İzlanda Yolculuğum / bölüm 2
Frankfurt Havaalanı'nda küçük kızımla buluşacağız.Akşam yemeğini birlikte yiyeceğiz,gece saat 21.50'de gömrüğe girip 22.30'da İzlanda'nın başkenti Reykjavik'e uçacağız.
Saat 02.30'da oraya varacağız.Orada kiraladığı arabayla bizi bekleyen ağabeyim ve yengem ile buluşacağız.Küçük yeğenim Arda ertesi sabah Nevyork'tan bize katılacak.Şimdiden çok heyecanlıyım ,keyifli bir tatil olacak.Kuzeykutbu kuşağında bir hafta tatil yapmak muhteşem olacak...
Nihayet trenimiz Dortmund ,Hagen,Wuppertal,Köln ve Eski Almanya başkenti olan Bonn şehrini geride bırakıyoruz.trenimiz Passau istikametine devam ediyor.trenimiz Koblenz'e girince harika bir doğa ile karşılaştık.Mosel Nehri yeşil yeşil akarkenher iki yakasında iki katlı dik çatılı beyaz evler özel bir marka malı gibi Barok Çağını yaşatıyordu bize...Dağlardaki yamaçlartepeye kadar üzüm bağları,sivri tepelerde Ortaçağ şatoları ve surlarıyla görkemli manzaralar arzediyordu.Mosel durgun ve sakin akıyor,gökyüzünün mavi ve gri renginden başka her taraf,her yer yemyeşil renkliydi.Tüm evlerin çatıları siyah renkli taşlarla kaplanmıştı.Mosel gezi yatları için biçilmiş kaftandı.Gerçekten cenneti arıyorsanız Mosel'da gezi turu yapmanız şarttır.Dağların arasındaki derin vadilerden süzülerek akan Mosel kenarında seyreden trenimiz Frankfurt'a yaklaşıyordu.Havaalanında yolculuğumuz kısa bir aradan sonra devam edecek.
Küçük kızım Özden,havaalanının altında ki garda bizi bekliyordu.Çok içten bir kucaklaşmayla hepimiz sarmaş dolaş restoranta girdik.Hoşbeşten sonra yemeklerimizi yedik.Kahvelerimizi içtik ve sohbete başladık.Nihayet veda zamanı gelmişti.gece yolculuğundan korksamda,sakin duruyordum.Gümrüğe girip el sallayana kadar kızıma öpücük gönderdim,bir hafta sonra burada buluşmak üzere ayrıldık.Ben hüzün ve sevinç karışık bir heyecanla kızım ve torunumu takip ettim.yerimize oturduk.Gece 02.30 'da orada olacaktık.Rahat bir yolculuktan sonra nihayet İzlanda'nın başkentine inmiştik.Ama gece değil,her yer aydınlık ve hava yağışlıydı.Küçük bir havaalanıydı,faakat içinde adım atacak boş yer yoktu.Ortalık ana baba günüydü.Kimi banklara ,kimi uyku tulumuyla yerlere uzanmıştı.Biz bavullarımızı geniş bir kenara alarak,keskin gözlerle ağabeyim ve yengemi aramaya başladık.Yengemi bir bankta uyurken bulduk,Onlar selamlaşırken ben ağabeyimi bizi ararken buldum.Baya sabah olmuştu,bekleyeceğiz dediler.gerçekten kısa bir süre sonra Arda Newyork'tan geldi.Takım tamamlanmıştı sabah saat beş,fakat gündüz gibiydi.Güneş batmaz dediler.Direksiyona Arda geçti,başkente doğru yola çıktık.Ben rüya gibi bir alemde yaşıyordum.yollardan geçerken kapkara yer ve taşlıklar,yemyeşil arazi.ağaç namına bir cisim yoktu.Uzaklarda sanki bacalardan duman tütüyordu.her yerde duman tütüyordu.Bambaşka bir dünyadaydık gibi hayal bile edilmiyordu.Biz İzlanda'nın başkenti Reykjavik'teydik
kapının önünde bir park bize ayrılmıştı.Arabadan indik,bavullarımızı aldık,birkaç basamak olan merdivenleri çıktık.kızım paspasın altından anahtarı aldı,kapıyı açtı,içeri girdik.Yatak odasını ağabeyime,çocuk odasını iki yatakla Can ve Arda'ya,diğer odayı da ben ve Özi aldık.Erkendi,perdeleri kapattık resmen uyumuşuz.Kalkıp ekip olarak kahvaltı hazırladık,evden götürdüğümüz yiyecekleri ve ekmeği ısıtıp kahvaltımızı bitirdik.Ev gerçekten sıcak ve güzel döşenmişti.Bize kiraya veren aile Londra'ya gitmişti.İletişim Özi üzerinden yapılıyordu.Ben ilk defa suya sabuna dokunmayan hazır yiyicilerden olmuştum.Kuzey kutbuna yakındık ama kar yoktu,sadece yağmur yağıyordu.
9 Temmuz 2016/ Reykavik
Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra evden ayrıldık.ismini hatırlamadığım bir kasabada park ederek,dere boyu dağa doğru yürümeye başladık.Ağaçları ,çiçekleri bile başka türlüydü.Ben her zamanki gibi fotoğraf çekerken düştüm makinenin camı kırıldı.Yinede çektim.derede akan sular sıcak oluşu, her taraf yosun tutmuştu.Dağ taş hem sıcak su ,hemde buhar kaynıyordu.Yamaç yukarı dağı tırmanırken baca denilen deliklerden buhar çıkıyor,küçük çanak göllerde çamur deryası fokur fokur kaynıyordu.Doğanın bu haline şaşkınlıkla karışık hayranlık duyuyordum.Bambaşka bir dünyadaydık.Bizim yaşadığımız dünya parçası bu kadar korkunç olamazdı.Yeryüzü sadece yemyeşil çimlerle kaplıydı.Dağların,tepelerin yamaçlarında sahipsiz uzun tüylü koyunlar otluyordu. İzlanda' da kurt olmadığı için senede bir defa koyunlar toplanıp kırpılıyormuş. yünler çok değerli,kışlık kazaklar örülüyor ve çok sıcak tutuyor.Tabii ki çok pahalıdır.
Koyunların arasından geçerek dereden karşıya geçtik.Can geçerken büyük dayıdan yardım aldı.Sonra yamacı tırmanmaya başladık.Aman allahım keçi yoluydu,düşmemek için çaba sarfettik.Türkiye olsaydı şimdi gerederler burayı beton yapmıştı diye kahkahalar patlattık.Yolun alt tarafında çamur gölleri resmen homurdanarak kaynıyordu.Allah korusun düşen birini hayal bile etmek korkunçtu.Birbirimizi takip ederek sıcak su akan bir dere kenarına indik.Dere kenarı 300-400 metrkadar tahta yollar döşenmişti.
Kayıt Tarihi : 27.1.2018 22:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gezi notlarım
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!