Bugün izin günümdü evdeydim
Kızımın yüzüne baktım sevgi aradım bulamadım
Hesap soruyordu gözleri benden nerdeydin anne
Karne günümde diyemedim senin için çalışıyordum diye
Serpilmiş güzel bir genç kız olmuş herşeyim
Kızıma herşeyi vermişim sevgiyi öğretememişim
Gözlerine daha derin baktım sevgiyi aradım
Hesap soruyodu nerdeydin anne karne günümde
Cevap veremedim gözlerimi kaçırdım
Diyemedim mecburum sana iyi bi hayat
Verebilmek adına seni bensiz bıraktım çalıştım
Döndüm oğlumun baktım bayağı boy atmış
Onunda gözlerinde sevgiyi aradım bulamadım
Hesap soruyordu nerdeydin anne geldim 8 yaşıma
Pazar sofralarında neden yokun yanımda
Diyemedim sizin için oğlum iyi yaşayın diye
Ablanın hastane günlerinde hem çalışıp baba oldu
Hem büyütüp anne oldum
Ailem babam abilerim anam bırak artık
Sende cansın vazgeç artık dediler bırakamadım
Nasıl bırakırım çok çalışıp götürürüm en iyi doktorlara,
Kızım iyileşir dedim ve yaptım bunlar için
Çok para lazımdı kazandım
Kızın iyileşti dediği gün doktorlar
Mutluluğumun adı yoktu bugün nefretle bakan kzım
Artık iyileşmişti herşeyi yiyebiliyor ayakta durabiliyor
Sen ise oğlum doğdun küçücük candın
Ölür dedi doktorlar ben bin kere öldüm
Yokmu çaresi dedim çok para dedi doktorlar
Tamam dedim bulurum derman dedim
Ey oğlum ilacın parasını nerden bulacağım
Diye çok ağladım seni nasıl sarıp sarmalardım
Kar demeden boran demeden hastanelere koşardım
İlaç parasını arkadaşlarıma haftaya öderim diyip alırdım
profesörün muayenehanesine gitmek için
Amcamın omuzunda ağlardım ondan para almak acıydı
Ama alırdım soluğu sekreterin karşısında
İlacı sana verdiklerinde sen fenalaşırdın
Küçücük bedenin ilacın etkisini taşıyamazdı
Masada kalacaksın sanırdım
Bana destek olmak için gelenler dayanamazdı
Senin acı çekmene bayılırdı ben dimdik senin yanındaydım
Artık iyileşti dedidoktorlar bayramımdı anlamazsın
Tek sıkıntı kalmıştı borçlarım olsun çok çalışıp öderim
Çok çalışıp öderim dedim
Ve çok çalışıp ödedim bak izin bile kullandım
Yıllardan sonra
Ama kazandıklarımla kaybettiklerimi alamadım
Sizin sağlığınızı kazandım sevginizi kaybettim
Şimdi sizin gözlerinizdeki nefreti
Ben hak etmedim sen baba ablan anne olacak
Sen oğlum çok çalış eşinin omuzlarına ağır yük yükleme
Yüklemeki çocukların bugün senin bana bakan
Nefretli gözlerinle bakmasın annesine
Anneler melektir oğlum
Ablansa o hep dediği gibi iyi bir anne olsun
Ama önce iyi bir eş bulsun benim gibi olmasın
Sorumsuz eş yıpratır hayatı ne iyi bir anne olur
Ne iyi bir yuva kurar olur benim gibi
Siz beni şimdi anlamazsınız mezarımda ağlarsınız
Siz ağlamayın yavrularım ben ikinizin yerine ağladım
İzin günümde siz hep gülün
Şilan Kaya
Şilan KayaKayıt Tarihi : 17.8.2009 12:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Uzun soluklu..Anne şefkatinin şiirin doruklarına tırmandığını,içselleştirilmiş sevgilerle çiçeklendirilmiş müthiş bir söylem.
Güzeldi.Beğenerek okudum.
Özene/emeğe erdemle.
ÖZ ELEŞTİRİ YAPMANIZ GEREK
İçerisinde bulunduğunuz ortamın etkileri içerisinde sübjektif düşünceler oluşmuş olabilir ve bir sürükleme söz konusu olabilir. Bu durumun üstesinden gelmek için yani olayları objektif olarak değerlendirebilmek ve gerçekçi bir yaklaşım çerçevesinde olmanız gerekir. Bu ilk başlarda çok zor gibi görünebilir fakat öyle değil. Örneğin yaşadığınız bu kadar acılara, zorluklara; bir anne olarak yaptığınız tüm fedakârlıklara rağmen yinede öz eleştirinizi kendinize yapmalısınız.
Çocuğu yüksek sesle azarlamak, ya da bağırarak bir şeyi yapmamasını söylemek olumsuz etki yaratır. Sık sık tekrarlanan bağırmalar, azarlamalar çocuğun belki de annesinden nefret etmesine neden olur. Eğer çocuğunuza bağırdıktan sonra hata yaptığınızı fark ederseniz, hiç çekinmeden bence ondan özür dileyin.
Çocuklarına söz geçirememekten yakınmayan bir anne var mıdır? Küçük afacanlar, ayaklanıp dillenince, kendilerini dünyanın hâkimi sanıp başta aile büyükleri olmak üzere çevrelerindeki herkese meydan okumak isterler. Yarının gençlerine iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı öğretmek için öncelikle sabır ve soğukkanlılık gerekli. Çocuklara disiplin uygularken hatalardan kaçınmalısınız. Örneğin çocuklar, yetişkinleri çileden çıkarmakta ustadırlar. Bazen öyle şeyler yaparlar ki, büyüklerin sabrı biranda tükenir ve avaz avaz bağırmaya başlarlar. Evet, herkes çocukları karşısında çaresiz kalınca, kurtuluşu bağırmakta bulur. Ama hemen belirteyim, annenin bağırması, çocuğu istenmeyen hareketleri yapmaya yönlendirir. Siz ona bağırdıkça o da inatla, sizi kızdırmaya devam eder. Ve bu zıtlaşmadan o küçücük haliyle büyük zevk alır. Annesine meydan okumak, çocuğun kendine güvenini artırır. Bazı anneler, çocuklarına bağırmak için fırsat kollarlar (örneğin benim annem). Çocuklarının birer robot gibi büyüklerin istekleri doğrultusunda hareket etmelerini beklemek çok yanlıştır. Ama bu yanlışı annelerin büyük bir çoğunluğunun sık sık tekrarladıkları da bir gerçek.
Çocuğun oyuncaklarını toplamasını istemek için bile ona ‘Şu oyuncaklarını toplasana’ diye avaz avaz bağırmanın hiç bir anlamı yoktur. Çocuk bu bağırışlardan hem gizli gizli zevk alır, hem de içindeki isyan duygusu birden tetiklenir.
Peki, ama anneler çocuklarına neden bağırıp dururlar? Kimilerine göre, yetişkinler çocukların karşısında kendilerini çaresiz hissettikleri için bağırma yolunu seçiyorlar. Bu da yetişkinlerin kendilerini savunmak için seçtikleri bir yol. Tabiî ki de bu yanlış bir seçim. Çaresizlik öfkeyi yaratır, öfkenin dışa vurumu ise bağırmaktır. Bağırmakla bir sonuç elde edilemeyeceğini ise öfkelenen büyükler bir türlü kabul etmezler. Bağırışların dozu arttıkça, durum daha da kötüye gider. Siz bağırıyor musunuz çocuklarınıza?
Bu arada bir noktaya değinmek istiyorum. Çocuklar istenmeyen, hoş olmayan bir hareket yaptıkları zaman genellikle yetişkinler bunların kendilerine karşı yapılmış bir hareket olduğunu düşünürler. Öfkelenip avaz avaz bağırmalarının en önemli nedeni de budur. Bir anda çocukla annesi birbiriyle savaşan iki düşman ordu kimliğine bürünür. Anne bağırarak savaşı kazanmak ister, çocuk bağırışlardan etkilenmediğini, zaferi kendisinin kazanacağını düşünerek, annesini kızdıran hareketi tekrarlamaya başlar.
