K-3 AD. Bir damla Şiiri - Mehmet Çoban

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

K-3 AD. Bir damla

Bilgi ve bilime
Bir damla kan
Bir damla din
Bir damla politika
Bir damla ideoloji
Bolca bencillik
Bulaştırarak karıştırırsam

Bilebilir miyim ne olur?
Bilebilir miyiz ne olur?

Bilim yaratılışın
Belgesiz yasalarını
Bularak insanlığa
Belgelemek değil midir?

Bencil insan
Bilimi her bencilliğine
Bilinçsizce bulaştırır
Bilimi ideoloji
Bilimi din
Bilimi silah
Bilerek insanlığa saldırır

Bilim insana hizmet edeceğine
Bilim insanlığın yok edicisi olur

Bilgililer
Bilgisizler
Bir damlalarınızı
Bulaştırmayın bilime
Bilim özgürdür
Bencilliklerinizden öte
Bilimi yaparsanız nefsinize köle
Bilim yok eder sizi iyice biline

05.09.2007 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 5.9.2007 00:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bilimi okuduğum değişik kitapların özetinden çıkardığım sonuçla şu şekilde özetleyebilirim. Bilim: Doğa ve doğadaki varlıklar ile varlıkların olaylarına ilişkin yasalarını tespit için yapılan çalışmaların sonuçlarıdır. Yani bir bakıma, bilimsel faaliyet, varlıkların yaratılış yasalarını, varlıkların sergilediği olaylardaki yasaları bulma işidir. Onun için bilimin sonuçlarını üçe ayırabiliriz. 1. Tespit edilen doğal yasalar 2. Tahmin edilen doğal yasalar 3. Bilinemeyen doğal yasalar Doğa kendi yasası içinde yürürken, doğadaki varlıkların çeşitliliği, bu varlıkların kendi içinde ve diğerleriyle ilişkileri bilimin ilgi alanıdır. Her ne kadar, pozitif bilimle, metafizik bilimleri birbirinden ayırsalar da, ben her ikisinin de doğal yasaların araştırılması olarak görürüm. Ancak Tahmin edilen ve bilinemeyen yasalar içine daha çok metafizik bilim girmektedir. Bunun da nedeni, tahminlere dayandığı, bilinmezliklerin bolca insan hayatını etkilemesidir. Suyun, havanın, tekerleğin, elektriğin gücü bulununcaya kadar, insan bu güçlere dayalı doğal ilişkileri anlamakta güçlük çekmekteydi. Düşünün bundan yaklaşık 150 yıl önce, elektrik bulunmadan, doğada mevcut elektriksel enerjinin doğurduğu olayları nitelemek, onları anlamlandırmak, bilim adamları, kahinler için çok karmaşık bir işti. Bu gün, metafizik olaylar içinde sayılan, beynin gücü, biyolojik enerji, düşünme gücü, beyinsel iletişim gibi konuların temelleri, yarın elektriğin keşfi gibi bulunduğunda, bütün bu karmaşık olaylar, fizikte elektriği okuduğumuz gibi, bilim olarak okunacaktır. Bazen ciddi araştırmalar sonucu, bazen bir rastlantı sonucu bulunan bilimsel bulgular elbet düne göre bugünün insanlığı için büyük yer kaplamaktadır. Bundan bin yıl sonra nasıl olacak, nerede olacak bilinmez. Maddi / manevi yapısıyla önümüzde duran varlıklar ve onların doğurduğu olayların, tanımlanması, nitelenmesi, bilimsel sonuç olarak ortaya konulması önemlidir. Ancak, bilimsel serüven içinde tespit ettiğim bazı olaylar vardır ki önemlidir. Bunlar, 1. Birinci kategoriye giren, yani tespit edilmiş doğal yasalarla ilgili sonuçlarda spekülasyonlar yoktur. Yani herkes, her toplum bu sonuçları, bilim olarak okur. 2. Tahmin edilen ve bilinemeyen doğal yasalarla ilgili spekülasyonlar çoktur. Bu tür konularda ortaya atılan ve kesin olmayan sonuçlar genelde çok karışıktır. Teoriler ile yürüyen bu bölüm, genelde ideolojilerin etkisinden kurtulamaz. Kesin olmayan sonuçlar, ideolojik yaklaşımlar sonucu, kesin olmasa da taraflılarında kesinmiş gibi kabul edilir. Aynı konuya, din taraflıları da, kendi açılarından bakarak kesin olmayan sonuçları kesinmiş gibi kabul etme alışkanlıklarını sürdürürler. Halbuki, sonuçları kesinleşmemiş her türlü bilgi, bilimsel sonuç olmaktan uzaktır. Üstelik hiç bilinemeyen doğal yasalarla ilgili fikirler yürütmek, tamamıyla gerçeklerden uzaktır. Mesela, arkeolojik çalışmalar sonucu bulunan bulgulara göre bilim üretmek, kesin sonuçlar dışında kalmaktır. Bu konuda okuduğum bilgiler bana çok garip gelir. Şöyle başlayan sözlerle ulaşılan sonuçları ciddiye alabilir misiniz? “Arkeolojik bulgulardan elde edilen bu parça, yaklaşık 4 bin ile 5 bin yıllarına uzanmaktadır. Bulunan bu bulguya göre……………” Evet bulunan bu bulguya göre, artık fikirler üretilir. Üstelik bu fikirler yorum olmaktan çıkarılarak bilimsel sonuç olarak ortaya konulur. Hâlbuki 4 bin – beş bin arası demek, bin yıllık bir zaman aralığıdır. Düşünebiliyor musunuz? Bin yıllık zaman aralığı ne demek? Selçuklu+Osmanlı+Cumhuriyet devrinin toplamı. Yani düşünün 1071 Anadolu’ya gelişimiz. Henüz bin yıl olmadı. 2007–1071 = 936 yıl. Düşünün, bulunan parça, Türklerin Anadolu’ya gelişi anına veya şimdiye ait olsa, üretilecek fikir ne olur? Mesela, tarihsel olaylarla ilgili hiçbir zaman bilimsel sonuç olamaz. Zira bütün tarihleri galipler yazdırır. Yani düzeni kuranlar. Düzenleri kuranlar, düzen karşıtlarını yok ederler. Eğitim, yasa, erk düzeni kuranların elinde olduğu için, tarihi bilgi ve belgelerde onların elindedir. Başka belgeler varsa da o belgeler yok edilir. Yakılır, yıkılır. İtibar edenler vatan haini olur. Varlığı ve doğruluğunu iddia edenler yargılanır. Cezalandırılır. Dolayısıyla böyle bir bakış acısı ve uygulama sonucunda bilimsel tarihi sonuçlar çıkabilir mi? Mesela; gelecek ile ilgili söylemler, ortaya atılan bilimsel görüşlerin hiç biri bilimsel gerçek olamaz. Zira hiç birinin test edilme, onaylanma şansı yoktur. Belki zaman içinde tamamıyla tersi teşekkül edecektir. Konuyu uzatmadan şunu söyleyebilirim. Doğada bilmediğimiz, henüz nedenlerini bulamadığımız birçok olay vardır. Bunlarla ilgili, bilimsel tespitlerimiz yoktur. Dolayısıyla bunlar hakkında söylenecek her şey sadece görüştür. Görüşleri bilimsel sonuç olarak vurgulamak, ideolojik tercihlerden ibarettir. Mesela, doğanın, insanın yaratılışı ile ilgili dinlerin ortaya koyduğu bilgilere karşılık, ateistler kendi tercihlerine göre doğanın, insanın var oluşuyla ilgili teoriler üretmişlerdir. Bütün teoriler görece kavramlar ve bilgiler olmasına karşın, bilimsel sonuçmuş gibi topluma lanse edilmeye, egemen kılınmaya çalışılmıştır. Hatta okullarda ders kitaplarında okutulmuştur. İnsanın