Zamanın bereketini getirir Eylül.
Gerçekten seviyorsan, niye, neyi, kimi, neden ve ne adına sevdiğini.
Ve sevginin, hoşlanmadan farklı olduğunu, yüksek derecede farkında olarak, sev diye seslenir dalından düşen Gül.
Sevgilinin gönlünde inziva içinde yaşamalıdır sevgili.
Zira sen ancak yalnız olduğun takdirde duada kendine ait olabilirsin.
İşte böyle kentin işitmediği insan diye söze başlar tırmanmakta olan cümleler.
Bir betonun gölgesinde, kendine uzaklıkta.
Gözümüze saplananlar, gönlümüzün dehlizlerindeki özlem.
Yalnızca yalnız, yorgunluk değil.
Bilinmeze götüren, hafif bir yokuşun başında insanlık.
Sözler yanında nasıl ihtiyarlandığını hissediyorum.
Ama işte sonbahar giriveriyor araya.
Çocuk kalabalığı olmayan sokakların sessizliğinde sokak sokak Bayramı Şerif'ler.
İnsanın işitemediği yaşlılıklar ve yetimliklet.
Anlaşılmaz ama gerçek konuşmaları var huzurevlerinin.
Ve bataklıklarında genç bedenler hayatın.
Yalnız kendi tekdüzeliğinin surları arasında.
İşte öyle kentin işitemediği insanlığımız.
İşitilen bu uzak çığlıkları üstümüze dökerek dua aramakta gönüller.
Anlaşılmaz ama gerçek konuşmaların sararmış yaprak hali çağırışları arasında açıyorsa sevgiyle beyaz bir gül.
Sözler eşyaların, ben gülün hatırına aşka aşığım.
Çağın surunun üflendiği vakittedir özlem.
Gün üstüne gün, sevgi üstüne sevgiyle.
Güzel beyaz ve bomboş vakitte.
Düşün körlüğü önündeki cümlede.
Ne karanlığın varışına, nede şafağın büyüyüşüne benzer.
Sana güç dua'ya göz at.
Bir b/akarsın herkes göçüp gitmiş.
Ama sen eylülsündür artık.
Dalını terk etmiş yaprak misali misafir.
Birbirlerinden kurtulduklarını söylerdi, sevmeye vakti olmayanlar.
Suretin kitabından çıkan surettedir nurun kıvılcımı.
O birisinden kurtulduğumuzu sandığımızda,noksan olanı arardı dua.
Kendinde mevcut olmayanı, zamanın hangi mevsimiysen, ondan elem çekersin.
Safa halleri ziyade olduğunda gönüle.
Hayatı telef eden değil, can besleyici olanlara s/özü v/ar'dır.
Meşrebi suret olmayana, an itibariyle ordadır aşk.
Utanacağı s/özlerle dolu suretin gölgesi.
Nasıl olurda biz ona sevgi besleriz.
Daha önce pişmanlık sarayında oturan.
Ne varsa hepsini ona verenler övünürmü aşkla.
Hatta biz çoğu kabiri, üstündeki suretlerden daha üstün sayarız.
Sevgiyle kopmayan acıların b/ağlarını bal eyledik.
Ve saklı kalmış onca güzelliği anlatıyorken mevsimi hazan.
Şems vaktiyle ilham veren dualar çağırıyor aşka.
Gönül dostlarıyla muhabbetleri pekiştirmek için biri arıyoruz.
Bülbülün seherde güle dilsizliği takvadan.
Gül'ün bülbüle nazı kokusundaki tefekkürden.
Aşıkın bayramı, aşka halleri edep yahu'yladır.
(Y.ed)
Kayıt Tarihi : 12.9.2017 06:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşkın dili duadır. Her dua sevgiliye yazılmış bir aşk mektubu gibi olmalıdır. Kavli Hz. Pir Şems-i Tebrizi k.s.

Bilirim; zordur Gül'e sevda...
Bilirim; kan kokan ellere alışmanın adıdır Gül'e sevdanın adı...
Sesini duyuramamak,
Sürekli kendi sesinin yankısıyla yaşamak,
Alışmak istemediklerinle yaşamaya çalışmaktır...
Peki, Değerli Kardeşim bilir mi acaba, bülbülün niye kanayıp durduğunu…
Gül haindir!
Gül vefasızdır!
Gözü yükseklerdedir!
Bir “nokta” bile olamazsın gözünde!
Neylesin, nasıl duysun ki, feryat figan öten bülbüllerin sesini…
O yüzden sormaz, “sen bana âşık mı oluyorsun” diye…
Artık Gül’ün payına düşecek hiçbir sevda yoktur, bu evrende!
Artık daha yüksekten ve daha sert düşürmeler için taşır ve söyler tüm dilsiz sözcükleri…
İşte asıl “izdiham” budur!
İnanmaz, sonu mutlu bitecek masallara…
Alışıktır çünkü “adımsız gidişlere”…
Bilir mi Değerli Kardeşim;
Gül’lerinin ruh eşi yoktur!
Bu yüzden “eşsizdir”, Eriha Gülleri…
Nicelerine inşaAllah…
Saygı ile…
Yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum Engin Bey.
Selam ve saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (2)