K-Tatlı Bir Beddua Şiiri - Yorumlar

Osman Öcal
730

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Neyidi muradın neyidi sözün,
Senin için Hak'tan neler dileyim?
Ellere bakarsa kör olsun gözün;
Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

Bülbülü zardadır kırmızı gülün;
Bir yabancı eli tutarsa elin;

Tamamını Oku
  • Güneri Yıldız
    Güneri Yıldız 26.08.2009 - 01:54

    İyisi tükenmez âlemin elin;
    Vuslatî'den başka sararsa kolun;
    Şişip de mezara sığmasın ölün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim. ......Mısraları yazan vefalı yüreği saygıyla kutluyorum...Güneri Yıldız

    Cevap Yaz
  • Çiğdem Çakır
    Çiğdem Çakır 23.09.2007 - 16:42

    Farklı ve güzel bir şiir.Tebrikler........

    Cevap Yaz
  • Baranıgül Karadağ
    Baranıgül Karadağ 15.09.2007 - 23:26

    YÜREĞİNIZE SAGLIK... BU KADAR UUZN BIR YORUM VE ACIKLAMA YAPAMIYACAGIM...İyisi tükenmez âlemin elin;
    Eğer başkasını sararsa kolun;
    Şişip de mezara sığmasın ölün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.
    SON KITA HARIKA...

    Cevap Yaz
  • Çelebi Öztürk
    Çelebi Öztürk 09.08.2007 - 22:53

    Tatlı Bir Beddua
    Neyidi muradın neyidi sözün,
    Senin için Hak'tan neler dileyim?
    Ellere bakarsa kör olsun gözün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    Bülbülü zardadır kırmızı gülün;
    Bir yabancı eli tutarsa elin;
    Çürüsün dibinden lâl olsun dilin;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    Uzun bir ömüre olursa izin,
    Kalmaz bu güzellik bozulur yüzün.
    Yadele giderse tutmasın dizin;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    İyisi tükenmez âlemin elin;
    Eğer başkasını sararsa kolun;
    Şişip de mezara sığmasın ölün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    Osman Öcal / KIRIKKALE


    Osman Öcal’ın Tatlı Bir Beddua şiirini tahlil etmeden önce Hıyar Oğlu Hıyar, Kısasa Kısas, Mor Kaya, ölümsüz Güle, Sevdaya İnat, Mutsuz Sevgi ve Ya Sabır Biterse şiirlerini inceledim. Bu şiirlerde gördüğüm ortak özellik; sevgiliye beddua, ayrılık, umutsuzluk, sevgili özlemi, kavuşamama, sevgiliye sitem ve sevgiliyi beklemek, olarak dikkati çekmektedir.

    Neden bu şiirleri öncelikle inceledim? Şair, grup üzerinden bu şiirlerine yorum yapılmasını istemişti. Bunun dışında, şairin iç dünyasını tanımam gerekiyordu.

    TATLI BİR BEDDUA ŞİİRİNİN TAHLİLİ:
    a) Dil: Şairin genel olarak tüm şiirlerinde kullandığı dil duru Türkçedir. Dilin anlaşılır olması dikkat çekicidir. Ancak, tüm şiirlerinde genel olarak, Türk diline yerleşmiş, Türkçe gibi günlük hayatımızda kullandığımız kelimelerin kullanılışı da dikkati çekiyor. Örnek; zar., lâl, yad el, âlem gibi…Şairin, yeni kelime arayışı içinde olmadığı dikkat çeken başka bir özelliğidir.

    Bu şiirin başka bir özelliğide, mahalli ifadeler (Halk Ağzı) kullanılmış olmasıdır. Örnek; Neyidi muradın neyidi sözün? / Ellere bakarsa kör olsun gözün / iyisi tükenmez âlemin elin gibi…

    Türk Halk Edebiyatında halk ağzı tabirlerin veya mahalli ifadelerin kullanılışı her zaman kabul görmüştür. Türk şiir tarihi içinde önemli bir yer tutar. 16. yüzyıldaki “Türki-i Basit” tarzı ile 18. yüzyıldaki “Mahallileşme Cereyanı” bu noktada dikkate sunulabilir.

    1950-1960 ve sonrası yıllara damgasını vuran ikinci yeni şiir harekatı içinde yer alan şairlerimiz mahalli ifadeler dediğimiz veya halk ağzı olarak adlandırdığımız ifadelere yer vermişlerdir. Bu şairlerimize örnek verecek olursak; Cemal Süreya, edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, ilhan Berk, Sezai Karakoç, Ülkü Tamer gibi şairlerimizi sayabiliriz.Bu şairlerimiz, mahalli dile ait söyleyiş özelliklerini yoğun olarak kullanmışlardır.

    b) Duygu ve Düşünce / Kendini aşma: Duygu yoğunluğu bakımından şairin kendini aşamadığı ve “sevgilinin terk etmesi” üzerine düşüncelerin yoğunlaştığı görülmektedir.

