Kalsa mı,gitse mi bir türlü karar veremiyordu. Suçluydu. Kaçmalıydı. Ne diyecekti? Karısına, ailesine ve olaydan haberi olan insanlara?
Diğer taraftan, ona yakışan insan gibi davranmaktı. İnsan olarak, ezdiği kişiyi en yakın hastaneye yetiştirmesi gerekirdi.
Yanında oturan sevgilisi, güzel anlar geçirdiği kadının yüzü ise kireç gibi bembeyaz olmuş, şoka girmiş gibi anlamsızca yerde yatan adama bakıyordu.
Ne yapmalıydı? Nasıl hareket etmeliydi? Hiç bilemiyordu bir türlü. Bir yandan, beyninin içinde farklı uğultular halinde sesler işitmeye başlamıştı. Sesin biri” Yaralıyı hastaneye götürmelisin! Sen insansan bu senin görevin. Dur ve onu hastaneye yetiştir. Eğer ölürse, azabımla yaşayacaksın. Kurtarabilirsin onu. “ Diyordu. Diğer ses onu susturmak ve konuşturmak istemiyor gibi sesini yükseltiyordu. “ Dinleme onu! Tek sen mi yapıyorsun bu kazaları? Yürü git yoluna be adam. Sakın durma. Kaç ve kurtul. Herkesin doğrusu sen misin? Bas gaza haydi! Nasıl olsa yoldan geçen birileri olur. Onlar kurtarsınlar. “ Avazı çıktığı kadar bağırıyor ve yineliyordu bu cümleleri.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta