çok sonradan anladık.
Anlaşılmamak koydu dilimizden en son çıkan,
Firari olan son cümleyle.
Sustukça katmerlendi yüreğimizdeki sızı.
Kaç kişiydik dünden bugüne kalan?
Herbirimiz yüreğimizdeki sevdanın
Tükenmek bilmez yollarında yorulduk.
Tırnaklarımız duvarlarda iz çalarken gecenin şavkında,
Gündüzleri parçalayıp attık hasretten,
Biz kaç kişiydik masa başında sevdasını meze yapıp
Gözyaşlarını birbirimize saklayan,
Kaç çığlık fırlatılıp atıldı da en gizlisinden,
Sadece duyan bizdik, görmedi kimseler acımızı.
Dürüm yapardık biz güz sancılarımızı,
Katık diye yer bitirirdik kimselere çaktırmadan,
Biz kaç kişiydik dünden bugüne kalan?
Kala kala biz kaldık hancı misâli,
Yolcuları uğurladık tek tek,
Gene dürümlerimiz elimizde, anasona vurduk geceleri
Birimiz bağlama elinde, tellerine attı dertlerini,
Birimiz yanık yanık sözlere döktü kederini,
Şerefine, kalan sağlar bizimdir, dedik ayın altında,
Biz kaç kişiydik ki?
Kaç kişiydik de kaldık böylece yakamozun sırtında?
Biz avuç olamadık, sayımız aynı kaldı,
Aynı yaralar, ayrı yelkovanla akrepte
Çıldırasıya vurup yaşadı.
Kayıt Tarihi : 12.11.2009 15:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!