Bir ağustos gecesi
Sen, ben ve ellerin
Çayımız demli ince belli bardakta
Saçların hafifçe düşmüş omuzuna
Sana kendimi anlatsam
Çocukluğumdan öpsen
Başka sevdalarda yoruluyorsun
Anlamadılar seni
Bilemediler
Anlamak için hissetmek
Bilmek için tanımak gerekti
Sen ki
Gecemde ki bir kadeh şarap kadar değil
Kör kütük sarhoşluğum kadar
Yanımda yattığın otel odası kadar değil
Benliğinden öptüğüm bir oda kadar masum
Vücudunu ter kokusuyla özlemek gibi
Issız bir gecenin sabahına öpüşmek kadardı aşk
Aylardan bahar
Ağaçlar çiçek açmış
Çimenler yeşil
Kuşlar cıvıl cıvıl
Deniz masmavi
Balıkçı teknesiyle açılmış
Bambaşka bir zamanda
Bambaşka bir gece de karşılaşalım sevgilim
Anlat bana hüzünlerini
İç kadehinden
Dokun ta küçük dilime
Deniz katran kokulu
Bazı zamanlar, işler yolunda gitmeyebilir. Umutsuzluk bulutları üstümüzde olabilir.
Bir orman ıssızlığı gibi sarabilir insanı yalnızlık. Masumiyetini kaybetmiş hayatlar da bulabilir insan kendisini.
Olsun sadece gülümse...
Bir cuma akşamı
Saçım başım kar olsa
Sıcak gözlerine adım adım gelsem
Turunç kokulu elbisenle kapıyı açsan
Kim bilir ne güzel görünürsün
Kendisini kapatan bütün çiçeklere inat
Bazen
Haber bültenleri
Uyanmamayı öngörüyor
Çağımızın hastalığıymış uyanmak
Kapat gözlerini hayal kur emek mi ekmek mi
Metropol mü Megapol mü
Anarşistler, faşistler
Hiyerarşik törenler
Farklılaşma çabası ve biraz yalnızlık
İki el kıran kırana
Acaba nasılsın
Üşüyormusun
Yoksa ağlıyormusun
Belki de mutsuzsun
Geceleri tek başına uyuyorsun
Sen hiç bilmedin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!