Kabak Öğretmen (Arif Ali Bıçaklı)

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kabak Öğretmen (Arif Ali Bıçaklı)

köye dönen yolda en çok sürü izleri,
ordan-burdan havlama
bir kaç ta çocuk sesi.

çocukluğumda bu köy
böyle ıssız değildi
bahçesinde koştuğum okul,
oyun oynadığımız arkadaşlar.
gözümün önüne geldi.

Arif Ali Bıçakçı’nın diktirdiği
kavaklar, budanmamış.
Bayram Akyollu öğretmenin yaptırdığı
okul duvarlarında
taş üstünde taş kalmamış

bayrak direği boş,
Atatürk büstü kaidesinde,
Öğretmen evi güvercin yuvası.
terkedilmiş.
yapayalnız.
bakımsız
akasya ağaçları.

çocukluğumda bu okul!
böyle terkedilmiş değildi
Dörtgöz’le, Ramazan Nalbant
öğretmenlerimizdi...

“-bu ücra köye, bir candırma gelirdi
arada bir belletmen, eğitmen
çok sonraları da öğretmen
ve bulduduğu ilk fırsatta kaçardı köyden
maaşlı imam verildiğinde de
netice değişmedi”

II Tayin

“-gelirler
……….
sevindirirler
köyün çehresini değişdirirler
umut verirler
yekdepden
esgere ğederler

ya(hu) tda
staçları bitdi miydi,
asgerlikleri geldi miydi
evlendiler miydi
elinine goduysan
arada bul gayri”

“-oysa köylü onları pek sever,
hürmetini esirgemezdi
nayetinde
gittiklerine pişman olurlardı her biri
bi Hasan Öğretmen geldi kala-kaldı
bi deee….
ne Kabak Öğretmen köyü,
ne köylü Kabak Öğretmeni
hiç unutmadı”

III- Kabak Öğretmen

daha okul yaşım gelmeden;
“gelir-gider”e yazıldım,
ertesi gün
Kabak Öğretmen tarafından
okuldan çıkartıldım

“-öretmenim! ! benim karalık ”
diye bir sene sonra
her gün uğrar oldum terzi Bayram Hocaya
Hidayet'lerin “koca köpek” korkutunca
Kimbilir kim vermişti,
bana tahtalıktaki toptasdan
serince taze ayran içirdi
bir de Apbık’ın velesbitine bindirdi
köyde velesbit olmadı başka

ama ertesi gün yakalığımı hem de
karalığımı giydim
Ülbüye’yi taşmerdivenden
itip düşürdüğümde
bende ona ayran verdim

zaten anam sayıları, harfleri
hatta okuyup yazmayı bile öğretmişti
bu da artık bir üst sınıfla
oturmama yetmişti

öğretmen beni arada bir başkan ederdi
kim kaç yaz derse yazardım tabi
geldiğinde öğretmen numarası yazılı olanları
tahtaya çekerdi

tahtadakiler kendiliğinden avuçlarını açarlardı
sıradan otuz santimlik cetveli yerlerdi
kimi “-hadi bunun hesabını sorarın sana” diye kafa sallardı
diş gıcırdatırlardı
kimi güler-geçerdi
bu başkanlık işi
bana göre değildi
herkesi memnun etmek zor işti

okul yolu boyunca büyüklerimiz
durdurup bir şeyler sorarlardı,
birilerinin yardımıyla da olsa cevaplardık
çelenden alınan çöple yerlere
işaret parmağımızla, havaya yazı yazardık,
bir başka şey yazmamız istendiğinde
hayali kara tahtayı
keçe silgi yerine
elimizle silerdik

sonraları, yoğurt-ekmek
ve vita yağı
aynı menşeli undan (UNO) yapılan
ekmek üzerine sürülmeye
okul ekmeğini sırayla talebe anaları yapardı

derken hademe devri başladı
Alicik, Gafar, Dehmenoğlu
sınıfları süpürür, sobayı yakarlardı
has undan ekmek yaparlardı
süttozundan yoğurdu
kepçeyle dağıtırlardı

dibindeki tozşekeri yediğimiz
kupalar götürürdük,
Amerikan yardımı süttozu içmeye
“ince belli, bülbül suluğu” bardakları
Pandalın Kahvede gördük
babamdan “soğuk oralet” parasını almamıştı
ama “-dokdur olunca fakirlerden para alma”mı
ömür-boyu yasaklamıştı

IV-Okul Yaşı

okul yaşım gelmeden daha;
anam harfleri öğretmişti
“-yuğgu ağacı,
zoba borusu
dırmık
darak
ilan
gözlük
deynek
çatal
fişne sapı”
hatta kerrat cetvelini
o sene “gelir-gider”e yazıldım,
“Sengetli Kabak Öğretmen” tarafından
“-güçcük daha” diye okuldan çıkarıldım
hevesi yarım kaldık
Muharrem, Macar Halili, Zebidin Ramazan
yıl sonunda Kabak Öğretmen gitti
bizde ertesi yıl okula başladık

V Aril Ali Hoca

aslında ben “Arif Ali Hoca”da hiç okumadım
oysa neredeyse bütün köy gibi
köyden her ayrıldıklarında bende uğurlardım,
“şeytan atı ”nın önü sanki karınca karnı,
önüne alırdı küçük kızını
en arkaya büyük kızı Aysel binerdi
anasıyla babasının arasına da Hasan Ali

“-hoca ğözel get gari” diye ikaz ederdi
takkalı, bıyıklı adamlarla muhtar
“-köyünüzdekinnere bi çok selem edin” derdi
arkalarından su serpen köylü kadınlar

“-haydin Allah selamet versin”
“yolunuz açık ossun” “-Allaha emanet olun”
“-göp ğözel gedin gari Allah mafaza ”
“-bi şey olmaz evel Allah bu cava”
diye kımızı motosikletini okşardı
sonra yandaki manivelayı hızla basardı
olmadı bir daha, sonra bir daha

sonra seri bir motor sesi
sağ eliyle tuttuğu kolu çevirirdi
derken son bir defa selam verirdi
ve ayaklarını yerden keserdi
“gavur icadı” “şeytan işi”

içimiz ürperirdi o yoğun sesle
onca kişilik aile
iki teker üstünde acaba nasıl giderdi
gidenlerin arkasından herkes birbirine
“-Allah gavışdırsın” derlerdi

kağnı tekerleklerinin
iki çizgi haline getirdiği ova yolunda
Akyol’dan kaybolana kadar herkesin gözü onlarda,
kalabalık kendi evlerine dağılırken birer ikişer
herkes birbirlerine tekrar tekrar
“Allah gavışdırsın” dileklerini yineler
bütün gözler, merakla bakışır arkalarından
şoseyi dönene kadar

“Kabak Öğretmen” beni hiç okutmadı
“Sengetli Kabak Öretmen Arif Ali Bıçakçı”
köye, talebelere bir şeyler vermek isteyen biri
Hasan Öğretmenden sonra köye ilk gelen öğretmendi

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 11.1.2007 17:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


“Sengetli Kabak Öretmen Arif Ali Bıçakçı” aslında benim hiç öğretmenim olmadı, daha doğrusu ben okula gitmeden O bizim köyden tayin oldu ama Öğretmenmiş.. Ellenizden öperim Hocam Allaha emanet ol

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Neşe Türker
    Neşe Türker

    Dedem adına yazılan bu şiir bizleri çok duygulandırdı.Dedem şu anda hastanede yatıyor.Saglık durumu iyi yakında çıkacak.Ben ayselin kızıyım.Size ailecek teşekkür ederiz.Allaha emanet olun,saygılar...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İbrahim Çelikli