Boyacıköy sırtlarında, salaş bir kırkahvesinde, can çekişen bir sonbahar güneşi altında ve inceden esen bir Boğaziçi rüzgârı eşliğinde, topal bir
tahta masa üzerinde titreyip duran bir bardak çayla paylaştım sensizliği;
öyle zor gitti ki, bilsen...
Kâh yalnızlığımı hissedip karamsar düşlere daldım, kâh ürperiverdim üşümüşcesine...
Oysa, bu rüzgâr, sadece senin saçlarını uçuştururdu hafiften, beni hiç
üşütmezdi ve bu güneş, daha bir parlak ışırdı seninle beraberken.
..........Neden yoksun ki? ....
Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
Devamını Oku
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...