Gecenin sessizliğini bozmaktan korkarcasına parmak uçlarına basarak kapıya kadar yürüdü.
Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Ellerini göğsüne bastırdı. Kalp atışlarını durdurmak istercesine. Derin bir nefes aldı. Sonra bir daha.
Alnında boncuk boncuk soğuk terler birikmişti. Döndü, baştan sona otelin koridorunu gözden geçirdi. Hiç kimseler yoktu. Herkes uyumuş olmalıydı.
Kimseye görünmek istemiyordu. Yanlış anlayabilirler diye çekindi.
Birkaç saniye kapıda hareketsiz kaldıktan sonra, sağ elinin işaret parmağıyla, kendisinin bile zor duyabileceği bir sesle, kapıyı tıklattı.
Cilvenaz, günün yorgunluğunu üstünden atmak için, duşunu almıştı. Yatağında, sızlayan ayak tabanlarını ovuşturdu ve tam uyumak için uzandığında, kapının vurulmasıyla doğruldu, ayağa kalktı.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,