Kahpe faşizm kol geziyordu o gece..
O gece kabarmış bir geceydi.
Adı sanı belli olmayan töreye karşı
İnan'ın Denizler Aslan kesilmişti.
Denizlerden karaya doğru akan vatan sevdası
Faşizmin ağırlığından kat be kat fazlaydı.
Bu vatan sevdası şeffaftı,
Gölleri damla damla doldurmak isteyen bağımsızlık yağmuruydu.
Yüzlerinden akan gülücük fotoğrafları devrimci delikanlılık havasını ısıtmaktaydı.
Düz ayağının üstüne çömelmiş sevinçler siper nöbetindeydi.
Sır olmaktan çıkmıştı.
Artık dikta faşizmin kamarot hizmetçilerine yalvarmayacaktı yağız delikanlılar.
Öz mumlarını tutarsız gecede yakan tutkulu yolculardı onlar.
Göz perdeleri her zaman açıktı.
Taşıdıkları yükün altında ezilmeyen ve de gocunmayan yiğitler
O gece,
Pervanelerin dünyaya benzer dönüşüne çubuk soktular.
Feleğin tokadına aldırış etmeyen yiğitlik dürtüsü vardı yüreklerinde...
Umut veren feyz türkülerinin kenetlenen duygulu notalarında
Soğuk taburelerin sıcak dokunuşunu hissettiler.
Ellerindeki biricik varlık,
Gönüllü ellerinin gönüllerini okşayışına bir cız çekmişlerdi.
Geleceğe aktarılması gereken kalleşliğe karşı duruşları,
Cesaret rüzgarıyla akmak istiyordu kuşaktan kuşağa.
Anlatılmak isteniyordu,
Utanmaz paçavralı yüreklilerin korkarak kaçışını seyretmeleri...
O gecede
İnsanlıktan nasibini almayan yozlaşmış hukuk simsarlarının
Sinsi yılan gibi duruşunu ve cümle alemin bildiği, lanetlediği kokmuş puştluğunu
Seyretmek kaderimizde de varmış meğer.
O gece.
Hızır'ın yardıma koşmadığı gecede,
Gururla dik durdular yağız delikanlılar.
İnanın Denizler Aslandı.
Duruşlarının pürüzsüz nabzı titremedi.
Vakit erkendi!
Pahalı yolculuk yüzsüz tarafıyla çıkıp geldi.
Sert esen fırtına üzüntüsünün yüzünden sessiz kesildi.
Gür gür akan derin sular akmam dedi.
Yönünü değiştirdi derin deniz dalgaları...
Doğrunun yanlışla yüzleşdiği Altı Mayıs gecesi,
Sevinç namlusunun sessiz nidasındaki kelimeler
Mutluluk diye boşaldı dillerden...
Sıkı duran durgunluktu...!
Tam bağımsızlık sevdasının tutkulu yolcuları
Karanlığa boğulan gecede ay ışığı olup özgürüm diye parıldadı.
Salmadı dışarıya karanlıkların beklediği cesaret sancısını...
Güneşi karanlığın içinde gördükçe dik duran cesaretyi.
Haksızlığın köküne bomba koyan mertlikti.
O bekleyişin peşindeki mırıldanış
Uçsuz bucaksız bağımsızlık aşkı yüzünden buz kesti ...
Düşünceler hep bir ağızdan;
''Yurduma bir bağımsızlık bestesi söyle dilim.
Gitsem dahi sen bu ruha ağır geldi bedenim.
Seni faşist dünyaya esir etmek kolay değildir
Sol yanım bu vatan, kalleş yakanda olacak elim."
O gece,
Hızır'ın yardıma koşmadığı gecede,
Mahşere giden ayak izlerinin çıkardığı özgürlük gürültüsüydü.
Tırsıyordu bundan faşizm.
Debelendi insafsız kalpsizlerin namert sözünde...!
Korkak duran vefasızlıktı.
Düzmece tarafıyla yan çekiyordu yarım yamalak acımak.
Dudakların çatlağına benzeyen akıl kaçıklığı benimseyen faşistler,
Sigaranın dumanından çıkan renksiz dünyanın budala tiriyakileriydi.
İnanın Denizler Aslandı.
Fasiştler bundan korkuyordu.
Kuytuya saklandılar.
Akılları kaçmış, vicdanları pörtlek göze benziyordu.
Dünya tarlasına ekilen tam bağımsızlık ağacını budamak isteyen
Korkak faşistlerdi.
Bir bahçe vardı bu tarla içinde...
Bu bahçe vatan sevdasıydı, vatan aşkıydı.
Ve taze fidanlardı bu bahçede...
Korkak zalimler, hunharca
Fidanlarımız bahçeden koparmak en büyük arzularıydı.
Buna rağmen;
İnanın Denizler Aslandı.
Söyledikleri sadece....
Yüreklerden fışkıran vatan sevdasının yanık türküleriydi.
Bu sesi duyan soytarı ayak takımı fidanların sesini kesmek için
Mantığın anlamadığı anlamsız boşluktaydılar.
Ne bir güneş görsün, kurusunlar.
Ne bir ses işitilsin, unutulsunlar.
Yok olsun yük olmasınlar.
O gece,
Altı Mayıs gecesinde
Örümcek dört bir yandan açılmaz ince ağlarını örmüştü.
Sıkı sıkıya birbirine bağlı duran iftiracı işbirlikçiler
Hukukun çatı katına çıkmaya bile korkuyorlardı.
Hukuksuz adaletten medet uman kurnazlığın kısık sesiydi.
Şahikaların korkmaz ve yılmaz utkusu karşısında
Serbest dolaşan şahlanmış fesatlık cılız kalmıştı.
O gece,
Özünü hesaba katarak tutunacak bir yer arayan
Düzensiz ve acımasız sistemin çırpınışıydı.
Altı mayıs gecesi düzensiz soğuk adalet sekteye uğradı.
Yiğitlerin can damarına sıcak bir umut vermedi.
O gece
Hızır'ın yardıma koşmadığı gece
Yemek yapmayı bilmeyen konserve aşçıları
Küflenmiş dokuz canlı dikta faşizmin cansız adileriydi.
O gece
Bir hiç uğruna gonca gül gibi açan bahar çiçeklerini elimizden koparıp aldılar.
O gece
Hızır'ın yardıma koşmadığı gece
İyiliğin,
Cesaretin,
Dürüstlüğün,
Mertliğin,
Vatan severliğin,
Doğruluğun yok olmasını çanak tutmak için,
Bağımsızlığı prangalara vurmak için,
Faşist sömürücüler
Bahçemize yeni dikilen taze fidanları kopardılar.
Kıydılar yağız delikanlılara
Emperyalistin ahtapot kollu temsilcileri,
Soysuz kapitalist sistemin densiz bekçileri,
Kıydılar fidanlara kıydılar...
Bir hiç uğruna...!
O gece
Hızır'ın yardıma koşmadığı gecede.
Kayıt Tarihi : 31.12.2017 16:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!