Zamanın bereketini getirir Eylül.
Gerçekten seviyorsan, niye, neyi, kimi, neden ve ne adına sevdiğini.
Ve sevginin, hoşlanmadan farklı olduğunu, yüksek derecede farkında olarak, sev diye seslenir dalından düşen Gül.
Sevgilinin gönlünde inziva içinde yaşamalıdır sevgili.
Zira sen ancak yalnız olduğun takdirde duada kendine ait olabilirsin.
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Devamını Oku
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken




Ah, Değerli Şairim...
Bilirim; zordur Gül'e sevda...
Bilirim; kan kokan ellere alışmanın adıdır Gül'e sevdanın adı...
Sesini duyuramamak,
Sürekli kendi sesinin yankısıyla yaşamak,
Alışmak istemediklerinle yaşamaya çalışmaktır...
Peki, Değerli Kardeşim bilir mi acaba, bülbülün niye kanayıp durduğunu…
Gül haindir!
Gül vefasızdır!
Gözü yükseklerdedir!
Bir “nokta” bile olamazsın gözünde!
Neylesin, nasıl duysun ki, feryat figan öten bülbüllerin sesini…
O yüzden sormaz, “sen bana âşık mı oluyorsun” diye…
Artık Gül’ün payına düşecek hiçbir sevda yoktur, bu evrende!
Artık daha yüksekten ve daha sert düşürmeler için taşır ve söyler tüm dilsiz sözcükleri…
İşte asıl “izdiham” budur!
İnanmaz, sonu mutlu bitecek masallara…
Alışıktır çünkü “adımsız gidişlere”…
Bilir mi Değerli Kardeşim;
Gül’lerinin ruh eşi yoktur!
Bu yüzden “eşsizdir”, Eriha Gülleri…
Nicelerine inşaAllah…
Saygı ile…
Sevgimizi hak edene vermek gerek... Ama nasıl? Dolu dolu, saf saf, katışıksız ve içten... Ve de karşılıksız..
Yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum Engin Bey.
Selam ve saygılarımla...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta