Kabristan Başında....

Seyfeddin Karahocagil
641

ŞİİR


33

TAKİPÇİ

Kabristan Başında....

Görev diye biliriz her perşembe gününde
Ataların örfüne gösterip riayeti
Toplu halde yürüyüp ikindinin sonunda
Yapmak için gelmiştik Kabristan ziyareti....

Önceden de çok kere bu mekâna gelirdim
Yasinler, Fatihalar ve dualar okundu
Her kabirde yatanı ölü değil bilirdim
Bu seferki ziyaret bana farklı dokundu...
.............*.................*...................*

Her mezarın başında
Düşündüm derin derin
Ne yazılı taşında
Ne var altında yerin
Şu merhum kaç yaşında? ...

Biraz hududu aştım
Tek tek tüm mezarları
Göz ucuyla dolaştım
Celbetti nazarları
Cansız taşlara şaştım

Her tümseğin önünde
Huşu ile irkildim
Bu temaşa sonunda
Bir an hayatı sildim
Oldum mahşer gününde...

Cansız topraklar taşlar
Dirildi dile geldi
Gördüm kıyamda başlar
Ceddimle bile geldi
Sert bakış çatık kaşlar...

Rabbim yüreğim yandı
Tarifi zor manzara
Bütün dertler uyandı
Kanadı eski yara
Bu an nasıl bir andı...

Tuttum maziye daldım
Toprak altımdan kaydı
Şaşkınca öyle kaldım
'Nolur şöyle olsaydı'
Derken zor nefes aldım...
..........*............*.........

Açıldı birden gördüm mechule varan kapı
Var sandığım yok oldu kırıldı sırça yapı....

Hercumerc oldu dünyam bilmemki ne haldeyim
Tarifi mümkün değil öyle bir mahaldeyim...

Hayalmıdır gerçek mi bilinmez belki rüya
Tüm ölüler ayakta dirilmişlerdi güya..

Bunca geçmiş zamanı Kudret çevirdi geri
Sağlar nasıl ölüyse ölüler öyle diri.....

Öyle bir hesaplaşma ifadesi bile zor
Kapalıyken gören göz açılınca sanki kör...

Beynimden yüreğime saplandı büyük sancı
Ölüler arasında ben bir garip yabancı...

Nasıl anlatsam bilmem acayip bir sarhoşluk
Geçmişle geleceğin arasında bir boşluk..
..........*...................*....................*

Ne olmuş neden nasıl
Bu boşlukta kimse yok
Düşününce velhasıl
Beyne saplandı şu ok
Nerde bu kayıp nesil? .....

Bugün her günden farklı
Ya burası neresi? ....
Her nesne dünden farklı
İki dünya arası..
Anladım ondan farklı...

Döndük ziyaret bitti
Allak bullak bir halde
Aklım başımdan gitti
Ağlama artık gelde
Bu azap cana yetti...

Böyle bitmez bu fasıl
Durun! ..Diye bağırdım
Nasıl uyunur nasıl
Hulus ile çağırdım
'Uyan ey kayıp nesil'...
......*.......*......*....

Kayıp Nesil...

Bugünün gecersinde Ruyamdaydı olanlar
Yaşamayan bilmez ki ne müthişti o anlar...

Şöyle omuz omuza bir halka çevimişler
Ben tam orta yerdeyim ve mahkeme kurmuşlar..

Öyle bir ahval ki bu nasıl anlatsam nasıl
Davacı; tüm şehitler sanık; o kayıp nesil.

Soruyorlar:
- Sen kimsin? ..Kimsin sen.......
Bre hey şaşkın söyle sen kimsin? ....
.....................................................

Dalmışım uykuya insanlık bu ya
Gördüğüm o gece işte bu rüya.
.
Alacakaranlık
Eski bir savaş alanı
Bir uğultu kulaklarımda
Garip bir uğultu
Etrafa bakıyorum şaşkın nazarla

Bir başka buranın toprağı taşı
Derken fışkırdı sanki yerden
yüzlerce, binlerce şehit naşı
Kiminin kopmuş kolu
kiminin bacağı
Kiminin ellerinde kesilmiş başı

Bir çamur deryası
taa dizlerde
Şehitlerin ayakları yerde
başları yıldızlarda.
Hepsi mücerred
Öylesine dimdik duruyor...

