İZMİRNAME Şiiri - Ali Çapan

Ali Çapan
63

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İZMİRNAME

1.
YOLCULUĞA BAŞLAMADAN

Siz benim aydınlığıma
Günaydın bile demeden
Birden bire bir kuş sürüsü
Çığlık çığlığa
Büyüyen yalnızlığımı
Çoğaltmak için mi geldiniz yoksa,

-Seni seviyorum, diye başlayan
Bir şarkının
Don hecesi miyim ben.

Daha dün öptünüz gözlerimden
Bu gün merdiven başında durup
El sallamak yerine
-Gitme, diyebilirdiniz oysa.

Siz mendillerimi dörde katlayıp
Yerleştiriyorsunuz ha bire
Benim ayrılıkları sevmediğimi
Bildiğiniz halde bavuluma
Çoraplarımı bir, bir
Gömleklerimi ve sigaramı
Daha sonra kravatımı
Tıraş makinemi, havlumu.

Bir avuç hüzün yeter diyorum
Fazlasına dayanamam
Bir otobüs bileti yeter.

Balkondaki çiçeklere su ver
Kurumasınlar
Oğluma ninni söyle uyusun
Uyandığımda geleceğimi söyle
Sakın ağlamasınlar.

2.
OĞLUM MUSTAFA SERMEST UYANSIN DA

Bu sabah uyandım sokaklar bomboş
Ne sütçü geçmiş daha ne çöpçü
Hiç birinin yok ayak izi.

Balkona açılan pencereye
Tırmanırken yakaladım güneşi.

Birazdan oğlum gözünü açınca
Bana gülümseyecek
O bilmiyor daha ayrılıkları
Hasreti ve sevinci
Ama öğrenecek.

Durdurabilseydim zamanı
Ve gidebilseydim çocukluğuma
Yeniden yaşayabilseydim
Geçip giden otuz üç yılını ömrümün
Bu şiirleri yeniden yazardım
Bir başka biçimde
Ve nasıl sever insan sevince
Nasıl özler
Daha yola çıkmadan
Bilirdim o zaman.

3.
ALLAHA ISMARLADIK
DİYE
ÖPSEM GÖZLERİNDEN

Bir bardak çay içsem
Bir dilim ekmek üç beş zeytin
Çabuk, çabuk bağlasam
Ayakkabımın bağcığını
Ve Allahaısmarladık diye
Öpsem gözlerimden
On otuza yetişebilsem
Gideceğim İzmir’e
Ama dönüşü daha güzel olacak
Bu gidişin.

4.
DUR GİTME DİYEBİLİRDİN

Dur gitme diyebilirdin
Bizi böyle bırakıp gitme
Bak akşam yemeğini balkona hazırladım
Çorbamız yeni pişti daha
Çatal bıçak peçete hepsi hazır masada
Buz çıkardım dolaptan
Kavun kestim
Peynirimiz yok ama
İşte karpuz işte rakı
Haydi otur artık sandalyene
Çocuklar neredeyse gelir
Hep bir ağızdan söyleyelim mutluluk
Şarkımızı
Diyebilirdin.

5.
AVUÇ İÇİ KADAR GÖZYÜZÜ

İzmir’le bir gece yarısı aniden
Basmane de bir otelin kapısında tanıştım
Uyku gözümden akıyor
Bir şişe soğuk su
Son damlasına kadar içtim
Sigaram ha bire sönüyor
Tek kişilik otel odasının penceresinden
Avuç içi kadar gökyüzü görünüyordu
Renk, renk ışıklar
Yanıp, yanıp sönüyordu
Gökyüzünde yıldızlar
Durmadan göz kırpıyordu
Yastığa nasıl koydumsa başımı
Uyumuşum
Düşümde sevgilim beni çağırıyordu.

6.
GÜNEŞ KÖRFEZDE BOĞULURKEN

Bir başlarsa bitmek bilmiyor yolculuk
Bir yerden bir yere yürüdükçe yoruluyorum
/Yaşlandım mı yoksa/
Yoruldukça terliyorum
Terledikçe üşüyorum ve öksürüyorum
Ayakkabılarımı çıkarıp elime alsam diyorum
İzmirliler bana bakıp güler mi acaba

Şimdi Karşıyaka ve Kordonboyu
Ve ben yalnızız
Yapayalnız/yürüsem/
Güneş körfezde boğulurken
Ve ay yusyuvarlak
Bana gülümserken.

