Boyacıköy sırtlarında, salaş bir kırkahvesinde, can çekişen bir sonbahar güneşi altında ve inceden esen bir Boğaziçi rüzgârı eşliğinde, topal bir
tahta masa üzerinde titreyip duran bir bardak çayla paylaştım sensizliği;
öyle zor gitti ki, bilsen...
Kâh yalnızlığımı hissedip karamsar düşlere daldım, kâh ürperiverdim üşümüşcesine...
Oysa, bu rüzgâr, sadece senin saçlarını uçuştururdu hafiften, beni hiç
üşütmezdi ve bu güneş, daha bir parlak ışırdı seninle beraberken.
..........Neden yoksun ki? ....
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sorabilir misin ki?Herkes görmüş bunu.Beğeniyle okudum.Saygılarımı bırakayım.Zira söylenecek pek bir şey kalmamış bana.
'Eskidendi herşey çok eskiden ' demiş ya şair
çok eskiden herşey farklıydı...
Giden gider, arkada bıraktığı yıkıntıyı görmeden...
Şiir duyumsadım
Kutlarım
Saygılarımla
İstanbul, yine seviştiğimiz günlerdeki gibi, biliyorum,
Güneşin rengindeki hüzün benim kuruntum.
Bana öyle geliyor, yoksa neden ağlasın
Sabah akşam beraber gülüştüğümüz kuşlar? ...
sevgili hocam terk edilen ömrünün en güzel baharnı yitrir terrekedende en güzel sebgiyi ve umudu kaybered siz bunu şiiriçindede söymeişsiniz zaten candan kutlarım harke bir şiirokudum deniz diplerine yazılan sebgiyi anlatan kutlarken kardeşimin hastalığı nedeni ile samsuna gitmiştim geç okuduğum içinkusurama bakmayınız selamve saygılarla
Böyle koyu, 'deli yel misali' esip geçen o genç yıllardan, o ilk aşklardan geriye neden 'katran karası' anılar kalır, neden utanır o sokaklardan geçmeye insan?
Sanırım gençlik hataları.. Vefasızlık, unutkanlık var işin içinde... Belki de ihanet... 'K' harfiyle imgelenen de biliyordur, sanırım neler olduğunu...
Mükemmel şiir... Kutluyorum Abim....
Çok sevilenin ardından o kadar güçlü duygularla yazılmış ki... Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen tazeliğinden ve gücünden bir parça bile yitirmemiş. Yitirmez de...Kutluyorum tüm içtenliğimle ve saygımla...
Gerçekten siz şair doğmuşsunuz efendim.
En sevdiğim şiirlerinizden biri...
Sevginiz daim olsun... Çok güzel şiir...
Yüreğiniz dert görmesin. Saygılar...
Ben, ömrümün en güzel baharını yitirdim,
Sen, yeryüzündeki sevgilerin en umutlusunu.
Bir yol vardı; elele koşardık,
Bir ağaç vardı; her derdimizden anlar,
Bir yer vardı; karanlık mı karanlık,
Koca şehrin ortasında biz bize kalırdık...
Sana 'Neden gittin? ' diyebilirim;
Gitmek benim hakkımdı biliyorsun
Ama ben gitmemeliydim;
Sen, 'şiir yazamam' diyorsun...
Sevgilinin yokluğu kaleminizi çok güzel konuşturmuş! Şiiriniz çok içtendi...Harika! Kutlarım üstadım, saygılarımla...
Ben, ömrümün en güzel baharını yitirdim,
Sen, yeryüzündeki sevgilerin en umutlusunu.
Bir yol vardı; elele koşardık,
Bir ağaç vardı; her derdimizden anlar,
Bir yer vardı; karanlık mı karanlık,
Koca şehrin ortasında biz bize kalırdık...
_________ Hüzünlü bir Aşkın resmedilmiş haliydi adeta şiir .. Dünyalara bedel güzel İstanbul ev sahibi olunca usta kalemden böyle güzel harika dizeler okunur elbette ,içtenlikle kutlarım Ünal hocam yürek sesiniz ve kaleminiz hiç susmasın..Ant10
Saygılar
Tebrikler şiire ve değerli şair Ünal Bey'e.
sevgili dost,
Bu güzel ve anlamlı çalışmanızı ve sizi yürekten kutlarım.
Güzeldi......başarınız daim olsun.
Saygılarımı sunuyorum.......
Bu şiir ile ilgili 102 tane yorum bulunmakta