Bir mahşeri uğultu
Bu uğultu arasından
Yerleri tittreten bir ses
'Sen kimsin? ...
Kimsin sen? ..
Diye soruyor

O mahşeri uğultudan
Ürpertiyle sıkıntıyla uyandım.
Yatağımdan doğrularak yastığıma dayandım.
Terler içindeyim...

O müthiş bakışlar hala üzerimde,
Bir titreme bir titreme her yerimde.
Ve o mahşeri uğultu kulaklarımda.
Beynimi parçalıyor..
'Söyle sen kimsin?
Kimsin sen? 'diyor.

Galiba korkudan küçük dilimi yutdum
Ki; bir anda kim olduğumu bile unutdum.

Gümbür gümbür o sesler:
"Vatan,millet,din,namus,bayrak
Deyip savaşmıştık biz.
Hani nerde bıraktığımız
Emanetleri ne yaptınız
Söyle sen kimsin,kimsin sen"? ..

Ben bu ağır soruların altında ezilirken
Torunum karşımda
Hayretden büyümüş gözlerle bana bakıyor

Bu bakış dahada acı Yüreğimi, ciğerimi yakıyor
Şu sorular saklı sanki gözbebeklerinde
'Bize nasıl bir dünya bıraktınız
Neden bizi diri diri yaktınız?

Ve gene aynı sorular
'Sen kimsin be heyy şaşkın
Kimsin sen? ...

Ben mi ?
Ben;
Yıldızlardan çöplüklere indirlmiş
Masallarla,ninnilerle kandırılmış
Zulumlerle,baskılarla sindirlimiş
Heyecanı,duyguları söndürülmüş
Sırtı; geçmişine,tarihine döndürülmüş
Ve ruhu öldürülmüş
Kayıp bir nesil....

Heykel gibi dondurulmuş
Bir köşeye kondrulmuş
Kayıp nesil...

Talihsiz mi talihsiz
Zavallı mı zavallı
Tembel mi tembel
Aciz mi aciz
Korkak mı korkak
İşte böye bir nesil...

Halimize bakmışlar
Avrupanın kuyruğuna takmışlar.

Geçmişiyle bugunünü çatıştıran,
Geleceğinden umudunu kesmiş
Hak ile batılı karıştıran
Çok müthiş fırtına enkazı arasında
Kayıp bir nesil...

Ben kim miyim
İtiraf etmeliyim artık
Geçmişle gelecek arasında
Bir garip varlık
Dedesini torununa anlatmaktan aciz
Zavallı bir yaratık...

Anladın mı şimdi yavrum
O kadar büyük ki; benim sorunum
Ne dedem memnun benden
Ne de torunum...

(8-11-2006-Ankara) Seyfeddin Karahocagil

..

Seyfeddin Karahocagil
Kayıt Tarihi : 19.2.2011 01:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Değerli Şiir dostlarım ve muhterem Kardeşlerim.. Daha önce Göndermiş olduğum “Kayıp Nesil” adlı şiiri bana yazdıran saiki siz kardeşlerimle paylaşma vadinde bulunmuştum. Şiir Sayfama düz yazı yazma alışkanlığım olmamasına rağmen bu vadı yerine getirmek için ve hem “Kayıp Nesil” hem de “ Al getir uçları birleştirelim” şiirlerimin iyi anlaşılması için yazıyorum. Affınıza sığınarak bir de paylaşmaya değer bulduğum için. Saygılarımla. Bir Cuma günüydu. 2006 nın kasım ayı.. Ankaradayım. Cuma namazını kılmak için Maltepe Camiine gitmeye karar verdim. Kızılaydan Kumruları geçerek şimdi yıkılmış olan eski Maltepe Pazarının üstünden Cami-i Şerife ineceğim. Hava soğuk ve biraz tenha. O anda Selatüselam başladı. Yanımda yöremde kimse yok. Ben biraz sesli Allahümme salli ala Muhammet diyince Arkamdan hiç beklemediğim bir haykırış Allah! ..Allah! .. Birden irkilerek arkaya döndüm. Bir deli sayhası sandım herhalde.. Baktım hiç te deliye benzemeyen kelli felli şöyle ellisini geçkin sinek kaydı tıraşlı birisi. Güldü ben de güldüm yanıma yaklaştı. Elinde son model bir dizüstü bilgisayar var. Herşey Allahtan değilmi? Elbette dedim İnanıyormusun Elbette sen inanmıyormusun? Ben ilme inanırım arkadaş Dedi Ben Sen ilme inansan, Allah'a inanırdın. Çünki Allah'ın bir ismi de Alimdir.Peygamberimiz “İlim müslümanın malıdır, nerede bulursa orada n alır” “İlim Çinde ise dahi alın””İlim müslümanın erkeğinede kadınınada farzdır” “İki günü birbirine eşit olan müslüman ziyandadır” Diyor. Sen ilme inansan Dinimize de inanırdın. Bu minval üzere konuşmamız bir müddet devam etti sonra elindeki bilgisayarı göstererek Bak bunu gâvurlar yapıyor. Müslüman ne yapıyor? Diyince ben şöyle taşı gediğine derlerya öyle bir cevap yapıştırdım. E sen niye yapmadın o zaman? Zannederim ne demek istediğimi pek anlamadı. Ben devam ettim. İlmin temellerini müslümanlar atmış, gavurlar da almış geliştirmiş. Hangi temeli, kim atmış diyince ben İbnisina, İbni Haldün, İbni Rüşt, Farabi, Cabir vb.. Bunlar kim demesin mi Bilmiyor musun. Okumuyorsunuzki bilesiniz Ben çok okurum ama ne bileyim, “Af buyurun onun söylediği gibi yazacağım” ibne bilme ne ibne bilmem ne diyorsun. Mesela ben Cabir desem Çocuklar korkar. Bırak okumayı, hemen şurda bir üniversite hastahanemizin Adı İbni Sina Hastahanesi. Hiç merak edip sormadın mı bu adı niçin koymuşlar diye. Cabir ne Yapmış ki çocukların korksun cebir dediğimzi matematik formüllerini bütün dünyaya bulmuş ve bırakmış. Senin çocuklar dünyayı kan gölüne çevşiren Corç tan Korkmuyorda Cabirden mi korkuyor Yazık. Dondu kaldı ve bir ara gitmek isteyince Hele dur dedim bana laf atan sendin öyleyse dinleyeceksin Öyle kaçmak yok. Bak sana ikişey söyleyeyim 1- Müslümanlar Ortaçağ karanlığı gibi bir devir yaşamadı.Ortyaçağ karanlığı o senin gâvurlarına aittir. 2- Müslümanlar sıfırı bulana kadar Gâvurlar önlerindeki domuzlarını sayamazdı. Cevap felan gelmeyince söz de bitmiş demek ti. Ben; Bu kadar konuştuk ta tanışmadık. Tanışalım bari. Ben Emekli Öğretmen Seytfeddin Karahocagil Emekli Öğretmen mi? Şaşırmıştı Evet Olmadı. Mademki öğretmensin Şu sakalı keseceksin. Şuraya bir kıravat takacaksın. Öğrenci yetiştireceksin. Bak kardeşim Ben görevini hakkıyla yapmış bir öğretmenim. 27 yıl Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ve 10 yılda özel dershanelerde görev yaptım. Ben yaz tatillerinde de çalıştım ve öğrencilerimi sınavlara soktum ve kazananlar doktor oldu, hakim oldu, Kaymakam oldu. Doçentler, proflar ve genarel bile var öğrencilerimden. Öğretmenlik beni bırakmadan ben bıraktım Ya siz? Elini cebine atıp bir paso gibi birşey çıkardı. Emekli Tuğgeneral ibaresi var üzerinde. Bu iki ordu görevini hakkıyla yapsaydı bu ülke şimdi bu durumda olmazdı dedim Hangi ordu? Biri bizimki Milli Eğitim Ordusu. Eğer hakkıyla görevini yapsaydı siz şu yanıbaşımızdaki İbnisinayı bilirdiniz. Biz ne yapmışız? Siz de Allah allah diye kazanılan zaferleri içe içe kutladınız.Bak sana birşey daha söyliyeyim. Siz bana demin ne dediniz? “Sakalı kes, Kıravatı tak” Değil mi? Ben bu sakallı halimle babama dedeme benzedim ve iftihar ediyorum. Onlara benzemekten gurur duyuıyorum.Ben size “elli yaşını geçmişsin bir sakal bıraksan şu gâvurun kıravatını atsan benimle Camiye gelsen “ dedim mi? Yoo. Neden diyeyim ki. Koskoca adamsın ve tercih senin bana ne? Peki sen niye bana “sakalı kes, kıravatı tak” dedin buda benim tercihim sana ne. Ve ayrıldık. Muhterem kardeşlerim Dostlarım Kendi tarihinden, Kökünden ve milletinden kopuk bu nesille bu ülkeyi canları pahasına bize emanet eden o nesil arasındaki nesil kayıp değil de nedir? ..İşte ben o kayıp nesli yazdım ve o neslin talihsiz bir ferdi olarak kendimi de sayarak.. Selam, sevgi ve saygılarımla Seyfeddin Karahocagil

