Yabancılar arasında bir yabancı
Dolaşıyor tek başına
Kentin o kalabalık sokaklarında…
Kent kalabalık, caddeler ışıl ışıl,
Ama aldatmasın o parlak ışıklar..
Yabancılar arasında bir yabancı
Dolaşıyor tek başına
Kentin o kalabalık sokaklarında…
Kent kalabalık, caddeler ışıl ışıl,
Ama aldatmasın o parlak ışıklar..
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı.
Bir de doru bir at, genç ve sağlıklı.
Sadağımı doldurun oklarla,
yayım sağlam olsun.
Salın beni steplere
Serbestçe hissedeyim rüzgarın temasını yüzümde..
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı.
Sürüsüz yalnız bir kurt misali geçti ömrüm.
Yol beni nereye çektiyse sürdüm atımı,
Kimseye hesap vermeden serbestçe,
Rüzgarın sürüklediği kuru yaprak misali,
gezdim bilinen, bilinmeyen binlerce diyarı..
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı.
Ateşten denizler geçtim, kandan nehirlerde yüzdüm,
Kemikten dağlara tırmandım
Cehennem evim oldu, iblisler yoldaşım
Binlercesiyle at sürdüm, sözde insan özde kurt
Yerle bir edilmiş kentler, ateşe verilmiş obalar
Çığlık çığlığa savaşan, kaçışan ve ölen erkekler, kadınlar, çocuklar
Ölüm hasadımız oldu
Ceset dolu savaş meydanlarından..
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı.
Güneş batıyor ufuktan
Karanlık bulutlar sarmış çevremi
Ateşimin başında bir başıma
Dinliyorum gecenin fısıltısını
Bana benim öykümü anlatıyor
Yüzler geçit resmi yapıyor gözlerimin önünden
Öldürdüğüm adamlar, yattığım kadınlar
Gelip geçen yılları
Yaşam sürem bitmiş
Artık ölme zamanı..
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı
Albız geldiğinde ruhumu almak için
Savaşacak gücüm olsun
Tek istediğim kara öz çelikten keskin bir kılıç.
Parmaklarım serbestçe kavrasın boynuz kabzayı.
Son bir kez, onurla….
Bak işte bir sokak kedisi,
İlerliyor sessiz adımlarla,
Gecenin serin karanlığında.
Kulaklar dik, kaslar gergin
Havayı soluyor kesik kesik
Av yada düşman belirlemek için..
Yatağına uzanmış tavanı seyrediyor
Uzun boylu esmer tatar,
Ellerini ensesinde kavuşturmuş
Gözlerinde belli belirsiz bir hüzün
Zihninde geçmişin hayalleri..
Uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyor öylece.
Hey çocuk beni dinle.
Güzel bir uyku çekmek istiyorsan bu gece,
Yatmadan önce muhakkak gülümse.
Gülümse…
Gülümse tüm masumiyetinle,
Neden hala düşlerimdesin?
Her gece yatınca uykuya,
Aynı lanet düşü görüyorum,
Düş değil bir karabasan
Kesiyor nefesimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!