maymundan türediği, Darvin'in evrim teorisi, bir dönem dini inkar edenlerin temel başvuru dayanağı idi. Söylem o kadar etkiliydi ki, sanki bilimsel bir sonuçtu. Sanki herhangi bir kesinleşmemiş görüş, teori değildi. Bilime, bilimsel sonuçlara, bilimsel teorilere (henüz kesinleşmemiş görüşlere) yaklaşım temelde yanlıdır. İnsanların, bir dine tabi oluşları, ideolojik görüşleri, ateist veya dine inanan olmaları, bilime bakış tarzını değiştirir. Genelde her biri, kesinleşmiş bilimsel sonuçlar üzerinde fazla bir şey söylemeseler de, teoriler üzerinde hayli iddialı olurlar. Böylece tarafların kendi kabullerine göre tercihlerinin sonucu, güya bilimsel bir çatışma başlar. Hâlbuki çatıştıkları konuların bilimsellikle hiçbir ilgisi yoktur. Her düşünce, sadece kesinleşmemiş konularda, kendi görüşlerini karşı taraflara kabul ettirmeye çalışır. Ateistler; tüm bilimsel teorileri, kesinleşmiş bilimsel sonuç gibi göstererek, dine inananların üzerine yürürken. Aynı hatayı, dine inananlar da yapar. Onlarda inançlarının ortaya koyduğu bilgileri, bilimsel gerçekmiş gibi öne sürerler. Mısır çatışma, döngü, tarafgirlikler altında yürür gider. Böylece, her kesim, bir damla kendi yaklaşım biçiminden bilime katkıda bulunarak, bilimi sulandırır. Hâlbuki bilim; doğru ve gerçekçi bir anlatım ve tarifle, doğa, yaratılış, insan, varlıklar, olaylar hakkında araştırmalar yaparak, kesin bulduklarını, bulamadıklarını ortaya koyan çalışmalardan ibarettir. Yani kesin sonuçlarla, teorileri ayıran bilgi dalıdır. Onun için bilimin yanında olmak demek, kesin sonuçlarla, teorileri birbirinden ayırarak bilgilerimizi oluşturmaktır. Kesin olmayan sonuçlarla, yani teorilerde hiçbir zaman net tavırlar almamak, karşıtları suçlamamaktır. Diğer taraftan konu buraya gelmişken bazı şeylerden söz etmek isterim. Bilinen, bilimsel kesin sonuçlardan giderek, bilinmeyen bazı bilgileri kabul etmek mümkündür. Mesela; doğada keşfedemediğimiz, henüz bizim görmediğimiz, duymadığımız birçok varlık vardır. Bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz varlıklardan başka, bilmediğimiz, görmediğimiz, duymadığımız bazı varlıkların olduğunu kabul etmemiz gerçek dışı değildir. Veya doğada yaşadığımız, hissettiğimiz birçok olay, bilmediğimiz bir nedenle olmaktadır. Bir gün, belki bu olayların nedenini bilebileceğiz. Ama ne zaman bilinmez. İnsanlık tarihinden bu yana yaşayan insanlık, elektrik bulununcaya kadar, elektrik enerjisinin insanlar üzerindeki etkilerini yaşadı. Bunlara bir anlam veremedi. Ama şimdi veriyor. Tıpkı elektrik gibi, bir başka enerjinin veya enerjilerin etkisini yaşıyoruz. Şimdi onları bilmiyoruz. Ama olabileceğini, bildiğimiz bilimsel sonuçlardan hissediyoruz. Henüz insanlığın bulmadığı, keşfetmediği, doğada birçok yasanın, varlığın olduğunu, bilimin mantığından, çalışmalarından biliyoruz. Aksi halde bilimsel çalışmaları durdururduk. İşte bu mantık, “ben görmediğime, duymadığıma inanmam” mantığını çürütür. Ateizmin oluşturduğu, ben görmediğime, duymadığıma inanmam