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Metin Hanlıoglu
    Metin Hanlıoglu

    Ruhuna Fatiha cümle mü’minin,
    Salih evlat varsa bitmez amelin,
    El edip çağırır, haydin tez gelin,
    Bir ömrün tarihçesi mezar taşları.

    Bende mezar taşlarını hatırlattım SEYFEDDİN AĞABEY
    tEBRİK EDER SAYGILAR SUNARIM

    Cevap Yaz
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    Allah sizden ve bizden razı olsun. Hakkı Hak bilip Hakka uyan,batılı batıl bilip batıldan kaçınan kullarından eylesin.fi emanillah.....

    Cevap Yaz
  • Necla Argüz
    Necla Argüz

    duygulu şiirinizi kutlarım hocam..bende sık sık giderim ziyarete, çok farklılaşır orda hem zaman hem görüşüm..
    tam puanımla alıp gidiyorum..selam ile saygılar

    Cevap Yaz
  • Cemali Hikmet Aksu
    Cemali Hikmet Aksu

    Şiirle sanatın buluşması; usta işi, içten saygılar yıllanmış kaleme **10**

    Cevap Yaz
  • Neriman Gök
    Neriman Gök

    Mükemmel bir şiir üstadım... Söylenecek tek kelime yok... Alkışlıyorum...

    Bende naçizane bir şiirimle duygularınıza ortak olmayı istiyorum... Selam ve dua ile...


    Halet-i ruhiyeyle dalmışım bir rüyaya
    Huriler sarmış beni, tutmuş elim gidiyor
    Renkler solmuş bir anda, her yer zifir karanlık
    Uzakta tek bir ışık gözlerimi alıyor

    Adımlıyorum sanki fezayı milim milim
    Geride kaldı Dünya, önümdeyse menzilim
    Lal olup suskunlaştı, mühürlü idi dilim
    Yüreğim çırpındıkça kalbim sanki inliyor

    Yaklaştıkça ışığa açamam gözlerimi
    Diyeceklerim çoktu, unuttum sözlerimi
    Düşündükçe dururum hayatın özlerini
    Maddenin anlamı yok, manada can yitiyor

    Labirentin içinde dönüp duruyor beden
    Seceren okundukça inliyor musun, neden?
    Tutup da çıkaramaz kabirdeki beyzaden
    Saklayamazsın canı, fani ömür bitiyor


    Sarsılınca omuzlar ürpermişti bedenim
    Mekan kusursuz idi, günahkar olan benim
    Hücrelerime işli, insanoğludur genim
    Eceli düşlemez ki, hayata meyl ediyor




    Neriman Gök

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (58)

Seyfeddin Karahocagil