Belirsizlik adına son çırpınışlarını yaşıyordu... Sanki diline yapışmış o günahkar kelimeler onun değildi... Baktıkça gördüğü nesneler acizleşiyordu karşısında... Bir şişenin içine sıkıştırıp tüm yaşanmışlıklarını denize döktü... İsyansız eylem olmazdı. Bunun bilincindeydi ama isyanını anlatacak bir tek insan dahi kalmamıştı etrafında...
Hiç olmadığı kadar yalnızdı... Yalnızlığı ile kendisi arasında bile adam boyu mesafeler bırakmıştı. Düşünüyordu... “şu şehri ucundan azıcık yaksam, kaç sarı yaşam eklenecek ki hayatıma? ” diye cevabı olmayan sorulara kapılıyordu benliği... Bir şeylere yetişme telaşının doğurduğu anlamsız aceleciliği kendisinden çok uzun zaman önce uğurlamıştı.
Sırrına vardığı her varlık, amacının şeklini alıyordu. Sevgiyse beklediği, dokunduğu kadın aşk oluyordu. Geleceği tutmaksa bütün niyeti, net olamama duygusu anlam pekiştiriyordu. Adı koyulmamış nesnelerin hırsı ise tüm ulaşmak istedikleri, koşuyor... yoruluyor... sonrada tükendiği noktada düşüyordu. Düştüğü yerden kalkmaksa amacı, öğreniyor... alışıyor ve alıştıkça yaşadığını fark ediyordu.
Duvarlarında sayısız delikler vardı. İnsanlar geliyordu ona... Birde insanlar gidiyordu..! Önemli değildi onun için bu gel – gitler... Hazırdı... Olaylara çabuk hazırlıyordu kendini... Pişmanlıksa yaşadığı, bu onun kendi pişmanlığıydı! İçinde başlattığı anlamsız sivrilişler kavgalarının adı oluyordu. Tartışmaya kapalı bir hayat seçmişti. O kimselere anlatamadığı kendisiydi! ! Fakat insanlar onu kendisinden oldukça rahat çıkarıp, yüzüne yerleştirdikleri karton maskelere diledikleri suretleri çizme özgürlüklerine sahiplerdi. Bu onun için çok önemli değildi... Onlar ancak maskeye dokunabiliyorlardı, içindekine asla...
Artık “son” olarak adlandırıyordu kendini, yaklaşan tükenişler ve yeni başlangıçlar için... Üzerinde yürüdüğü yol onun değildi oysaki... Başkasının yolunu alı koymak olarak adlandırıyordu insanlar bunu.. Peki ya onun yolunda, onun kimliğiyle yürüyen kimdi? Artık sözcüklerin bile lügat anlamları değişmişken, adalet denilen kavramın manası unutulmaya yüz tutacak kadar silik mi kalmalıydı! !
Bundan sonra mı? Anlamsızlaştırıyorum kendimi..! Dileyen dileği gibi yüklemlendirsin beni... Ben hiçbir cümleye anlam katmayacak kadar karaladım harflerimi..! Düşüncelerimin canı sağ olsun! ! !
Kübra GülbaharKayıt Tarihi : 24.4.2006 18:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!