görüşü, bilimsel çalışmaların mantığına terstir. Dolayısıyla tarafgirlikle ortaya konmuş düz bir mantıktır. Bilim ateizmin mantığını ret eder. Gerçekten bilimden yana olanlar, bilimi özgür bırakırlar. Bilimsel çalışmaların önüne set çekenler. Bilimsel kurguları, bulguları, görüşleri, bilimsel sonuçmuş gibi görerek, insanların düşünceleri önüne set kuranlar. Kısır bilgilerle ve bulgularla, üstelik görüşlerle, dayatmacı mantığa ulaşanlar. İster dindar, ister çağdaş olarak kendilerini kabul etsinler, bilim düşmanı olmaktan kurtulamazlar. Bu tür davranışlara karşı söyleyebileceğim tek şey, Lütfen, bilim özgür olmalıdır. Bilim adamı doğa, doğadaki varlıklar, varlıkların olaylarına ilişkin yasaları araştırandır. Bilim adamlarının araştırdığı yasaların tamamı ne kadardır bilinmiyor. Bu nedenle, bugüne kadar bu yasaların ne kadarını öğrendik. Yani yüzde kaçını öğrendik bilmiyoruz. Belki henüz işin başındayız. Öğrendiğimiz, yaratılış yasalarının %1’i bile olmayabilir. Onun için, sanki bütün bilinecekler bilinmiş gibi inançlarımıza, düşüncelerimize sınır getirmeyelim. Böyle yaparsak, ortaçağ zihniyetindeki anlayışa ulaşırız. Bilinenlerle, görüşler edinip, bu görüşleri kesinmiş gibi sunarak, insanlar, düşünceler, ideolojiler üzerine dayatmalarda bulunmayalım. Böyle yaparsak, sadece bilimin düşmanı oluruz. Bilim düşmanları sadece böyle yapanlar değildir. Bilimi kendi bencil çıkarlarına kullanan, bilimsel bulgularla insanı, insanlığı yok etmeye çalışanlarda bilim düşmanıdır. Bilimi silah olarak kullanmak, gücün kaynağı olarak kullanmak, aynı tepkiyle karşılık vermeyi doğurarak dünyanın yok olmasını sağlayabilir. Halbuki bilim, ilerledikçe, bilimsel bulgular artıkça, insanlığın dünyadaki yaşamı daha çok kolaylaşacaktır. İşte bu gün, 80 günde dolaşılabilen bir dünya turu, uçaklarla bir kaç güne sığmıştır. Müslümanlar için, Anadolu'dan Kabe'ye yapılan hac, aylar sürerken, şimdi uçakla üç saat civarındadır. Üretim imkanları, ziraatın bilimselleştirilmesi, araçlar, teknikler. Ve en önemlisi tıp. Hastalıkların bulunması. Tedavi imkanlarının bulunması önemli göstergelerdir. İnsan, insanlık erdemlerinde, bilimi insanlığın hizmetine sunduğu müddetçe insandır. Aksi halde, insan tarihin gördüğü en büyük canavar olabilir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Çiğdem Çakır
    Çiğdem Çakır

    Ne kadar anlamlı sözler.........Yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Abdul Vahap Altay
    Abdul Vahap Altay

    harfi harfine doğru,şiirde nefis olmuş tebrikler

    Cevap Yaz
  • Şeyda Işık
    Şeyda Işık

    İlim, kendin bilmektir :))

    Emeğinize, yüreğinize sağlı... Sevgiyle.

    Cevap Yaz
  • Münevver Şenol
    Münevver Şenol

    değerli dostum hayranım sizin bu tür şiirlerinize şimdide bilgiyle başlayan şiiriniz harika kutlarım

    Cevap Yaz
  • Güney Coşkun Çömez
    Güney Coşkun Çömez

    bilim özgürdür!!! hikayesi ve anlatımıyla özel bir çalışma tebrikler hocam....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (42)

Mehmet Çoban