Yanı başımda gülümseyerek geçiyor bir kız
On sekiz yaşın sevincini
Arkadaşıyla paylaşan
Ve biz /Körfezde boğulan güneş ve ay/
Yalnızız.

Otobüse yetişmek için koşuşuyor
Bazı insanlar
Selamlaşarak gülümseyerek birbirine
Vapurdan iniyor bir kadın
Elinden tutmuş çocuğunun
/Yürümesinden belli ki hamile/
Kucağında eşyalar.

Geçip giden zamana karşı gelmek zor
Yeşil gözlerini
Benden kaçırıp
Akşam rüzgarının serinliğiyle
Dağılan sarı saçlarını
Topladıktan sonra
Ağız dolusu gülebilmek
/Ve mutlu olabilmek/Güzel.

7/
BİRAZDAN İZMİR DE AKŞAM OLACAK

Bir özlem büyütüyorum şimdi yüreğimde
Karpuzu soğuk suya attım
Çatladı çatlayacak
Buzlu rakı buğulanıyor bardakta
Sigaram sönmek üzere.

Ben hiçbir şarkıyı
Baştan sona söylemesini bilmem
Her şarkıda üç beş dize
O da -Seni seviyorum
Diye başlarsa.

Şimdi bir rüzgar patlayacak biliyorum
Denizi dalga, dalga getirecek
Vuracak olanca gücüyle kayalıklara
Paramparça olsun
Tuz buz olsun dağılsın diye.

Birazdan akşam olacak
Güneş dağların arkasına gizleniyor
Ormanda bir yangın başlayacak birazdan.

Bir nefes daha çekeyim
Bu serin gökyüzünden
Doldurayım ciğerlerimi alabildiğince.

Birazdan yağmur yağacak
Bulutlar koşuşuyor çünkü
Şemsiyem yok ıslanacağım
/Hem sırılsıklam/
İliklerim üşüyecek
Dudaklarım mosmor olacak
Ve seni düşüneceğim sevgilim
/İçimi ısıtan gülücüklerin
Gelecek gözlerimin önüne/
Sevineceğim.

8.
KADİFEKALE’DEN

Kadifekale’den kuş bakışı seyrettim İzmir’i dün
Konak meydanı cayır, cayır yanıyordu
Talatpaşa bulvarına bakan penceresine
Oturmuş yeşil gözlü bir kız
Elinde tarak durmadan saçını tarıyordu.

Kordonboyu’nda yürüdüm
Yalnızlığımı duya duya
Körfez leş gibi kokuyordu
Ilık, ılık esen imbat
Öpülmeye hasret kalmış
Yanağımı okşuyordu.

.../Bir dizini toprağa dayamış
Gazeteci Hasan Tahsin
Bir elinde
İlk kurşunu sıktığı tabancası
Bir elinde
Bayrak dalgalanıyordu/...

Ben hep yalnızlığımı büyütüyorum
Saat kulesindeki saat altıyı vuruyor
Güvercinlerin biri konup biri uçuyor
Vapur düdüklerinin seni getirmeyeceğini
Bile, bile bekliyorum
Şu karşıdan gelen
Sen değilsin biliyorum.

Seni düşündükçe dilim dudağım kuruyor.
Senden uzaktayım yine bu gün
Güneş batmak üzere
Akşam oluyor.

9.
KİBARİYE

Koşun, koşun denizi öldürüyorlar
Bakın çırpınıyor kurtulmak için
Hepsinin elinde birer kanlı bıçak
İzmirliler denizi öldürüyor.

Siz körfezi vapurla geçtiniz mi hiç
Karşıyakaya gittiniz mi
/Yürüdünüz mü Kordonboyu’unda/
Bu nasıl türkü söylemek böyle
Batan güneşe bakarak
Palmiyeler utancından eğmiş yüzünü
Öbür ağaçlar almış başını
Gitmiş İzmir’den
Neden.
Denizi öldürüyorlar.