    Birinci dörtlükte; Ellere bakarsa kör olsun gözün / ikinci dörtlükte; Çürüsün dibinden lâl olsun dilin / üçüncü dörtlükte; Yad ele giderse tutmasın dizin / dördüncü dörtlükte; Şişip de mezara sığmasın ölün, dizelerinde görüldüğü gibi, terk eden, giden bir sevgilinin ardından yapılan beddua dikkat çekmektedir. Şiiri oluşturan 4 kıta da “sevgilinin terk etmesi” üzerine kurulmuştur.

    Şair, duygu ve düşüncelerini ifade ederken basit ifadeler kullanmıştır. Bunu özellikle yaptığını zannediyorum. Zirâ, tüm şiirlerinde aynı yapı ile karşılaşmak mümkün.

    Türk Halk Edebiyatında aşık, her zaman acı çekmiştir. Bu acıyı dile getirirken aşıklar farklı ifadeler kullanarak duygularını sağlam bir şekilde vurgulama yolunu seçmişlerdir. Tatlı Bir Beddua şiirinde de şairin böyle bir yolu denediğini görüyoruz. Örnek olarak, ikinci, üçüncü ve dördüncü kıtalar incelendiğinde bu yapı dikkat çeker…Birinci kıtadan ziyade, ikinci, üçüncü ve dördüncü kıtalarda duygu yoğunluğu ile düşüncenin ifadesi daha yoğundur.


    Birinci kıta da yer alan Neyidi muradın neyidi? sözün, dizesinden, sevgili tarafından verilen sözün unutulması, yerine getirilmemesi, dileğin yerine gelmemesi anlaşılmakta ve diğer üç dizeden ayrılmaktadır. İkinci dizede Senin için Hak'tan neler dileyim? derken, şairin, üzüntüsü, kırgınlığı göze çarpıyor ve bir ikilem içinde kaldığı dikkat çekiyor. Üçüncü dizede; Ellere bakarsa kör olsun gözün; diyen şair, açıkça beddua etmektedir. Halk ağzı olarak kullanılan bir ifadedir: Gözün kör olsun, gözün eline gelsin, gibi ifadeleri günlük hayatımızda çok duyarız. Şair, bu dize ile, içindeki kızgınlığı, kırgınlığı pekiştirmeye çalışmıştır. Dördüncü dizede yer alan Sana ağlamaktan nasıl güleyim, şairin yüreğindeki çalkantıyı dışa vurmasıdır. Öyle ya; için için ağlayan bir insan gülebilir mi? Şair’de bunu ifade etmiştir.

    Türk Halk Şairleri, gül, gonca gibi ifadeler kullanarak genç kızın dudağını tasvir etmişlerdir. “kırmızı” kelimesi ise dudağın kırmızılığıdır. Şair, ikinci kıtanın birinci dizesinde; Bülbülü zardadır kırmızı gülün, diyerek, bunu ifade etmeye çalışmıştır.

    Türk Halk Edebiyatının özellikle ikinci yeni harekatında, yukarıda da belirttiğimiz şairler, edebi sanatları sıkça kullanmışlardır.

    Şairimizde, burada “bülbül” kelimesi ile teşbih, teşhis (ve intak) , tecrit, tezat sanatlarını kullanmıştır. Şair, sevgili karşısında kendini güçsüz hissetmektedir. Bu güçsüzlüğün karşısında, Bülbül’ü daha üstün bir sıfatla görmekte ve tasvirini bu şekilde yaparak, Bülbül’ü kendi yerine koymaktadır. Burada bir teşbih sanatı söz konusudur.

    Burada, Bülbül’e, insana has bir nitelik vermek suretiyle de teşhis (ve intak) sanatı yapmaktadır. “Bülbülü zardadır kırmızı gülün” dizelerinde “kırmızı gül” ifadesi ile anlatılmak istenen sevgilinin/ bir genç kızın kırmızı dudaklarıdır. Burada bir insandan bahsedildiğine göre; bir hayvanın, bir insanın dudağına sevgilinin dokunuşu gibi dokunamayacağına göre, Bülbül, şairin kendisidir.

    Bülbül kelimesi ile şairin, kendisini bir başkası olarak görmesini veya bir varlık yerine koymasını görüyoruz ki; burada da tecrit sanatı yapılmaktadır.

    “Bülbülü zardadır kırmızı gülün” dizesinde “bülbül” kelimesi ile; duygu, düşünce ve hatta hayâl arasında birbirine zıt olan nitelikleri bir arada toplamaya çalışarak kendini bülbüle benzetmesi ve sevgilinin dudaklarına dokunmasını tasvir eden şair, burada da tezat sanatı yapmaktadır.

    Esasında, şair, “bülbül” kelimesi ile bu dizedeki anlama bir güzellik katmıştır.


    İkinci ve üçüncü dizelerde; Bir yabancı eli tutarsa elin / Çürüsün dibinden lâl olsun dilin; diyerek açıkça beddua etmektedir. Bu dizelerde, şairin iç dünyasında, sevgiliye duyulan kıskançlık hissi açığa vurulmaktadır. Ve dilin dibinden çürüyerek bir daha konuşamaması ilenti olarak vurgulanmaktadır. Sevgilinin sesinin, başka biri tarafından duyulması da kıskançlık hissi olarak ortaya çıkmaktadır.


    Üçüncü kıta da yer alan; Uzun bir ömüre olursa izin, / Kalmaz bu güzellik bozulur yüzün, dizelerinde ruh güzelliğinden ziyâde, yüz güzelliğinin bozulmasına atıfta bulunulmaktadır ki, aslında burada da gizli bir kıskançlık hissi yatmaktadır. Uzun bir ömür’e izin verecek olan kişi Tanrı’dır. Tanrı, uzun yaşamaya izin verirse, yılların gençliği, güzelliği alıp götüreceği bir gerçektir. Bu nedenle, şair, uzun hayat sürecinde güzelliğinden eser kalmayacağını biraz da kinayeli bir şekilde (ki, burada gizli bir üzüntü de dikkat çekmektedir) ifade etmektedir.

    ”Yadele giderse tutmasın dizin,” dizesinde ise, şiirin ana temasını oluşturan beddua ifade edilmeye çalışılmaktadır.

    Dördüncü kıta da yer alan; İyisi tükenmez âlemin elin; / Eğer başkasını sararsa kolun, dizelerinde; sevgilinin karşısına çıkacak iyi insanlara karşı bile bir kıskançlık hissi mevcut olmakla birlikte, aynı zamanda, sevgilinin içten içe korunması içgüdüsü de dikkat çekmektedir. Bu iki dizede de bir sahiplenme duygusu mevcuttur.
    ”Şişip de mezara sığmasın ölün, “ dizesinde beddua, aşırı bir duygu yoğunluğu ile karşımıza çıkmaktadır.

    Dört kıtadan oluşan şiirin, her kıtanın üçüncü dizesinde “beddua” ifade edilmektedir.

    Duygu ve düşünce yönünden şairin kendini aşamadığını söylemiştim. Bunun nedeni; terk edilme duygusu içinde oluşan “kıskançlık”, “aşırı sevgi”, “sahiplenme duygusu” ile meydana gelmesidir.

    Şiirde, kuvvetli bir aşkın kinayeli bir şekilde sevgiliye sataşması dikkat çekicidir.

    c) Zaman ve Mekan: Zaman; sevgilinin terk ettiği zaman, mekan; şairin iç dünyasıdır. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman çok güzel bir şekilde ifade edilmiştir: Yumuşak geçişlerle dile getirilişi şiirde, şairin iç dünyasında oluşan fırtınayı çok güzel yansıtmıştır.

    d) Teknik Unsurlar:
    a- Vezin (ölçü) : Şiir 6+5=11’li hece kalıbı ile yazılmıştır. 11’li hece kalıpları Türk Halk Edebiyatında önemli bir yer tutar ve aşıklar tarafından benimsenmiş bir kalıptır. 11’li hece ölçüsünün (6+5) duraklı kısımları kullanılmıştır. Şiirin bütünü 6+5=11’li hece ölçüsü ile duraklı olarak yazılmıştır.

    Neyidi muradın / neyidi sözün, 6+5=11 duraklı
    Senin için Hak'tan neler dileyim?
    Ellere bakarsa kör olsun gözün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    Bülbülü zardadır kırmızı gülün;
    Bir yabancı eli tutarsa elin;
    Çürüsün dibinden lâl olsun dilin;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    Uzun bir ömüre olursa izin,
    Kalmaz bu güzellik bozulur yüzün.
    Yadele giderse tutmasın dizin;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    İyisi tükenmez âlemin elin;
    Eğer başkasını sararsa kolun;
    Şişip de mezara sığmasın ölün;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.

    b) Kafiye: Şiirin birinci kıtası; a-b-a-b, ikinci kıtası; a-a-a-b, üçüncü kıtası; a-a-a-b, dördüncü kıtası; a-a-a-b kafiye düzeni ile yazılmıştır. İlk dörtlükte çapraz kafiye uygulamıştır (a-b-a-b) . Şiirde bütün olarak zengin ve yarım kafiye kullanılmıştır.

    c) Nazım Biçimi ve Türü; Daha çok koşma’yı andırmaktadır. Şiirde lirizm vardır.

    d) Sus Uyumu: Şairin, şiirin tüm dizelerinde kafiyelere dikkat ettiği, ses yönünden zengin bir metin oluşturduğu dikkat çekmektedir. Her dizede ses uyumu mükemmel bir şekilde işlenmiş, redif ile desteklenerek şiir zenginleştirilmiştir. Aliterasyonun şair tarafından ustalıkla kullanıldığını görüyoruz.


    e) Musiki: Şiirin, (d) maddesinde belirttiğimiz özellikleri nedeniyle bir musiki havası içinde olduğu, okuyucuya musiki havası verdiği görülmekte ve duyumsanmaktadır. Öyle ki; her mısrada dile getirilen; sözün, dileyim, gözün, güleyim, gülün, elin, dilin, güleyim, izin, yüzün, dizin, güleyim, elin, kolun, ölün, güleyim tekrarları türkülerin kavuştaklarını akla getirmektedir.

    Her kıtanın sonunda tekrarlanan “Sana ağlamaktan nasıl güleyim” nakarat bölümü, şiirin ölçe ve kafiye bakımından sıkı bir yapı oluşturmasına neden olmuş, ses uyumu ile şiiri daha da zenginleştirerek musiki havasının net bir şekilde algılanmasını sağlamıştır.

    Musiki, yarım ve zengin kafiyenin yanı sıra, az da olsa kendisini hissettiren ses tekrarlarıyla sağlanmıştır.

    Şiirin, ritim, armoni ve ahenk bakımından incelendiğinde, eksiksiz bir ürün olarak dikkat çektiği görülmektedir. Yarım ve zengin kafiyeler, redif, vasl (ulama) ve çeşitli ses unsurlarının tekrarlanmasıyla oluşan iç ahenk TATLI BİR BEDDUA şiirinde musiki bakımından üstünlük sağlamıştır.

    TATLI BİR BEDDUA şiirinin tamamı şekil olarak dört kıtadan oluşmaktadır. Şiirde “bağlantı” olarak dikkati çeken en önemli husus, ortak bir dizeden meydana gelmiş olmasıdır. Her kıtanın sonunda “Sana ağlamaktan nasıl güleyim.” Tekrarı sese de ayrı bir zenginlik katmıştır.

    Sonuç olarak; başarılı bir şiir diyebilirim. Sayın Osman ÖCAL’ı bu başarısından dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

    TAHLİL: ÇELEBİ ÖZTÜRK
    KIRIK KALEM ŞİİR TAHLİLLERİ DERGİSİ GRUBU

    Cevap Yaz
  • Nuray Şaşihüseyinoğlu
    Nuray Şaşihüseyinoğlu 28.07.2007 - 03:17

    okurken kaptırıvermiş amin demişim.bu da bir bedduaya ilk ve son aminim olsun. tebrikler. üslup güzel, şiir güzel, söyleyince tuhaf geliyor ama beddualarınız da pek güzel:)

    Cevap Yaz
  • Şakir Alimoğlu
    Şakir Alimoğlu 27.07.2007 - 22:07

    Sn. Öcal
    Hakikaten tatlı bir beddua. Canınızın çok acıdığı belli. Kocaman alkışlar. 10
    En sevdiğim mısralar:
    Bülbülü zardadır kırmızı gülün;
    Bir yabancı eli tutarsa elin;
    Çürüsün dibinden lâl olsun dilin;
    Sana ağlamaktan nasıl güleyim.
    Gönülden dostluğumu kabul buyurunuz lütfen.
    Sevgiler...

    Cevap Yaz
  • Afet Kırat
    Afet Kırat 21.06.2007 - 01:24

    kör olsun gözlerin kel olsun başın
    uyuza tutul da durmadan kaşın
    bozuk filke gibi akan gözyaşın
    bir çaput bulup da silemeyesin.
    .............
    ..............
    ellerin yanında düzülü kalsın
    o mundar vücudun düzülü kalsın
    defin ruhsatnamen yazılı kalsın
    ölmek istesen de ölemeyesin.
    tabi ki bu sözlerim size değil. sizi kutlarım bedduanızda bile benden daha vicdanlı davranmışsınız. beddua ederken aslında sevginizi anlatmışsınız. tebrik ederim. afet kırat

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta