KABUS
Sustu mutluluğun içimde bestelenen melodisi
Koca bir sessizlik vurdu gecemin kanatlarını,
Dalga dalga yankılanarak
Kayın ağaçları ıslığını bırakırken yüksek rakımlı yüreğime
Son kez yazıyorum bunları
Mürekkebim kuruduğundan değil
Her gece neşterle kanatılan bir ızdırabı, hokkasına doldurmak mecburiyeti benimkisi
Kendi kanımla yazdığım bir intihar dilekçesi bu şiir
Yeni bir girdaba daha yaklaşıyor düşüncelerim
Aklımdan tuttuğum herşey, unutulan benliğimin bir lades yenilgisi
Şikâyetçi değilim
Müptelasıyım ben derdimin
Miladi zamanda tenime işlenmişti bu yara
Ne İlim sökebilir, ne de zulüm dökebilir sırrımı
Sadece bedenlerinde yaşayan insanlar görüyorum
Ruhları şeytana satılmış
Kureyşin filleri kadar aciz yaratıklar mı kurtaracak şimdi, içlerindeki bu hissizlik ateşini?
Sisler ardından semalar yağıyor ellerime
Sadece mavi,
Sadece mahur bir aldanış örtüsü
Yerin dibinden yükselirken avuçlarım
Kör baltalar kesti bileklerimi
Susar mı benim ibadetim?
Kendi gerçeğimde boğulduğum, derinlerde bir mabedim
Aynı safta olmadığım hayatın,
çemberinde bir çomağım ben,
cesur ve inatçı
Soğuk bıçaklar yarıp geçiyor
en yakıcı ızdırabını bırakarak bedenime
Ruhum dindiremez bu isyanı
Hücre hapsinin son deminde
Kendimden kaçış hikayesi bu şiir
Fareleri görmeye dahi tahammül edemezken
Özgürlüklerinin şerefine besliyorum şimdi ellerimle
Korkuyorum uyumaktan
Her gece gizlice koynuma giren tek kişilik bir kabus var
Kimse uyumamışken hiçbir zaman benim rüyama
Ve kimse yaşamamışken içinde beni
Neden anılarıma dokunan bu insan zûrriyeti
Zamanı karşılayan istasyonlarda açıyorum gözlerimi
Araladığım bakışlarıma düşen umudun parıltısıydı oysa
duygularımı kör eden ise pişmanlıklarım
Hiç bir vagon zamanı getirmedi geri
Taşınan yük de değildi, yorgunluğumun sebebi
Kamburumda engebeli yollar gibi dalgalanan acılara uzun
Sevinçlere kısa bir yolculuk sadece
Trenler geçiyor içimden, insanlar geçiyor, anılar geçiyor, acılarını bırakarak
Çelik raylardan kayıp giden hazin bir sonun öyküsü bu
Trajik bir filmin şeridini, en acı yerinde kesen makasın ızdırabını taşıyorum vagonlarımda
O acıda yüzüstü bırakılan
Zamanın işkencesinde durduğum yerdeyim
Yelkovanın gayreti değil miydi?
akreple buluşması
Şimdilerde kadranından boşaltmış kalbimde saplı bir silah
Artık vuslat yasak
Ayın şavkı, yüzümde dolaşan bir gece karanlığı
Dokundukça tanıyan bir siyah
Sakındıkça sınayan bir günah
Tenimde yandıkça yanan
Penceremi açsam aydınlığa
Oksijen zehirleyecek ciğerlerimi
Yumsam gözlerimi
Bedbaht bir karanlığın ortasına düşeceğim
Şu beynimin içinde uğuldayan siren sesleri
Çıldırtacak beni
Ambulanslar dolusu son sürat taşınıyorum bilinmezliğe
Kan kaybım var
Kurtarmaya yeltenmeyin
Ve yine soğuk bir hatıranın, sırf onuru kurtulsun diye ateşler içinde yanıyorum kendimde
Ellerimle yazdığım ölüm reçetesi bu şiir
Şiir: Canan Aytın
Canan AytınKayıt Tarihi : 30.8.2023 16:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
insan yaşam sevincini
kayıp etmemeli diyorum
TÜM YORUMLAR (1)