Seni düşünüyorum yine
Şimdi diyorum şimdi
Sustuğum kadar konuşmanın zamanı!
Yenildim bu savaşta biliyorum
Yıkıldı bütün kentim
Sen gururlu mağrur, ben inciniyorum.
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Sahi,
Kaç kez ölürsem sevdana seni unuturum
Her sözcükte sen düşerken dilimden
Oysa,
hikayene en güzel son olurdu ölümüm...
Benden sana bir son bekleme sevdiğim
Başaramıyacağımı adım gibi biliyorum
Parmaklarımdan kağıda dökülen sana
Seni sevmek kefen ısmarlamakmış ölüme
Sen dolaşırken beynimin odalarında....
unutmak.....
asla olmıyacak bir umut....hatırlatacak çok şey olduğundan.....
Yalakalık yapmıyorsun
Ters yollara sapmıyorsun
Hırsızlardan korkmuyorsun
Yürekli mert şairsin sen
Daldan dala konmuyorsun
Aşka mezar kazmıyorsun
Faso fiso yazmıyorsun
Yürekli mert şairsin sen
Ahde vefa kokuyorsun
Sevgi saygı soluyorsun
Gönülleri okşuyorsun
Yürekli mert şairsin sen
Yazdıkların okunuyor
Hortumcuya dokunuyor
Bölücüyü korkutuyor
Yürekli mert şairsin sen
Ermeni’yi övmüyorsun
Kalemini bükmüyorsun
Tehditlerden ürkmüyorsun
Yürekli mert şairsin sen
Söylemlerin çelişmiyor
Dik duruşun değişmiyor
Korku sana yetişmiyor
Yürekli mert şairsin sen
(16.03.2010)
iyiki varsın
Seni düşünüyorum yine
Şimdi diyorum şimdi
Sustuğum kadar konuşmanın zamanı!
söylemek isteyip de
söyleyemediğimiz meğer
şimdi canımızı çok yakıyor.
yüreğinize sağlık..
Bir sevinç kaç acıya bölünür?
Bir şairde aranan özellikler bu olmalı..
Allah acil şifalar versin
Parmaklarımdan kan damlıyor
dağılmış harflerime
Ne idi benden istediğin sevgili
İstemediklerinin yanında?
Nefes alıp verdiğiniz sürede unutulmaz diyorum bende. Kutlarım.
Seni düşünüyorum yine
Şimdi diyorum şimdi
Sustuğum kadar konuşmanın zamanı!
Yenildim bu savaşta biliyorum
Yıkıldı bütün kentim
Sen gururlu mağrur, ben inciniyorum. ....
Duygu dozu çok fazla. Şiir harika ama, dileğim dokunmamıştır yüreğnize.
Geçmiş olsun dileklerimle.Selam ve saygılarımla.
geçmiş olsun üstademiz ..
duygulu bir sebest olmuş,,gönül gecmek bilmezmiş...her sey gönlünüzce olsun
selam ve dua ile..
çok anlamlı harika bir çalışa yüreğinize sağlık saygılar
Sahi,
Kaç kez ölürsem sevdana seni unuturum
Her sözcükte sen düşerken dilimden
Oysa,
hikayene en güzel son olurdu ölümüm...
Benden sana bir son bekleme sevdiğim
Başaramıyacağımı adım gibi biliyorum
Parmaklarımdan kağıda dökülen sana
Seni sevmek kefen ısmarlamakmış ölüme
Sen dolaşırken beynimin odalarında....
DUYGU DOLU YÜREĞİNİZİ TÜM KALBİMLE KUTLUYOR SELAM VE SAYGILAR SUNUYORUM. TEK KELİME İLE MÜKEMMEL BİR ŞİİR OKUDUM...
Söylesene sevgili
Bir sevinç kaç acıya bölünür?
Seni sevmek kefen ısmarlamakmış ölüme
yürekten kutluyorum.
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta