"Bir kartanesi olsam, Mekke'ye düşmek isterdim." Muhsin Yazıcıoğlu
Güzelliği Güzel'den olanın harfleriyle: Mim, ha, sin, nun.
Mim -
Kar beyaz haber düştü
Hacerülesved taşına.
Elif sesli gül yürüdü
Türkün yarınlarına.
Ha -
"Beton çok soğuk üşüyorum" yardım et Allahım!
Gurbet bitsin, toplasın milletimi Sıla-i Râhim.
Sin -
Bu beni belediğin o toprak değil
Sensiz topraklar soğuk anacığım
Buz gibi ölüyor çocuklar anasız
Yaraya gül ve süt basan ebe yok
Gurbetsiz insan - yeryüzü sılasız.
Söyle anacığım bu nenni niye?
Bir titreyen ben miyim dünyada
Bembeyaz yel giren Kızılırmakta?
Ne garip şu oğlun.. Havva anacığım
Adem/Türk olan hasta bir benim
Ört üstümü donuyorum Hatice anacığım
Emdiğim Türkçe ile seni konuşuyorum
Ümmi dilinde dilim: şifamı kaptım!
Yoo hapı yutmadım, ateşime bayıldım
Tabipler ne etsin? Ayşa anacığım
Okudun üfledin.. ellerinle ayıldım
Öksürdüm aksırdım kendime geldim
Geldim Tepe Gözleri öldürdüm habire
Marşlarımla savaştım yedi düvele karşı
Oruç tutar Ali bebek Fatma anacığım
Sür kağnını gıcırdasın toplara karşı
Son kalan okumu da çektim işte
Ölümü de öldürmeye
Tirkeşimde.
Gayri gülsün gözlerinin taa içi
Maraşın karlı dağları ısıttılar bebeni
Baba ocağı bu.. gürül gürül yanıyor
Muhsin bir çocuk çökmüş ocak başına
İlkmektep defterime alevler vuruyor
Levin de tuttu köylü Çiçekli gözlerim
Bir üç kelime getirmişim dünyadan:
Vatan! Millet! Sakarya!!
Nun -
Heeey.!! Törk!!
Harbî sen misin
Sen misin cengî
Cepheden bakan sen misin
Sen misin serhat beden
Çanakkale geçilmez! sen misin?
Kabahatin büyük
Bütün suç senin:
Halifenin gözbebeği
Kölemen memluk mevali
Bir varmış bir yokmuş
Ya gazi veya şehit
Kabus veya hortlak
Emvâli meydanda yiğit
Pembe İncili Kaftan
Dimdik Muhsin Çelebi
Cinci Cemal Amca
Kürt Memo Zenci Musa
Kesikbaş veya kelleci
Adını attan alan dığıdık
Hayasını başparmak eden
Şövalyeyi zırhıyla paralayan
Paçavraya çeviren Romayı
Alamanı Protestan eden
Kiliseye Goetheyi sokmayan
Robin Hoodu okçu bile eden
Keşfettiren Amerikayı
Hay'dan gelip Hu'ya giden
Savaşta lâzım, neme lâzım barışta
Sap gibi ortada kalan dımdızlak
Horasanı tez geçen apdal
Gurbetten gurbete Satılmış
Uçbeyi, uç uç böceği
Etrâk-ı bîidrâk çocuğu
Koç ve de koçaklama!
Köroğlu, Kul Mustafa...
Ve tirendezli Sıla Anamın
tir tir titrediği çilekeş:
_Alpereen!
Beri bak!
Kar.. lapa lapa..
Kar.. incecikten..
Yağarken cennet yurduna
Eşini gaip eyleyen bir kuş gibi
Bir Cenâbı.. bir Karacaoğlanı an
Kar diyen şairlerin sonunu hatırla
Bir de beni an karlara baka baka:
Yağmak istedim lekesiz bir kar gibi
Yağdım ve geyindim bembeyaz şiirleri
Son kez titredim, son kez üşüdüm
Aldım da alımımı Allahımdan
-Neme gerek termometre
Boyacı Bayerden reçete-
Kul olmadan şuna buna
Allahın kulu öldüm.
Yoksuldum reçberdim amma
Şükrettim dinime imanıma
Alnımın akıyla Murtaza öldüm.
Atım avradım pusatım var ya!
Cenk ettim liilâyikelimetullah
Cenk ettim vatanıma milletime
Yan bakanı kara tamuya sürdüm.
Namlusuna selam durmadım hiç
Hiçbir zaman adüvden korkmadım
Üryan gelip üryan gittim gövsümü
Kalkan ettim, sinemi püryan ettim
Livâülhamd sancağı altında daima
Serden geçtim, susadım ecelime
Kevsere koştum kana kana içtim.
Münkir, münafık, gâvur, çıfıt..
