I. Leo the vinch
İlk ışığı, okyanus seyreder yamaçlı deniz fenerinin;
aydınlatıyor sessizliği kendinin, parlak ışık, fır dönmeyi.
Karmaşık süreçler, bir dudaktan gülümseyişin ardında;
ama hiçbir şey kanıksanma’da, sindirilmişliğin dolu dolu …
Acı ve mutluluğu mu biledi Mona’da heykeltraş sahiden?
Sahi nesnel mi yaptı bunu, gülümseyen bir çift gözden;
suskun aldığı titreşimleriyle garipsi bir ilksi başlangıcın?
Gerçekliği yüzlerde aradıysa da
ama “hiçbir yüz ele geçirilemez”,
çünkü “yüzü biçimlendiren yaşam”ın ele
geçirilemezliğinden çok daha fazlasıdır ifadesinin
bir kadının, kadın yanlarına kattığı kendinin, ruhunun.
Valery bakınız: “Hiçbir şeyin dayalı olmadığı bir köklü
bilinç sürekliliğine sahiptir her yaşam.” …
Ve “Yüzleri biçimsiz kılan” bu ayrımsanamazlık mıdır,
“hiçbir yere bağımlı bulunmayan? ”
dediği üzere tercüman olanın, Valery’nin dediklerine:
Kastedilen “köklü bilinç sürekliliği” bu mudur sahiden?
Kırpıştırılmıştır halbuki çok daha fazla bir yüz aslına,
bu ölçüde gene geri kolay dönüşler atar ve hep şaşırtır.
Evet, bir yere “bağlı” değildir, ama hiç bağlı değildir;
ilerlemesi hiç görülemez ama vardır, hep vardır:
“Bir sırdır yüz! ” Bir sırdan daha çok, bir ova’dan
…… da daha çok.
Sıradağlar sırdır, ama sıradağı bekleyen deniz seviyesi,
…………………….. Ova da:
(Evet, “içtenlik yüz’de dondurulmuş” Joconde’de –
ama daha da inanılmazlaştırmak adına tahminleri
…… sergi edenlerin,
………… bir sorgu:
… ‘gerçekten hamile miydi? ’
…………… Ya da bir ömür boyu muydu
… bir kadın’ın hamileliği?
Bu kadar güzel olabilir mi? çirkin olamaz)
Maksat götürmek, daha azın daha çoğunA.
Şelale gibi dökülüyor siyah saçların her iki yakası;
biri değil, diğeri dalgalı, gözler kasılı, maskülen kaslar gibi.
Gülüyor ağızdan sanki, ama gülmüyor,
…… gözler bile daha çok gülümsüyor.
Evet, bu kadın gülmek istiyor, bunu gerçekten istiyor.
Başarıyor ne derece? Belki de başaramadığı için Lizo
kadın kalacak ve kadındır, ancak arayış? O bir dileyiş …
-Mona ya da Tinto Bras için de.
Senken nesnelleştirme uğraşın senin, sen kaçamazsın;
ve savunduğun herkese, senin kendi ellerinle yoğurduğun.
(...... e ve siz!)
II. Baconographia
Yay gibi burnu, yay gibi, o uzay gemisi koridorlarında ilerleyen
yaratıkları gibi “yaratık” filmleri serisinin ki duraksamadan
aşağı görünmeyen dudaklara varıyor. Bir kadın orada beliriyor:
Eski zamane panayır at yarışı serilmişi ey leydilerinden teki! ! !
Şapkasıyla kütleli saçlarıyla ya da bir fare suratı o, sol gözü açık
seçik profilde; açılmış kükrer ağzı, büyük ağzı, sorgulayan biri, insan mı?
Yumurta akı akıtılmış gözlerde gözbebekleri bakar sola, sola!
Elmacık kemiği sol kafatasında, buldog yanağı sağ şakaklarda! !
Saçlarından püsküren bir kütle sağ yandan evcilik, fışkıran güneşş
Ama leke büyük kırmızı leke, Jüpiter olmalı Francis’te bu çehre! !
Gezegen olarak gezegenlere kardeş cesaret,
olamamış bir yıldız ki dımdızlağın beter böceğe…
; erken tohuma kaçmış, sersem, cüretkar,
karmaşık sadelik
…………
III. Conqueraaqua
Direnişsel-biseksüel-kalıtsal tavırlarının merkezi olabilir
…… mi Francis’in
tüm bir çehresindeki ve Mona’nın dudaklarında,
………… erkeksi - tek motorlu uçak planörcüsü
.. Leo’nun?
Göksel gülümseyişinin ardında,
… onların
dile getirmeye çekindikleri?
Fazla mı sığ yoksa anlaşılmaya çalışılanlar anlaşılmışlara?
