Sinsice dökülen ikiyüzlülüklere? !
Sözle kalbin birleşmediği yerde
Sukut eden doğru eylemlerde
Sükûn eden insanlık değerlerinde
Söylenecek ne olabilir ki?
Sevginin altındaki nefreti gördüm mü?
Sözleri anlamsızlıkla bölüştürdüğümü
Söylenemeyen, yok edilen gerçekler
Sindirildi gerçeklerden söz edecekler
Safdillik sayılırdı bütün gerçek sözler
Sanki delilikle/delirmişlikle eşittiler
Sen kalbim, doğru gördüğün ne?
Söyle önce gerçekleri kendine
Seni de mi kandırdı ikiyüzlülükler?
Sen de mi ters düşersin sözlerine?
Sürçülisan sayma hiç yalanlarını
Sanma ki, kendinden başkasını
Sinsice sürekli kendini kandırdığını
Söyletir sana hayat nasıl aldandığını
Sızlıyor kalbim bak duymuyor muyum?
Sabahtan akşama kavrulmuyor muyum?
Sinince güneş dünyanın öbür tarafına
Serinlik çökünce benimle gece yatağıma
Sağa sola dönerken kırışık çarşaflarda
Sakin bir uykunun dalarken hülyalarına
Sakladığım kalbimde gerçekler aklımda
Söyler, ikiyüzlülüklerine sözün ne?
Sen kalbim görmüyor musun?
Sevgiyle akıtılan nefretleri
Sözü barış olan rezaletleri
Sırra kadem olup kaçabilir miyim?
Sıralarca dizilmiş kötülüklerden
Sincice insanı yutan ikiyüzlülerden
Sözü kalbime uymayan sözlerimden
Sorunsuz ne var ki duyarsızlıktan başka?
Sorunları görmeyen tüm umarsızlıklarda
Sızlatan acılar insanlığı yok ederken
Sevinmek derdine düşüp eğlenen ben
Savurduğum yalan/dolan yaşamımdan
Sevgi doğuruyorum yalanlarımdan ben
Satın aldığım ikiyüzlü suratımdan
Sırra kadem yaparım gerçekleri ben
Sadece çıkarlarım mıydı böyle yapan?
Saklanırken dışımdaki yalanlarla ben
Sessizce fısıldıyor şimdi bütün hayatım
Sakın kendinden başkasını kandıramazsın
Söylediğin düne/bugüne/yarına sözler
Sakladığın kalbindeki tüm gerçekler
Sarıp sarmalar seni bir gün yok eder
Söndürdüğün gerçekler hesap ister
Sen/siz diye başladığım içimdeki kinler
Sen/siz diye başladığım içimdeki sevgiler
Sen/siz diye başladığım içimdeki bencillikler
Sökün edip karşıma çıka geldiler
Sırra kadem sakladığın gerçekleri
Söyleyip hükmettiğim düşünceleri
Serap değil görüyorum karşımda
Sanılarla aldattığım hayatımla
Selam size ey gerçeklerim.
Sevgi/kin ikiyüzlülüklerime
Söylenecek neyim olabilir ki?
Sırası geldi yonttum hep kendime
Sırası geldi sevgi dağıttım boş yere
Sırası geldi baktım sevgiye nefretle
Sırası geldi baktım sevgiyle nefrete
Sırası geldi sildim gerçekleri kinle
Sözüm korku/şakşaklarında coştu
Sözüm bencil duygularımla sarhoştu
Sızlayan mazlumların ahlarına kurban
Söylenmeyen gerçeklerdi hep yakılan
Sağ elim inançlarım için ayaklanırken
Sol elim özgürlük yollarında durulurken
Son veremediğim zulümle serapları
Sonsuzluğa doğru hep yaşattım ben
Süzülürken sevgi sözleri gülüşlerimden
Salınırken batının dayanılmaz yollarında
Sallarken elimi umarsızca kendi insanlarıma
Söyledim güneşe/karanlığa/boşluğa
Söyledim insandır batılı kan akıtsa da
Süngülediğim mazlumların haklarında
Saz çalıp oynadım özgürlük şarkılarında
Söylenecek ne olabilirdi ki?
Seni seninle, beni benimle,
Sürekli kandırdıktan sonra?
29.11.2006 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 29.11.2006 09:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sepeti taktık kolumuza Düştük batının yollarına Dondurduk düşünmeyi Aldık batıdan düşünceyi Batı aklımızda beynimizde Batı ülkemizde evimizde Batı yasamızda kültürümüzde Batı baksak her yerimizde Şarkılar söyleriz güftemizle Hayranlık özgürlüğümüzle Görmeyiz hiç nedensizce Özgürüz batı her yerimizde

' Özgürüz, batı her yerimizde'..
Saygıyla...
Mehmet Özer2
Afınıza sığınarak,yorumuma başlamadan önce bir konuyu,
bana anlatılan gerçek bir anıyı aktarmak istiyorum
...
Rahmetli kayınpederim(hoca mahmut) sık
sık bir sakerlik anısını bize anlatırdı.
Aynen yazıyorum.
'...Benim Türkçem pek kuvvetli değildi.
Arapçayı Medreselerde okuduğumiçin(süriyede okumuştu) konuşma ve yazılım olarak mükemmel kullananırdım.Kürtçe de zaten ana dilimdi.
Askere gidince Türkçeyi yeni yeni öğren meyeğe başladım.
Fakat zorlanıyordum.
Zorlanan yalnız ben değildim.Bizim
bölükte mardin yerel araplarından(biz
bu kardeşlerimize MİHELMİ_mahalli arap
deriz) genç bir delikanlı vardı.Bu genç
hiç Türkçe bilmiyordu.Temiz ve her yönüyle mükemmel bir insandı. Her sabah akşam
iştima(sayımda)sırasında sıra kendisine
geldiğinde hep 'vahde'(bir) diye cevapverirdi.
Bölük komutanın tüm ısralarına rağmen bu genç sayım da sıra kendisine geldiğinde vahde'yi takrarlaya durdu.
Çünkü sayı saymasını bilmiyordu.Çok azar
ve dayak yedi.Ben de yedim ama onun kadar
değil.Hiç olmazsa ondan ileriydim.Sayı
saymasını biliyordum.Ama çok dayak yedim'
.....
Evet kayın peder bu genci ve VAHDE_BİR
sayısını bize sık sık mizahi şekliyle anlatırdı.
...
Üstadım, size ve düşüncelerinize(dizelerinize)
gelelim;
Harika.... !
Güzel..... !
Mükemmel....!
Kısacası 'VAHDE'diyoruz.
Size ve düşüncelerinize yorum yazmak hem zor,
hem de kolay.
Zor olanı, olumsuz yanı bulamama zorluğudur,
Kolay yanı ise;
Tebrikler,
kutlarım,
Yani Vahde'
Vahde, Vahdetten doğma-türemedir.
Yüce Allahın birliğine işarettir.
..................Kutlarım.
Tüm şiirlerine 'VAHDE'diyorum.
Saygılar, efendim
Kutlarım
Süleyman kaya
On kez okunup Üzerinde onbir kez düşünülmesi gereken Muhteşem bir şiir olmuş.
Sevgili Ağabeyim sayın: Mehmet Çoban'a sevgi ve saygılarımla...
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu şiiriniz hakkındaki kişisel görüşüm: Duygu ve düşüncenin , ustalıkla mısralara süzülmesi ile, gerektiği yerde gerektiği kadar mısra kullanılarak yazılmış NEFİS bir şiir olmuş.
Aslında arkasında vezin ve kafiye desteği bulunmayan Serbest yazılan şiirler iki ucu keskin kılıç gibidir. Serbest yazılan bir şiir vezin ve kafiye desteğinden yoksun olduğu için böyle bir şiirin bir sanat ve edebi değer taşııyabilmesi için, tek alternatif kalıyor.. O da şiirdeki mısraların duygu ve düşünceyi ifade ederken, anlam yüklü olması ve en etkili biçimde bu duygu ve düşünceyi ifade edebilecek donanıma sahip olması gerekir. Duygu ve düşüncenin şiir metninin bütün yapısına etkin biçimde hakim kılınması, başlangıç mısralarının şiiri okuatacak düzeyde davetkar; final mısralarının da şiiri akıldan kolay kolay silinmeyecek şekirlde vurgulu olmasını gerektirir. Zaten hece sayısını tuturmak ve uygun kafiyeyi bulmak gibi bir zorunluluk olmadığından, serbest şiir, bu imkanı en başlangıcından şiirin son mısrasına kadar, sınrsız bir şekilde zaten şaire verir. Güzel ve etkili bir serbest şiir, Duygu ve bilgi yoğunluğunun, kültür birikimi ve doğuştan gelen edebi bir yetenek ile uyumlu ve ahenkli birlikteliğini gerektirir.
Şiir hem vezinsiz kafiyesiz yazılacak, hem de duygu ve ifade etme fakiri mısraların bir araya getirilmesi ile oluşturulacak, üstüne üstlük bir de, aşırı duygu yüklenimi ile çöken mısra yanında duygusuz ve ifadesiz kaldığı için ayağı yere basmayan havada uçuşan mısralar bulunacak; o zaman da; Şiir bekleneni veremez.
Serbest şiirde anlatılmak istenen şey için en etkili söylem şekli bulunabilmelidir. Hatta O.V.Kanık'ın Amlatamıyorum şiirinde
(-...Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.)
görüldüğü gibi, anlatılamak istendiği halde anlatılamayan seylerin de en etkili şekirde en uygun kelime veya mısra ile anlatılması şiirin edebi ve sanat değerini yükseltir. Üstadın bu şiiri vezin ve kafiye desteğinden yoksun olduğu halde, en sevilen şiirler arasına girmesini etkili anlatımına borçludur.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda: Sizin bu şiirinizin tamamına hakimiyetinizi ve şiire ustalıkla yön verişinizi, Duygu ve düşüncenin şiir metninin tamamına etkili ve anlamlı olarak ustalıkla aktarış üslubunuzu kutlarım.
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu güzel şiiriniz ve bu vesile ile bu konuda görüşlerimi paylaşmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
Kardeşimin sayfasına başarılarının devamı dileği ile sevgi ve saygılarımı getirdim. Lütfen kabul buyurunuz.
S 'lerin kudretinden güç alan bu müstesna şiirinizi tekrar tebrik ederim.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Dr. İrfan Yılmaz. -TEKİRDAĞ.
TÜM YORUMLAR (14)