JİYAN
-1-
Dudaklarının gölgesinde,
Cennetin bahçesiydi tenim.
Toprağın kasılması durmadan,
Kasıklarımda kasırgalar yaratan kısrağın şahlanışıydı.
Saçlarında rüzgârın binbir tonuyla
Şah damarımdan akıp gelen bahar,
Dağdı
Dokunsam dağılacaktı ey Jiyan!
Aşk ki Jiyan!
Ellerimin coğrafyası yüzündü
Ezberimdi
Hüznümdü.
Hüznüm ki;
Yangınlar içinde su serpilmemiş bir an.
Döllenişi düşün Jiyan!
Düşün ki çıplaklığın,
Vaat edilmiş kutsal toprağımdı benim.
Gökyüzünü kanatlarında taşıyan bir sevinçten
Ah' lara sürgün edildiğim günden beri,
Vazgeçtim çiçekleri sulamaktan
Vazgeçtim martılara simit atmaktan
Sabahlara uzanan gecelerden
Rüyalara iz düşüren uykulardan.
Çöllere düşen Mecnun' nun Leyla' sı gibiyim.
İyi değilim Jiyan!
iyi değilim...
Bakma bana öyle Jiyan!
Bakma öyle;
Ne görülesi halım
Ne öpülesi yanım var.
Yüreğimin avlusunda yitirdiğimden beri seni
Yüzümü koyacak yerim yok.
Bakma Jiyan!
Bakma bana.
Surları yıkılmış kentlerin
Meme uçlarında ninnileri çalınmış bebelerin
Minareleri yıkılmış inançların acı çığlığı gibiyim!
Gözlerimde sağnaklar,
Denizlere hasret
Toprağa çekilen akarsular gibi
Kendime çekiliyorum.
İçimde
Esaretin boynundan parçaladığı kurt ulumaları.
Yaşamıyorum Jiyan!
Yaşayamıyorum;
Rolümü oynuyorum.
-2-
Közü tenimde duran,
Yüzüme vuran alevin esiri olduğum
Dağ ortası bir geceye gidiyordum Jiyan!
O gecede
Sen Torosların oğlu,
Ben Amanosların kadınını öpmüştün.
Gökyüzü bahçelerinden yıldız toplar gibi
Saçlarımı avuçlarında toplamış
Ensemden öpmüş,
Sonra
Sonra sesizce çekip gitmiştin.
Uzaklardan bir ses o an;
Yan demişti Amanosların kadını,
Yan ey Jiyan!
-3-
Anılarımın,
Anlam veremediklerimin şehri
Şehrine gittim jiyan!
Binlerce ses arasında sesini aradım.
Binlerce ses o an...
Duyuyordum Jiyan,
Duyuyordum!
Sesinin
Kayıp bir uygarlık olduğunun çığlığını duyuyordum.
Ahh!
Ölümdü Jiyan!
Suyun toprağı
Güneşin gökyüzünü
Ruhumun bedenimi ilk terkedişiydi.
Anılarımın,
Anlam veremediklerimin şehri
Şehrine gittim jiyan!
Şehrin ki
Yüzsüz bir insan portresi
Teni esmer
Bilinci sisli gibiydi.
Peygamberini inkâr eden havari Petrus gibi,
İnkâr etti beni tanıdığını.
Döndüm Jiyan!
Gerçeğime sırt dönen şehrine yüzümü dönüp
Terimizle ıslanmış
Soluğumuzla ürpermiş anılar sokağından geçtim.
Tam da oradayız;
Yaradılışa hizmet ikliminde
Rüzgârın emzirdiği dalgalara teslim kıyılarda
Soy' a soyunmanın hazzında...
Tenimizde, suyun söndüremediği
Buzul çağını eriten ateşler içinde
Sen
Elleri belime
Kokusu boynuma dolanan nehir yatağı,
Ben sende nefesi kesilen bir ezgi
Bir kum fırtınası
Bir orman yangını belki de.
Ben sende,
Büyük fırtınaların habercisi
Küçük bir kıvılcımdım Jiyan!
19.05.2018
Alev MersinKayıt Tarihi : 30.1.2020 20:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!