Halbuki
Doldursan denizi
Kocaman bir çamaşır leğenine
Boşaltan bir kutu çamaşır tozunu
Otursan başına
Ha bire yıkasan, yıkasan.
Sonra sereceksin bir uzun ipe boydan boya
Tutturdun mu düşmesin diye
Üç beş yerinden
Çamaşır mandalıyla
Bırak kurusun
Bak o zaman sen
Tertemiz
Ap/ak/duru/pırıl-pırıl/aydınlık.
İstersen şarkı da söyleyebilirsin artık
Kim bilir.

10.
ONYEDİ EYLÜL PERŞEMBE
AYVALIKTA

O güzelim yazdan güneşli bir günü
Ödünç almıştı Eylül
Ayvalıkta ayvalar dalında sararıyordu
Ben incecik bir kuma yüzükoyun uzandım yattım.
Güneş kemiklerimi ısıtıyordu
Denizde küçük dalgaların hışırtısı
Kurumaya yüz tutmuş kavak ağaçlarının
Birbirine söylediği şarkıyı anımsatıyordu.
/Yumdum gözümü ve uzaklara gittim
Çok uzaklarda beni bekleyen sevgilim
Beni karşısında görse aniden
Boynuma sarılır/

Oysa karşıda Midilli adası görünüyor
Bırakınca kendimi
Soğuk suların Kucağına
Üşüdüğümü anlıyorum
Ve uzakta olduğumu sevgilimden
/Kilometrelerce/
Ancak telefonda duydum gülüşünü de
Öyle ısındı içim

11.
BENİ ANLIYOR MUSUN

Sevgilim
Seni elinden tutup
Bu şiirin baş köşesine
Oturtmak için çağırıyorum
Sesimi duyuyor musun?

Bu şiirde dağılan saçlarını toplarken gülen
Ve durmadan tarayan
Yeşil gözlü o İzmir’li kız yok.

Günlerdir yüreğimde büyüttüğüm özlemimi
Haykırmak
Seni kucaklamak için çağırıyorum
Beni duyuyor musun?

Dönme dolapta dönmüş gibiyim
Bir şişe rakıyı tek başıma içmiş gibiyim
Şarkılar söyleyip coşmak istiyorum
Şu dağları tek, tek aşıp
Sana giden yollarda koşmak istiyorum
Beni anlıyor musun?

12.

BU AKŞAM YİNE SENDEN UZAKTA

Bu akşam yine senden uzakta
Yine yapayalnızım.
Tek arkadaşım
Ben yaktıkça sönen o berbat sigaram
Ve yazdan artakalan
Bu güneşli Eylül gününün sonunda
O mürekkep mavisi Eğe Denizi’ni seyrederken
Yudumladığım rakı.

Mırıldandığım şarkıları
Birbirine düğümleyecek
Kimse yok yanımda
Sen yoksun.

Bu akşam yine senden uzakta yine yapayalnızım.
Güneşi boğdu deniz.
O en çok sevdiğim
Martılar bile beni böyle hüzünlü/tek başıma/
Bırakıp gittiler.

Balıkçı tekneleri bir, bir dönüyorsa
Sustur artık şarkıları
Söylemesinler ayrılığın/hasretin
Buruk şarkısını
Olmaz mı?

13.

BU ŞİİR SENİNLE DOLU
HER DİZESİNDE SEN VARSIN

Bu şiirde
Bavulum var./içinde giysilerim
Ve diğer eşyalar/
Her sabah gözünü açınca bize gülümseyen
Oğlumuz var –Mustafa Sermest-
Gökyüzü ve deniz var.
Yolculuğun başlangıcı –yani ayrılık-
Ve sen varsın herşeyden önce
Ve veda busesi.

İzmir kıyısından köşesinden girdi bu şiire
Nasıl olduysa
Çık git diyemezsin ki
Martılar uçup gittiği için
Onları koymayacaktım bu şiire ama
Dayanamadım
O masmavi denizi buyur edince
Arkadaş olsun diye bana
Martıları da çağırdım.

Ali Çapan
Kayıt Tarihi : 11.3.2003 18:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Çapan