Öyle bir oynuyor ki dünya hallerinden, sokuyor yoluna
herkesin üzüntülerini, sevinçlerini.
Heteroseksüelliği gibi, imkansız, bir avuç toz
…… yıldıztozu’nun;
canlanıveren
bir bilinmezlik, virüssel, kör kütük,
giriverince hayatiyete.
Bu kadar uzak olabilir mi iki insana (
…… -Francis et Leo
- ve başkaca ama ek iki kişilik de,
onlara, bir tüp Japuon yapıştırıcısı)
ağrı göğü? ? ?
içinde ittiğin kanaldır, sanaldır sanrı göğü! ! !
--
açıklamalar:
Francis: Bacon
Joconde: Mona
Leo=Francis=Joconde
Türetme:
Conqueraqua: akvaryumsal fetih (linguistiksel, “consequence-sonuç” la biçimsel benzeşen de bir kelime oldu)
Bir anlamda türetmeler:
Baconographia: Francis diskografya veyahut filmografya.
Japuon yapıştırıcısı: Kuponsal Japon yapıştırıcı (kuponun biriktirilmesi, yolu gözlenince kolay; bırakılırsa zordur, rastlantısal)
-
Bir yazı:
Bir başka yüz, kendisine baktığımız, göz hapsine aldığımız, güzelliği ile kendimizden geçtiğimiz dehşet verici görünümüyle korkuya kapıldığımız bir başka yüz olmasaydı, Alman Romantikleri’nin gizemci yazarı Novalis “Ben Sen’im” diyebilir miydi? Kuşkusuz, insan ilkin bedenli, eyleyen bir varlık. Ama her birey, kendisini gövdesiyle olduğu kadar, belki gövdesinden de çok yüzüyle tanır, yüzüyle algılar.
Aynaya baktığımda, yüzümde kendimi okurum.
`,`,`, Okuyabilirsem.
`,`,`, Ya da okuyabildiğim kadar.
`,`,`, Çünkü bir sırdır yüz.
İhtiyar Leonardo Da Vinci’nin otoportre’sine bakıyorum: Kuşların uçuşunu, suyun akışını izlemekten asla usanmamış o kısılmış gözler aynanın içinden geçip kendi varlığının özünü ele geçirmek ister gibidir. Leonardo, tinin gerçeğini yüzlerde arar sanki. “Son yemek” tablosunun eskizlerinde seven, acı çeken, ele veren insanoğlunun dramını nesnelleştirme kaygısı apaçık görülür. Mürailik, içtenlik, feryat,: hepsi çizgide dondurulmuştur.
Ama hiçbir yüz tümüyle ele geçirilemez. Çünkü yüzü biçimlendiren yaşam ele geçirilemez. Leonardo’nun “felsefeyle resim yaptığı”na (şunu da unutmayalım: Nietzche de “çekiçle felsefe yapmak”tan söz edecektir birkaç yüzyıl sonra) değinen valery bu düşünceyi şu sözlerle dillendirir: “Her yaşam, hiçbir şeyin dayalı olmadığı bir köklü bilinç sürekliliğine sahiptir.” Yüzleri biçimsiz, sınırılanamaz kılan işte bu hiçbir yere bağlı olmayan köklü bilinç sürekliliğidir.
Henüz kimse Mona Lisa’nın gizemini çözümleyemedi. Bu resmin hayatiyeti, çarpıcılığı nereden kaynaklanıyor? Biçem ve oran sorunları bu noktada ilgilendirmiyor. İçimi ürperten, tablonun sükuneti ve o dudaklardaki neredeyse tüm yüzü aydınlatan tebessüm. Gülümseyişi modelin hamileliğine kadar bağlayanlar olmuştur ama hiçbir yorum resmi kesinlikle kuşatamamıştır. Belki de joconde’nin yüzünde Leonardo’nun sevdiği, ürktüğü, seyrettiği tüm kadınların yüzü vardır.
s. 255-257, Ahmet Oktay’ın “Resim Yazıları” kitabından
-
Francis Bacon’ın “Kendi Portresi” ve Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” tabloları üzerine.
Bacotre: Bacon self-portre
28-29 Mayıs ‘05
ilk şekil
Kayıt Tarihi : 29.5.2005 06:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/05/29/jokonde-gizeminde-bir-oto-bacotre.jpg)
Sahi nesnel mi yaptı bunu, gülümseyen bir çift gözden;
sen şiir yazmıyorsun arkadaşım sadece,felsefe-mantık ve güzel sanatlarıun tümünü işliyorsun...
şu düşünen ve duyumsayan beynin nasıl da çalışıyor...
kutlarım akıncığım...
uzun uzun yazmak istemedim...
çünkü şiir farklı bir dille anlatıyor kadınların ve yüzlerin gizemini...
TÜM YORUMLAR (2)