Sinsice dökülen ikiyüzlülüklere? !
Sözle kalbin birleşmediği yerde
Sukut eden doğru eylemlerde
Sükûn eden insanlık değerlerinde
Söylenecek ne olabilir ki?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Doğru sözlere bir şey diyemem..Susarım sadece..
' Özgürüz, batı her yerimizde'..
Saygıyla...
Batı hayranlıgımızın ne dereceye vardığını, anlamsızlığını insanların çeşitli yollarla nasıl aldatıldığını vurgulayan şiirinizi kutlarım.
Mehmet Özer2
Can-ı gönülden tebrikler, saygılar.
Ustadım,
Afınıza sığınarak,yorumuma başlamadan önce bir konuyu,
bana anlatılan gerçek bir anıyı aktarmak istiyorum
...
Rahmetli kayınpederim(hoca mahmut) sık
sık bir sakerlik anısını bize anlatırdı.
Aynen yazıyorum.
'...Benim Türkçem pek kuvvetli değildi.
Arapçayı Medreselerde okuduğumiçin(süriyede okumuştu) konuşma ve yazılım olarak mükemmel kullananırdım.Kürtçe de zaten ana dilimdi.
Askere gidince Türkçeyi yeni yeni öğren meyeğe başladım.
Fakat zorlanıyordum.
Zorlanan yalnız ben değildim.Bizim
bölükte mardin yerel araplarından(biz
bu kardeşlerimize MİHELMİ_mahalli arap
deriz) genç bir delikanlı vardı.Bu genç
hiç Türkçe bilmiyordu.Temiz ve her yönüyle mükemmel bir insandı. Her sabah akşam
iştima(sayımda)sırasında sıra kendisine
geldiğinde hep 'vahde'(bir) diye cevapverirdi.
Bölük komutanın tüm ısralarına rağmen bu genç sayım da sıra kendisine geldiğinde vahde'yi takrarlaya durdu.
Çünkü sayı saymasını bilmiyordu.Çok azar
ve dayak yedi.Ben de yedim ama onun kadar
değil.Hiç olmazsa ondan ileriydim.Sayı
saymasını biliyordum.Ama çok dayak yedim'
.....
Evet kayın peder bu genci ve VAHDE_BİR
sayısını bize sık sık mizahi şekliyle anlatırdı.
...
Üstadım, size ve düşüncelerinize(dizelerinize)
gelelim;
Harika.... !
Güzel..... !
Mükemmel....!
Kısacası 'VAHDE'diyoruz.
Size ve düşüncelerinize yorum yazmak hem zor,
hem de kolay.
Zor olanı, olumsuz yanı bulamama zorluğudur,
Kolay yanı ise;
Tebrikler,
kutlarım,
Yani Vahde'
Vahde, Vahdetten doğma-türemedir.
Yüce Allahın birliğine işarettir.
..................Kutlarım.
Tüm şiirlerine 'VAHDE'diyorum.
Saygılar, efendim
Kutlarım
Süleyman kaya
On kez okunup Üzerinde onbir kez düşünülmesi gereken Muhteşem bir şiir olmuş.
Sevgili Ağabeyim sayın: Mehmet Çoban'a sevgi ve saygılarımla...
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu şiiriniz hakkındaki kişisel görüşüm: Duygu ve düşüncenin , ustalıkla mısralara süzülmesi ile, gerektiği yerde gerektiği kadar mısra kullanılarak yazılmış NEFİS bir şiir olmuş.
Aslında arkasında vezin ve kafiye desteği bulunmayan Serbest yazılan şiirler iki ucu keskin kılıç gibidir. Serbest yazılan bir şiir vezin ve kafiye desteğinden yoksun olduğu için böyle bir şiirin bir sanat ve edebi değer taşııyabilmesi için, tek alternatif kalıyor.. O da şiirdeki mısraların duygu ve düşünceyi ifade ederken, anlam yüklü olması ve en etkili biçimde bu duygu ve düşünceyi ifade edebilecek donanıma sahip olması gerekir. Duygu ve düşüncenin şiir metninin bütün yapısına etkin biçimde hakim kılınması, başlangıç mısralarının şiiri okuatacak düzeyde davetkar; final mısralarının da şiiri akıldan kolay kolay silinmeyecek şekirlde vurgulu olmasını gerektirir. Zaten hece sayısını tuturmak ve uygun kafiyeyi bulmak gibi bir zorunluluk olmadığından, serbest şiir, bu imkanı en başlangıcından şiirin son mısrasına kadar, sınrsız bir şekilde zaten şaire verir. Güzel ve etkili bir serbest şiir, Duygu ve bilgi yoğunluğunun, kültür birikimi ve doğuştan gelen edebi bir yetenek ile uyumlu ve ahenkli birlikteliğini gerektirir.