Bağırıp çağırmanın hiç bir şeyi değiştirmediğini anlayan annenin, bu alışkanlığından vazgeçmesi mümkün mü? Elbette mümkün. Ama bir insan ‘bağırmayacağım’ deyip de, bu alışkanlığından hemen vazgeçemez ki. Karşı tarafta, kurnazca, istediğini yapmayı başaran bir afacan vardır. Onun karşısında yenik duruma düşmek de anneyi endişelendirir. Çocuklara her fırsatta bağırmanın yanlış olduğunu anlayan bir anne, sabır, kararlılık ve denemeler sayesinde kendini değiştirebilir. Ama bunu bir gün içinde başarması elbette imkânsızdır. Her şeyden önce, annenin kendini iyi tanıması gerekir. Eğer düzenli olarak çocuğunuza sesinizi yükseltiyorsa, kendi hayatınızı gözden geçirin. Çocuğunuza gerçekten kızdığınız için mi bağırıyorsunuz, yoksa başka sorunlarınızın acısını farkına varmadan çocuğunuzdan mı çıkarıyorsunuz? Annelerin çocuklarına bağırmalarının arkasında, annenin hayatındaki olumsuzluklar, sıkıntılar yatabilir. Şimdi sizin yapmanız gereken şey, çocuğunuza bağırdığınız zamanlar, içinde bulunduğunuz ruh halini saptamak. Biliyorsunuz, çocuklar insanı bazen delirtirler. Ama durun hemen delirmeyin. Biraz da çocuğunuzun o hareketi neden yaptığını anlamaya çalışın. Olaya bir de çocuğunuzun gözleriyle bakmayı deneyin. Ve tabii, küçük afacanı iyi tanımaya da çalışmak zorundasınız. Çocuğun bazı hareketleri neden yaptığını anlamak o kadar da zor değil. Her çocuğun farklı bir kişiliğe sahip olacağını unutmayın. Çocuğunuzun davranışlarını gerçekçi bir gözle değerlendirin. Çocuğun neleri yapabileceğini neleri yapamayacağını bilirseniz, ona boş yere bağırmazsınız.
Çocuğu yüksek sesle azarlamak, ya da bağırarak bir şeyi yapmamasını söylemek çocuk üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Hele küçük yaştaki çocukları bu tür uygulamalar korkutabilir. Çocuğun kendine güveninin sarsılması, birden kendini çaresiz ve yalnız hissetmesi, onun sosyal bakımdan gelişmesine zarar verir. Sık sık tekrarlanan bağırmalar, azarlamalar, çocuğun annesine karşı kendini savunmaya çalışmasına ve de ondan belki de nefret etmesine neden olur.
Bir çocuğun annesinden nefret etmesi, onun yaşam boyu çevresindeki kişilere karşı düşmanca duygular beslemesine yol açabilir. Çocuk kendini korumak için bazı önlemler alacaktır. Örneğin annesi bağırmasın diye ona yalan söylemeyi akıl eder. Gerçekleri gizlemeye çalışır. Küçücük dünyasının kapılarını kapatıp, büyüklerini dünyalarına almamayı denerler. Çocuklarınıza bağırmaya başlarken, bunları iyice düşünün. Yaptığınız hatanın sonuçlarına katlanmayı göze alın. Ve tabii, hiçbir suçu olmayan çocuğun da sizin hatanız yüzünden sorunlar yaşamasına izin vermeyin.
Eğer çocuğunuza bağırdıktan sonra hata yaptığınızı fark ederseniz, hiç çekinmeden küçük afacandan özür dileyin. ‘Şu anda kendimi çok kötü hissediyorum. Önce kendimi toplayayım, sonra seninle güzel güzel konuşuruz’ şeklinde bir açıklama çok yararlı olur. Hem siz öfkenizi bastırırsınız, hem de çocuk önemsendiğini fark eder. Çocuk, kendisine değer verildiğini anladığı zaman, küçücük aklıyla kendine çeki düzen vermesi gerektiğini anlar. Çocuğunuza bağırdığınız zaman, derin bir soluk alıp, ‘Ben neden öfkeliyim?’ sorusunu kendinize sorun. Vereceğiniz cevabın çocuğunuzla ilgisi olmadığını göreceksiniz.
Sonuç itibariyle yapılması gereken en doğru hareket, bahaneleri bir tarafa bırakıp neden ve sonuç ilişkilerini gözden geçirmeniz, gerçek verilere dayalı olarak değerlendirme yapmalısınız. Bir söz vardır “Rüzgârı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren” Çok duygusallık çok kötü bir rahatsızlıktır. Bu nedenle duygusallığında dışına çıkabilmelisiniz. Konu hakkında birçok şey söylenebilir yine tekrarlıyorum bu durumda gerçek nedenleri bilmelisiniz. Çocuklarınıza en az haftada bir gün ayırmalı ve onlarla ilgilenmelisiniz. Saygımla.
TÜM YORUMLAR (3)