bir eski zamandı
hangi mevsim bilmem
hangi aydı
burası öyle dingin
öyle sin sin
efsunlu bir kasabaydı
mendireğine dizili balıkçı sandalları
derin bir uykudaydı
ahşap konaklarında
Giritli kadın yüzleri aydı
bir eski zamandı işte
belki yaz belki güz
lakin paldımı düşmemişti devranın henüz
bilmem hangi mevsim hangi aydı
burası kayıp bir kasabaydı
karşı yakada Kumla’nın cılız ışıkları
kasabanın kıyısında yıkanan
şuh bir dolunaydı
diyorum ya eski bir zamandı işte
mevsimlerden bir mevsim
aylardan bir aydı
hasırdan çadırında ekmek derdindeki
Yurdagül ablaydı
sermayesi üç beş gözleme
ve karanfil kokulu çaydı
bilmem hangi mevsimdi
hangi asır
Ey efsunlu kasabada
sevdalandığım Kasır
ey Tatlı Zehir
böyle değildi kavlimiz
böyle değildi elbet
kaç mevsim değişti bilmem
kaç asır geçti
ey Kasır
gurur devinmesin içinde
hatıralar yasta
kasaba sin sin
böyle değildi tadı
mezgitin ve zeytinin
nerdesin
Mahmut PolatKayıt Tarihi : 17.3.2016 10:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mahmut Polat](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/03/17/k-a-y-i-p-kasabanin-dili-2.jpg)
Genelde yazarken yaşayanlardanım. Okurken de yaşarım. İşin kötüsü mü iyisi desem buna?...
Bilmem hangi mevsimdi
Hangi Asır
Ey bu Efsunlu Kasabada
Sevdalandığım Kasır
Ey Tatlı Zehir
Böyle değildi kavlimiz
Böyle değildi elbet
Diyor şair. Ahde vefa olsaydı veya tüm sevdalar vuslatla sonlansaydı efsane olamazlardı ki bazı aşklar...
Kutluyorum bu çok güzel şiiri. Şairin kaleminde konuk olup bu sefer bir başka gözle baktım Gemlik'e. O kasrı aradı gözlerim ve sevdalılarını.Sonra: neyin eski tadı kaldı ki mezgitin ve zeytinin kalsa diye düşünmeden edemedim...
Kutlarım Mahmut bey. Hoş bir şiir şöleniydi ruhuma...İyi geldi.
Kumla.. Gemlik'ten Marmara sahiline doğru 'şiirin bir tatil kasabası..'
Kumsalı uzunca, önü de açık deniz..
Ve orada bir köşk..
Köşkün müdavimlerinden biridir 'sevilen, gönül verilen..'
Geceler şahittir sevdaya.. Ateşin etrafında 'daha korlu' bir ateş.
Çaylar, gözlemeler ve hasırdan bir çadır..
Muhtemelen sahilin 'korunaklı bir koyu..'
Muhabbet ise geceler boyu..
Zaman 'arı', insanlar 'düzgün, doğru..'
Sevdalar ve dostluklar nasibini almış olmalı, mutlu insanlar, üçü beşi aramayan 'tok gözlü' müdavimler..
Mevsimlerim önemi yok..
Yenen, içilen 'sevda niyetine..'
Verilen sözler de 'kavli karar' hükmünde..
Ama o hükme, kavle ne oldu bilinmez..
Belli ki 'sözler yerine gelmez..'
Unutulmuş bir asırda kalmıştır sanki sevilen..
Ama hala unutulmayan, hala aranan..
İçim esridi Mahmut Bey Kardeşim.
Farzedin o sahilde ben de vardım..
Çok içten bir şiir. Nakış nakış.. Kutlarım Kardeşim..
İki insan ancak bu kadar birinin yüreğini hissedebilir... Duyabilir....
Yorumunuz beni şiiri, yazarken kollarına düştüğüm hüzünden daha da ağdalı bir efkarın içinde bıraktı şimdi.....
Evet.... Hikaye, tam olarak tahayyül ettiğiniz gibi olmasa da, yorum fevkalede.....
Farzedelim ki Siz de vardınız...O/ 'KAYIP KASABADA....
O Mevsimde
O Çağda
O Ayda.....
Ve Şuh Dolunay, sizin de saçlarınızda şavkırdı....
Sizde gözleme yediniz diyelim Yurdagül Ablanın Hasırdan Çadırında...
Ve Karanfil kokulu çayından içtiniz....
Mümin Abi'nin dudaklarına konan şarkıyı da dinlediniz....
Ama bilmem dedim ya işte....
Hangi Asır
Hangi Mevsim
Hangi Aydı.....
Ben O 'Kayıp Kasaba' kayboldum....
Yıllardır dönemiyorum O Efsunlu Kasabaya henüz yolumun düşmediği mevsimlere, aylara, Asırlara......
TÜM YORUMLAR (5)