Eskiden ot, tükenmeye yüz tutmuş yolların birbirine uyduğu
saatte, tatlılıkla dikerdi saplarını, Tüm ışıklarını yakardı.
Gündüzün atlıları sevdalarınca doğar ve yavuklularının şatolarında,
boşluktaki hafif fırtınalar kadar çok pencere olurdu.
Eskiden ot, birbiriyle çelişmeyen binlerce güzel söz bilirdi.
Gözyaşıyla ıslanmış yüzlerin koruyucusuydu o. Hayvanları
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla