Bir sabah ezanında doğmuştunuz.
Açılmıştı gözleriniz
muallak bir koridora.
Yetmişbeş sene sonra bu gözyaşlarınız.
Doğduğunuz andan mı miras kalmış.
Hiç bir fotoğrafınız avutmazdı sizi.
Yılların acımasızlığına
hicranınızla boyun büktünüz.
Doğumdan önceki ile,
doğumdan sonra ki yokluk aynıydı.
Bu iki yokluk arasında
yaşadıklarınızın izleri kalmış.
Çocuklarınız vardı sizin, torunlarınızda.
Hep size benzetilmiş
ve bir parça almış sizden.
Şimdi dizlerinizde battaniye oradasınız işte,
Ki onlar,
sizden sonraya bir miras kalmış.
Elli sene önce mi karşılaşmıştınız.
Deli dolu bir gençlik içinde
bağrınıza bastınız.
Ne kadarda derinden bakmış yüzünüze.
Şimdi yüzünüzdeki çizgilerde
o bakışların izleri kalmış.
Ve saçlarınız,
ah o altın sarısı saçlarınız.
Yağmurlar kıskanırdı sizi,
diğer yağmur damlalarından.
Ne kadar da derinden okşamış saçlarınızı.
Şimdi saçlarınızda ki yıldızlarda
avuçlarının izleri kalmış.
Ellerinizi hiç bir yere koyamadınız öyle mi?
Her neyi tutsanız,
her neye dokunsanız o vardı.
Yüzünüzü kapatıp avuçlarınızla
sessizce ağladınız.
Ne kadar da sımsıkı sarılmış ellerinize.
Şimdi avuçlarınız boş olsa bile,
ellerinin sıcaklığı kalmış.
Ömrünüzün o muhteşem limanından
demir alıp gitti
bir hazin akşamdı.
Turuncu ufukların üstünde
kara sisler kaynadı.
Gitti yani öylemi,
bir daha olmayacak mı şimdi.
Giderken ne kadar da üzgün basmış yerlere.
Yollarda hatıralar gibi,
ayaklarının izleri kalmış.
Pencereleriniz vardı sizin
önünde fesleğenleri kokladığınız.
Kuşlarınız vardı sizin
ekmek kırıntıları ile avuttuğunuz.
Ne de güzel ötmüşlerdi bir zamanlar
Onlar gitse bile
kulağınızda ne hoş sesleri kalmış.
Onu bayramlarda ziyaret ettiniz dualarla.
Kaç bayram geçti diye
tek tek saydınız ah ve vahlarla
Giydiği elbiseler dolapta asılı iken
deterjan kokularıyla.
Onunla vuslatınız artık, mahşere kalmış.
Ve sizde,
Saba Makamı hüznüyle sustunuz bir akşam üstü.
Sıkılmış bir yumruk gibiydi avuçlarınız.
Lâkin parmaklarınızın arasından,
bir su gibi kayıp gitmişti işte hayatınız.
Şimdi yatağınız boş
ve yastığınızda ikinizin izleri kalmış.
Ne siz varsınız artık nede o.
Beraber yaşadıklarınızı
ayrı ayrı gömdünüz.
Ne kadar da çabuk tükendi
yetmişbeş senelik bir ömür.
Ve sizden geriye,
topraklarınızın üzerinde
birer mezar taşı kalmış...
(Nisan 2004 İST.)
Ahmet ÇapaKayıt Tarihi : 17.4.2004 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Saygılarımla
İbrahim Tolga Özsoy
TÜM YORUMLAR (1)