Bir kutup tilkisi, bir güvercin, bir yalnız çocuk
Penceremin camında
Adını unuttuğum deniz tuzuyla yıkanmış ağaç
Amber miydi, mahlep mi, mersin dalları mıydı
Gözlerimi kapatınca gördüğüm
Ben gittim oralardan, geçtim, yürüdüm, yittim
Yorgundum, söylemiştim
Yeni bir gül diktin bahçeme
Boşluğu dolduran ince uzun parmakların
Biraz perişan biraz kayıp
Günler boyu uzadı dikenlerinle
Hiç bir şey anlamadın yaşamaktan
Seni böyle dinledim, bana baktın
Sendeledin
Yorgundum söylemiştim
Öylesine kentlerden geçtik
Susmayla karışık ekmek arası
Ve bir kitap sahaflardan
Elden ele dizgisi dökülmüş
Otobüste okuduğun
Olup da olmamak arası bir sevda gibi
Yani ipek gibi uykularda
Otellerin tahta sandalyesiydik
Aşk eskidi vazgeçilmez bir huya dönüştü
Renklere sıkıntı ekledi
Kararsız, durgun, su altı ormanları gibi
Aynasında lekelendik
Birbirimizi gördük, yanyanaydık
Kimseyle konuşmadık, kuruduk, ıslandık
Elimizde bir çakı ağaçlara baktık
Ziller çaldı, kapılar açılıp kapandı
Daracık sokaklarda orman sesleri
Orada bir duruşu vardı aşkın, arkası dönük
Oysa gençtin, rüzgarların içinden geçerdin
Ve şiir sen ne zamandır böylesin
Sürekli uykuda ya da izinli
Kayıt Tarihi : 8.10.2010 14:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)