Kaç kere kaç kaç eder!
Ne yani bu bir soru mu
Hayata dair en zorundan
Akla dair ve en akılsızca
Bir itiraf mı yoksa onun yokluğundan…
Madem var ta o zamanlardan
Akıl dediğin insanda neden var?
Sorgulamalar sorun olmadan
Yokluğun yeri malum biliyoruz da
Sana varan ya da sona çıkan
Bir yol bulunabilirse ve mümkünse;
Varlığın tam bir konumu lazım!
Yollar her zaman düz değil ki
Ben bilmezsem kim bilir? Beynim!
Bol gelen pantolon gibi, varsa;
Bazı duyguların darlığından ve
Kullanılmadığından olsa gerek
Öldürüyor biliyor musun?
Durgun suda fikir açmıyor
Düşünceli olma, düşün işte
Düşlerini düşün mesela
Olmadı korkularından çık yola:
Bir bardak üzümün suyundan
Al olmuş kiraz dudaklardan…
Vur patlasın çal oynasın o zaman!
Kırış kırış yüzüne baksana
Kırlaşamadan dökülmüş saçlarına…
Hadi sevmekten vaz geçtin
Ya sevilmezsen bir daha!
Bunlar da korku mu şimdi?
Sözlerin bir önemi eğer varsa
Masallardan masalara vuran
Muhabbetine doyum olmayan
Umut ekmişlerdir belki de
En güzeli hazır cevaplardan…
Solmayan sarı çiçeklerden
Tüm uzak ormanlara…
Ne sonbaharı ne de kışı
Ne de gereksiz sevgi tasası…
Solma derdi de yok yarına
Biraz çakırkeyf ve çapkınca
Sarıl işte sıkıca onlara.
En kolayı gözlerini kapamak
Ya da olmadı yok saymak
Ama illa ki ketum olmak…
Kaç kere kaç kaç eder!
Cevabı kendi içinde saklı:
Bu dünya herkese yetmez!
Aşağıda herkese yer var
Ve toprağın altında fazlasıyla
Asıl sorun hep yukarıda
Altta kalmanın ne mahsuru var!
Karnımız tok mu sen ona bak!
Bir de sırtımız pek mi
Bilmediklerin ne varsa fasa fiso …
Bunlar hayatın yasası değil
Belli de asıl bilemediğim:
Kifayetsiz kafiyelerden
Rengarenk kıyafetlere…
Ta en başından en sonuna
Belirsizlikler kimin yasası!
Yılmaz BEKTAŞ
Kpt Yılmaz BektaşKayıt Tarihi : 13.5.2023 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!