Yıkılmayacak diye bilinirse bir Sinan'ın kubbeleri
Bir de bilinsin ki yüreğim var şu dünyada
Selimiye'den okunursa Tanrı'nın gül selâmeti
Bir de bilinsin ki benim yanık ahım var...
Tufanların bile silip süpüremediği yalanların,
İhanetlerin sızısıyla sönmeyen bir aşkım var
Hangi yana yüzünü dönersen dön sevgilim
Orda bir kıble ve bir de bana olan kul hakkın var...
Şiirden payına düşen kadarıyla yetin gitsin derim
Ahlâka mugayir olarak terk edişinin
Bu saatten sonra affı olmaz...
Sana açılan o kucağın ise
Bil ki
Cehennemde bile yatacak yeri olmaz!
Kirletilmiş kahkahalar yuvarlanıyor ağzında
Bilinmeyen şehirlerin dipsiz kuyularına dönmüşsün
Lağımlarında farelerin cığırdadığı loşluklarda
Mazimizin heybetine dayalı olarak yalandan bir onurla
Ayaklarının üstünde durduğunu sanar olmuşsun...
Aynalara bir bak!
Neler fısıldıyor sana neler!
Senden başka bir güzel daha olmadığını mı?
Sana lâyık bir aşkın olmadığını mı veya...
Veyahut da kaldırıp attığın kalbimin mühim olmadığını mı?
Beni sardığın kollarla
Bir başkasını nasıl sararsın?
Ve beni öptüğün dudaklarla...
İçinden gelerek
Şuraya buraya parmaklarınla yazdığın yeminleri
Allah'a rağmen nasıl tutmazsın?
Kitapsızsın!
Bir o kadar da seciyesiz!
Ve bir o kadar da haysiyetsiz!
Daha da ilerisi...
Daha da ilerisine
Ne yazık ki dilim
Kifayetsiz!
Mısralar arasına sıkışıp kaldım gibi gelmesin sana
Sanma ki bağrınmalarım kelimelerle sınırlı
Bir hazineye kurulmuş gibiysen sana bıraktıklarım arasında
Topuklarının üzerinde dikilip duruyorsan büyük bir gururla
Bil ki dikileceğim hesabım için en kısa zamanda karşına!
Belki bulurum o zaman seni kucağında bir kız çocuğuyla...
Yarınlara ne bırakabilirsin söyle, onun adına?
Hiç düşünmedin mi kaderinden ne düşecek yarın yavruna?
Aldığın bin bir ahı ninniler gibi mi söyleyeceksin ona?
Saçlarını tel tel tararken hangi masalları anlatacaksın?
Uykuya dalarken o geceleri, hangi meleği dikeceksin başına?
Söyle bana!
Dostluğu mu anlatacaksın kızına yoksa?
Ya da en yakınımdan olanla attığın kahpe bir imzayı mı?
Hangi yöne döneceksin Allah aşkına iki rekat namaz için yüzünü?
Hangi el ile çalacaksın Tanrının kapısını duaların için?
Seni hangi cehennemin ateşi paklar bilmem artık ama
Hangi meleğin takdisi ile yürüyeceksin ahret yollarında?
Ve bilmem ki nerde ağırlanacaksın helallik almadan benden daha...
Yere göğe sığdıramadığın o sonsuz kibirinle dünyamdan çık git!
Rüyâlarımın hepsinden ayak izlerini toplayıp da çık git!
Gözlerimin her damlasından süzülerek çık git!
Ettiğin yeminleri, yazdığın duvarlarda bırakıp da
Çık git!
Bir dal gibi kanamadan kopamam asla ve asla
Bir hiç uğruna da kendimi kaldırıp atamam ben!
Kendime yaraşır biçimde yaşar giderim kabzamda nefretimi
Yine de beni bunca dertlendiren biri olmamalıydın!
Batmamalıydın soluk bir yıldız gibi karanlıklarımda
Satmamalıydın her şeyimizi ucuz aşklar uğruna!
İnanırım, her kılıcın da kendine göre bir kını var ama
Göğsüme saplanan hançerin sapı da sen olmamalıydın!
------Sevgili Sinan adına----
Elçin ÖztürkoğluKayıt Tarihi : 10.10.2009 01:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)