Zaman bir basamak, Hızır nedamet
Günaha şeytan hazır, yürek emanet.
Ben giderken, gölgemi de bırakmam.
Çarığımın izi kalsın, geldiğime işaret
Her kahvenin fincanda, telvesi kalır
Köpüğüyle kaymağını, falcılar alır.
Söylediğimi değil söylemediğimi anla
Vagonsuz treni, herkes tramvay sanır
Ömür biter, yol da yolculuk da bitmez
Ne han ne hamam için, ömür yetmez.
Hareket arttıkça, zaman bereketlenir.
Aylak yatan için, zaman ondan geçmez.
Kandil yandıkça, gözlerim kamaşıyor
Alıştım karanlığa, renklerle yarışıyor.
Işık zincire vurulmuş, renkler esarette
Bakışlarım yorgun, gözlerim kaşınıyor
Tutun ellerimden, aşağıya düşmeyeyim
Hava madem açık, gökkuşağını göreyim
Açın perdeleri, bu benim de son sahnem,
“Rolün bitti” densin, ondan sonra öleyim.
Bu pazarlık değil ki, haddine mi garibin?
Lütfu keremine amadeyim, Ey! Rabbim.
Işık karanlığa tutsak, indirin perdeleri
Getirsinler o hesabı , ödeyip de gideyim.
Bu motorsuz uçakta, ne ilk ne son niyet.
Son sefer sayısında, elimdeki ilk bilet.
Çıktığım sonsuz yolun, çıkmaz sokağı bu.
Ne korku ne cesaret, menzilim ebediyet.
Kayıt Tarihi : 18.6.2020 10:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!