1.
imbatı dök yazıya
şiir olur
söz renk değişir serin mavi
izmir olur
2.
..
Buzul günlerinin çözüldüğü mevsimdi
Şiirler gibi akıyordu ırmaklar
Çekildi iğreti yollar ayaklarımızın altından
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim
Herkes bir başınaydı, nedense biz ikimizdik
Sokaklar yalın ışıklarla yıkanıyordu
..
karabatak karşı çıksa da yine
ayın şavkı vurur izmir körfezi'ne
salınır bir imbatla sessiz sakin
tahta kasa / balık leşi / sintine
..
Tek başına gezersin
Mavi emprime entari
Yakışmış üzerinde
Kaşın gözün yerinde
Güzelliğine güzelsin
Dolup taşmakta Kültürpark
..
Kilimlerle senin sofalarla var yürüyüşün
Geldik şimdi bu saçların ki çözdüm ve çözmedim
Kuşluk yürüyüşün senin gerinmelerle ikindi yürüyüşün
İnceciksin terliklerle uzunsun ya da gözlerle
Öyle yürüyüşün ki inmiş atlardan ya Erzurum'dan
Aşkın ardınca oldular ki anlayın işte artık
..
Şimdi İzmir'de sabahın sekizi
Karşıyaka'da, Alsancak'ta, Güzelyalı'da
Bir ağ dolusu balık gibi gençliğimizi
Daha yeni çektik denizden, rüyalarımızı da...
Türküler övüyor sevgimizi
Şimdi İzmir'de sabahın sekizi
Şu deniz, şu gemiler, bizim malımız
..
Ah iç gıcıklayıcıdır sabahları yâlel
Bir nağme uzanır davuldan Sepetçioğluna
İzmirlilerden üç akıllı iskemle atmış kordona
Zurna çalıyor Pasaport önünde zurna
Çocuklar ayak uydurmaya çalışıyor oyuna
Helhel takmış kadının biri de koluna
Oyunla kadınla öyle pırıl pırıl ki helhel
..
denizlerin rüzgarı denizlerin,
gelir vurur kızların bacaklarına.
izmir'in akşamları izmir'in,
herkes saadetini düşünür.
öpülmez ki deniz rüzgarı,
kolay kolay öpülmez ki.
..
Küçüğüm, sen şimdi onsekizindesin
Güzelliğin gün günden dillere destan
Hatıramda herbiri seninle canlanan
İzmir'in günlerinde gecelerindesin
Sönmüş yanardağlar, kaleler eteğinde
Yüzyıllardır uyuyan şu bizim İzmir
..
Basmane’de Gaziler Caddesi’ne
küçük bir yağmur götürdüm
siz böyle akşamüstü görmediniz
gizlice bir şarap tuttum
yine o şehir korkusu
ola ki simsiyah sarhoşum
..
İzmir limanında suya çöktüğüm malum
suya kırk beş kuruşluk bir akşam çöktüğü
yirmi dört yıldızın battığı malum
lâcivert üstünde beyaz joseph conrad
sipsicim dişlerimin ucundan çekilmiş
dört yöne bıçak sırtı telgraf telleri
on sekiz nokta yirmi bir hat malum
..
İzmir’in içinde akçakavak
günle yalazlanır yaprakları
şimdi ne o çakıcı var artık
ne çakıcının konakları
Ne yosun kokusu imbatla gelen
ne evlerin önünde bahçeleri
..
Anne, deniz nerde, yalımız nerde?
Hani gideceğimiz İzmir'e der de
Beni uyuturdun dizinde anne!
Geçende ablam da öyle diyordu
Bu bahar İzmir'e girmezse ordu
Kanmam sözünüze sizin de anne!
..
İzmir İzmir,
İzmir dediğin nedir ki?
Önden Kordon, yandan Kadifekale,
Üstten Hilton, alttan Roma tüneli.
Çeyiz sandığım Kemeraltı,
Bayramda süslenir kızları
..
nasıl olduysa birden adımı unuttum
adını unuttuğum o sıcak şehirde
yıldız alacası yüzen bir zakkum
yanımda o hayal kız ikide birde
yolumu gözlerine bakıp bulduğum
sahi ben ne hırçın bir çocuktum
..
ay çok mu gecikti neredeyse çıkar
sen yanlızlığıma varır varmaz
az sonra yağmuru durduracaklar
rüzgarı değiştirdim
ustura ağzı poyraz
yok canım yıldızları unutmadık
..
İzmir'de bir ağaç gördüm
Adı karabiberdi karabiber
Yaprağının ucunu ısırdım
Tadı karabiberdi karabiber.
Bir yaşıma daha girdim
Biber dediğin tuzluğa yaraşır
..
941’de İzmir, bela çiçeği
sahil boyu karanlık
sevdalı bulutların hali
yağmur da ne kadar tembel yağıyor
kendimizi akan suya bıraktık
serseriler misali
..
kışlamız gömülünce karanlığa
ineceğim sokağa pencereden.
bir saat içinde varırım dağa.
gel dağa çıkalım İzmirli teğmen.
karışıyor bir yezit her şeyime,
dolara satılıp ölmek neyime?
..