Kanla yıkanan kahırlı asırların çaresizliğinde
Tozludur kirli avuçlarda mazinin ülfetliği...
Bir zakkum çürümüşlüğüne süpürülür eninde sonunda hep
O ölünesi hanlar
O ölünesi konakların sahipleri...
Viraneliğe yüz tutmuş dilsiz duvarların yıkılışlarında
Fayda etmez eman eman diye merhamet dilenişleri
Geçmiştir iş işten artık
Münkünatı yoktur tövbelere dönüş için geri
Var mı hiç kaçıp kurtuldum diyen tek bir firari...
Oysa Kâbil'in lanetlileri
Körlenmiş, köhne bir surun ardına saklayıp dururlar hep
Yarattıkları ne çok şey var zannında susturdukları o tüm acizlikleri...
Çapalatırlar kanlı kırbaçlarla kölelerine
Gösterip o kahrolası örümcek ağından pazularını
Kusmuklarında oluk oluk kan
Çapalatırlar o kızıl pıhtılarla kaplı ölüm tarlalarınnda dirileri...
Bir gün fazla yaşamak mıdır ölümsüzlüğün ederi
Mahzun kaç mermi cennetin tozuna değer ki...
Geceye hüznünü kürediğin değilse dertler
Ve çorap örmeye başlamışsa başına nefsin eğer
Pörsümüş bir divitin muhasebesinde
Beyazların, kanıp şeytana saflığından bihaber
Ne ederse kimseye değil
Ancak kendine eder
Hayır ya da şer
Birer birer
Hesabın cesametinde tüm beşer
Zindanın cehennemi ziftten ökçelerine
Ya da gürbüz bir gülümserliğin ılgıtlığına
Meleklerin nezaretinde yüreği ağzında gider...
Çürümüşlüğünü gizlemeye kaç pudra daha ister ki bilmem
Şu hakirliğinden bihaber ufunetli bedenler...
Kanında zakkum yapraklarından tonlanmış pıhtılar
Olur sanki
Siyaha meylenmiş kabusvari bir azabın habercisi...
Gündüzü
Gecesi
Ya şeytani
Ya nefsani
Muhakkak ki var ki bir hikmeti
Sanma, aldanma, düşme gaflete sakın
Her ânın
Olur illâ ama illâ ki bir neticesi...
Kenan Faik
Kayıt Tarihi : 28.6.2022 15:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!