Şiir hem vezinsiz kafiyesiz yazılacak, hem de duygu ve ifade etme fakiri mısraların bir araya getirilmesi ile oluşturulacak, üstüne üstlük bir de, aşırı duygu yüklenimi ile çöken mısra yanında duygusuz ve ifadesiz kaldığı için ayağı yere basmayan havada uçuşan mısralar bulunacak; o zaman da; Şiir bekleneni veremez.
Serbest şiirde anlatılmak istenen şey için en etkili söylem şekli bulunabilmelidir. Hatta O.V.Kanık'ın Amlatamıyorum şiirinde
(-...Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.)
görüldüğü gibi, anlatılamak istendiği halde anlatılamayan seylerin de en etkili şekirde en uygun kelime veya mısra ile anlatılması şiirin edebi ve sanat değerini yükseltir. Üstadın bu şiiri vezin ve kafiye desteğinden yoksun olduğu halde, en sevilen şiirler arasına girmesini etkili anlatımına borçludur.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda: Sizin bu şiirinizin tamamına hakimiyetinizi ve şiire ustalıkla yön verişinizi, Duygu ve düşüncenin şiir metninin tamamına etkili ve anlamlı olarak ustalıkla aktarış üslubunuzu kutlarım.
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu güzel şiiriniz ve bu vesile ile bu konuda görüşlerimi paylaşmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
Kardeşimin sayfasına başarılarının devamı dileği ile sevgi ve saygılarımı getirdim. Lütfen kabul buyurunuz.
S 'lerin kudretinden güç alan bu müstesna şiirinizi tekrar tebrik ederim.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Dr. İrfan Yılmaz. -TEKİRDAĞ.
Sinsice dökülen ikiyüzlülüklere? !
Sözle kalbin birleşmediği yerde
Sukut eden doğru eylemlerde
Sükûn eden insanlık değerlerinde
Söylenecek ne olabilir ki?
bu güzel şiirede söyleyecek ne olabilir ki...
tebrikler Mehmet bey
saygılar
sözde batidan nefret ediyoruz bir o kadarda olmayan özgürlüklerine hayraniz,önemli olan insanlar bizleri bilgin bilsin,her ülkeden bir söz aliriz bazen anlamini bilmedigimiz halde bilgin oluruz, yani bu kadar kolay ülkemizde göz boyamak,celiskiler celiskiler en cok tepki alan televoleler en cok reyting yapiyor aksi halde benzerleri türermiydi,ne istedigimizi bildigimiz an hersey güzel olacak.yüreginize saglik.ayten
Sinsice dökülen ikiyüzlülüklere? !
Sözle kalbin birleşmediği yerde
Sukut eden doğru eylemlerde
Sükûn eden insanlık değerlerinde
Söylenecek ne olabilir ki?...BU DİZLERE NE DENİLEBİLİR Kİ...
Sol elim özgürlük yollarında durulurken
Son veremediğim zulümle serapları
Sonsuzluğa doğru hep yaşattım ben
Süzülürken sevgi sözleri gülüşlerimden...YÜREKTEN ÇIKAN ATEŞ GİBİ...
BUGÜN OKUDUĞUM ŞİİRLER İÇİNDEN ÖNE ÇIKIP AĞIRLIĞINI KOYAN GÜZEL BİR ŞİİR OKUDUM. HATTA UZUNLUĞUNA RAĞMEN TEKRAR TEKRAR OKUDUM. HER OKUDUĞUMDA DAHA BİR İÇİMDE ETKİSİ YOĞUNLAŞTI. USTAYA YAKIŞIR BİR ÇALIŞMA. YÜREĞİNİZ HER ZAMAN YENİ GÜZEL ŞİİRLER İŞLESİN VE BİZ ONLARI OKUYALIM. SUSMASIN KALEMİNİZ...CENGİZ ÇETİK
Söyledim güneşe/karanlığa/boşluğa
Söyledim insandır batılı kan akıtsa da
Süngülediğim mazlumların haklarında
Saz çalıp oynadın özgürlük şarkılarında
Söylenecek ne olabilirdi ki?
Seni seninle, beni benimle,
Sürekli kandırdıktan sonra?
Eyvallah değerli gönül dostum eyvallah bu kronolojik şiirler çok latif ve her harfe bir destan handeyse yüreğine ve kalemine sağlık üstad saygı ve selamlar
Ahmet AKKOYUN
yüreğinize sağlık sevgili şair kutlarım
en içten saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta