iyi niyetler kol gezerken içimizde
tüm güzelliklerimizi bir bir kusturuyorlar
kahpeliğin kol gezdiği tüm kaldırımlara
içimizi oyup da durur namerdin açtığı nankör yara
dimağımı zonklatıyor sözlerinin edepsiz hali
yüreğim de yetim ve öksüzlük arası gidip de geliyorum
fark edemediğimiz bir alicengiz oyunumu bu
zira zehir zıkkım ediyorlar canlara bir yudumu
yoksa dönek midir birliktelikte ki bu yasa
nasıl koruyacaksın ki vatan-bayrak-avrat-silah ve atını
daha da kime güveneceksin ki hiç mümkün mü?
koynunda beslediğin de yılan gibi delik deşik edince hayatını
hikmetinden sual olmaz ya bize yar ve yardımcı olur mu?
biçtiğin verdiğin emekler kadar olacak elbet
beklentilerinin fiyaskosunda
gecelerin hüzünlerinde
yetim hanelerde
sabilerin kıyıya vuruşunun resminde
aç gezen varken havyar beğenmeyenlerden
vızır vızır delerken mermiler şehitleri yüreğinden
bir insanda din iman ve Allah korkusu kalmamışsa
daha da kime güveneceksin ki
öz koynunda beslediğin de sana düşman çıkarsa
dört duvar bile sıkışta boğuyor tümden hayallerimi
tüm beynim hep fırlayıp da duruyor yerinden
ne gecem gece ne gündüzüm çökmüş içime bir hüsran
hep ayak bağı oluyor tüm atılımlarımıza kahpe zaman
sokulduğum çıyan dokunduğun akrep olunca
umutlarım düşüyor eriyen dizlerimden
dimağımdan bir uğultu akıyor yüreğime bolca
şu kitaplar da yazılanlar da hep yalancı
sebebi oluyorlar hunharca katlime
hani doğru yanlışa galebe çalardı o da yalan
öyle olsaydı bir yanlış tüm doğruları bitirebilir miydi?
susup da siniyorum hilkat derinliğinin ta içine
eyvahlar olsun deyişte irkilerek
titriyorum şu anda keşke bir çocuk olabilseydim diyerek
haydi koyda git artık bırak beni o yalnızlığın çelik pençelerin de
hep ayak izlerin kokuyor her bir bahtsızlığımın üstünde
bir seferlik de olsa bir git de
bir başkalarını birazda çiğne
karanlıktan çokça korksam da
yapayalnız ve tek kalmak istiyorum varsa ki o ömrün geri kalanında
buda hakkım değil mi?
merak etme kurtuluş hiç mümkün olmaz tez kaybolurum
hep o karanlıkların içinde tüm güzellikler toptan yok edilmedi mi?
haydi daha fazla oyalama beni
üstüme çoktan ölü toprağını serptiler bile
ha kuş yemini de unutma onu da serp giderken üstüme
daha fazla ezip de posa mı da çıkaramadığın için aleni
yoksa bana küstün mü sen
kırıp da parçalayamadığın daha neyim kaldı ki
yiğitsen az da sen kır belini
en kötü ve en acımasız yerinden
bu alemde kime bel bağlasak anamızı ağlatıyor
aşk bile hep sırttan vuruyor
umutlarımız tüm sevdiklerimizin ellerinde eziliyor
kime az biraz güvensek ki
içimiz de hüsranımızın yağmurları sicim gibi çoğalıyor
daha da kime neye ve nasıl güveneceksin ki
dönmen gerek özüne eğer az bir cesaretin kaldıysa
öz koynunda sevgi ile beslediğin de sana düşman çıkarsa…
(06.01.2016) AZAP…
Kadri AtmacaKayıt Tarihi : 8.1.2016 11:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kadri Atmaca](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/01/08/iyi-niyet-kol-gezerken-icimizde.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!