Olmadım.. yıllarca mapus yattım
Zer tasmalar takmadım boynuma
Kız ipliğimi pazara çıkarmadım
Şikayet etmedim kuzuyu kurda
Kızılcık şerbeti içtim: devletimi
Domuz çiftliğine eşek etmedim.
Aslanım demedim köpeklere
Alçaklara tenezzül etmedim
Tevekkeltü allallah vird ettim:
Tam sıdkile gene iman ettim
İmân ettim işte sökün ediyor
Türkün katar katar kızılbazları
Sökün ediyor bütün ufuklardan
Sıdkile aşkile buna imân ettim.
Çünkü gökleri ben ağlattım nevha nevha
Çünkü Hiradan ben çıktım bağıra çağıra
Çünkü ben büründüm Ka’bede siyahlara
Şairler gibi ben vâveyla kopardım.
Hayır! elbet ben değilim hazarda ve seferde
Nutuk çeken ben değilim, firar da etmedim
Çölde çekirge yedim, dayındım ölmedim
Söktüm bütün resimleri omuzlarımdan:
Küçük Muhammed yazıldı asker adım.
Ben işte aslanım bütün bunları
Bütün bunları (hücrede) ülkemde
Sıkılmış yumruğumla düşünürdüm:
Birinciyi, ikinciyi ve üçüncüsünü..
Merkepli papazlar görünürdü en önde
Haçlı orduları görünürdü sürü sürü..
Birinci, ikinci, üçüncü Kılıçarslan gibi
Kırardım ha kırardım bitiremezdim
Sonra gülerdim Hoca Nasreddin gibi
Sivrihisarda merkeplere ters binerdim.
Çünkü ben daha beşikteyken atlıydım
At-taa! der, atatürklerim önüme çıkardı
Höllüğümde öterdim İstiklâl diye diye
Yerim dar gelirdi, dur-durak bilmezdim
Yeğnicek canımda binlerce tatardı atlar
İslâm'bol yapmak için Kostantinepolisi
Şafakta doludizgin tekfurları basardım.
Her sabah tek üniforma tek beden
Hepimiz tek ses dimdik okul bahçesinde
„Türküm! Doğruyum! Çalışkanım!“ diye diye
And içe içe gözlerine girerdim Yıldızlı Hilâlin
Sağlığımı hep İstiklâl Marşı okuyarak sağlardım
Her yoklamada küçük asker olurdum hazır ol'da
Küçük Ayşeyle asker yolu gözlerdim
Türküler vardı ağzımda
Ayağımda kundura:
„Ölürem ben ölürem
Nere gitsen gelirem
Ben bir Türk oğluyam
Arar seni buluram.“
Bulurdum ya tabii
Bulmakla Türk olur mort vücudum benim.
Türkü mesela ne demek; Türklükle değil miydi?
Arap atlar? Acemi birliği? Bey âtî? Rumî veya kürdî?
Kim derleyip kan veriyor canıyla âleme kim?
Camiye cem olanı cümle eden konuşturan konuk eden
Kim Büyük Birlikte bütün sesleri kim?!
Segâh Tekbirleriyle bayram ettiğimiz
Mustafa İtrî değil miydi?...
Ya teferrrüc eyle dur!
-Böyle demez miydin sen bana?
Okurdun gözlerimden her halimi-
Ya da rahvan sür atını Şehsuvar!
Elifbâmızda yüzdürdüğümüz gemiler
Nizâm-ı Âlem için alesta beklerdi ya!
Ne kalıpsa? kalıbımızı basardık haa!
Kurşun geçirmezdi imân tahtamız
Gerçeğin ta kendisiydi evet
Gördüğümüz rüya.
Hayır ülküdaş hayır!
Üsküdarı geçmiş olsa da atlar!
Yine İstanbula doğru eşeliyordu yeri atlar
Kıyam ediyordu her kıyamet saatinde
Hûri-Şirin sultanın en tatlı sesinde
Feryadında delikanlı Ferhadın
Titriyordu Gönül Dağımız
Mızrabında Neşâtın.
İşte bunu görüyordu zaar Karakoç olan
Sımsıcak her Türk evinde ve ilinde
Lambada titreyen o alev
Nasıl oluyor da üşüyor?...
Ey Serdâr-ı Ekrem! Serdâr-ı Mücahit!
Bir kartanesi olup Mekkeye düşmek istedim
Şehâdet şerbeti içip dest-i kereminden
Lebbeyk! dedikçe hacı leylekler gibi
Yalan dünyadan göçmek istedim.
Bana da âğûşunu aç!
Şehit olmaya geldim.
Bana da âğûşunu aç!
Yataklarda ölmedim.
Kaçmadım düşmandan:
Üstüne üstüne yürüdüm.
Elbet vurdum! vurdum!! vurdum!!!
Türküm! : gövsümden vuruldum.
Bünyamin Özdemir 2
Kayıt Tarihi : 13.4.2021 16:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(Recep 1440, At Üstünde Ok Atan, birinci sayı, Talaka Bünyamin Özdemir)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!